Hırsızlık Suçunun Tanımı
Müvekkillerimize hukuki danışmanlık verirken ilk adım, isnat edilen suçun kanuni tanımını ve unsurlarını net bir şekilde ortaya koymaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), hırsızlık suçunu malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde, 141. maddede tanımlamıştır. Bu tanım, savunma stratejimizin temelini oluşturur. Literatürde bu tanım, suçun tüm unsurlarını içerecek şekilde ele alınmaktadır. “Türk Ceza Kanunu’nun 141/1. maddesinde hırsızlık suçu, ‘Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma’ şeklinde tanımlanmıştır.” Bu tanım, suçun maddi ve manevi unsurlarını bir arada barındırır:
Zilyedin Rızasının Olmaması: Fiilin en temel şartıdır. Malın zilyedinin (fiili hakimiyeti altında bulunduran kişinin) rızası varsa, hırsızlık suçu oluşmaz.
Başkasına Ait Olma: Malın, failin kendi mülkiyetinde olmaması gerekir.
Taşınır Bir Mal Olma: Suçun konusu ancak taşınabilir nitelikteki mallar olabilir.
Yarar Sağlama Maksadı (Manevi Unsur): Failin, kendisine veya bir başkasına haksız bir menfaat temin etme amacıyla hareket etmesi zorunludur.
Bulunduğu Yerden Alma (Maddi Unsur): Malın, zilyedinin hakimiyet alanından çıkarılarak failin hakimiyet alanına sokulmasıyla suç tamamlanır.
Hırsızlık Suçunun Cezası
Müvekkilin karşı karşıya olduğu potansiyel yaptırımı bilmek, sürecin en kritik aşamalarından biridir. Hırsızlık suçunun cezası, suçun basit veya nitelikli hallerine göre ciddi farklılıklar göstermektedir.
Basit Hırsızlık (TCK m. 141): Suçun temel şekli için öngörülen ceza, bir yıldan üç yıla kadar hapistir. TCK’nın 141’nci maddesinde düzenlenen basit hırsızlık suçunun işlenmesi durumunda faile verilecek ceza bir yıl ile üç yıl arasında olacaktır.
Nitelikli Hırsızlık (TCK m. 142): Cezayı artıran hallerin varlığı durumunda yaptırımlar önemli ölçüde ağırlaşmaktadır. “142’nci maddenin 1’nci fıkrasında düzenlenen nitelikli hallerden birinin fail tarafından işlenmesi durumunda üç yıldan yedi yıla kadar; 2’nci fıkrasında düzenlenen nitelikli hallerden birinin işlenmesi durumunda beş yıldan on yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.” Ayrıca, enerji hırsızlığı gibi özel durumlar için ceza daha da artmaktadır: “Suçun sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi durumunda faile beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası verileceği 142’nci maddenin 3’ncü fıkrasında düzenlenmiştir.”
Bu ceza aralıkları, yargılama sonucunda verilecek nihai cezanın belirlenmesinde alt ve üst sınırları oluşturur.
Hırsızlık Suçunda Fail, Fiil, Mağdur, Suçun Konusu ve Manevi Unsur
Bir suçun unsurlarının tespiti, o suçun işlenip işlenmediğini anlamak için zorunludur.
Fail: Hırsızlık suçu, fail açısından herhangi bir özellik aramadığı için “özgü bir suç” değildir. Hırsızlık suçunun faili ”herkes” olabilir. Zira TCK’nın 141’inci maddesi ”başkasına ait taşınır bir malı bulunduğu yerden alan kimse şeklinde düzenlenmiştir. Kanun metninde geçen ”kimse” tabirinden, hırsızlık eylemini herkesin işleyebileceği anlaşılmaktadır.
Fiil: Suçun hareket unsuru, malın “bulunduğu yerden alınması”dır. Bu, mal üzerindeki zilyetlik hakimiyetinin sona erdirilip failin kendi hakimiyetini kurması anlamına gelir.
Mağdur: Suçun mağduru, çalınan malın sahibi veya zilyedidir. Malvarlığı zarara uğrayan herkestir.
Suçun Konusu: Suçun konusu, “başkasına ait, taşınır bir mal”dır. Ekonomik bir değere sahip olması genel olarak kabul görmektedir.
Manevi Unsur: Hırsızlık suçu ancak kasten işlenebilir. Hatta kanun, genel kastın ötesinde, “yarar sağlama” şeklinde özel bir maksat (amaç) arar. Failin şaka yapmak gibi başka bir amaçla hareket etmesi durumunda suç oluşmaz. Bir savunma argümanı olarak, eylemin bu maksatla işlenmediği, örneğin zaruret hali gibi başka bir nedenle gerçekleştirildiği ileri sürülebilir (Yargıtay 2. CD, 2023/2286 E., 2024/3195 K.). Hırsızlık suçunun olası kast ile işlenmesi mümkündür. Bu, failin neticenin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi durumunda da sorumlu tutulabileceği anlamına gelir.
Hırsızlık Suçunun Başka Suçlarla Benzerliği ve Farkları
Savunma yaparken, eyleminin hırsızlık değil, daha az cezayı gerektiren başka bir suç (örneğin güveni kötüye kullanma) veya hiç suç olmayan bir fiil olduğunu iddia ediebilir. Hırsızlık suçu özellikle yağma, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve mala zarar verme suçlarıyla karıştırılabilir.
Yağma (Gasp): Hırsızlıktan en temel farkı, cebir veya tehdit kullanılmasıdır. Hırsızlıkta mal rıza dışı alınırken, yağmada zilyedin iradesi zorlanarak malın teslimi sağlanır veya alınmasına karşı koyması engellenir.Yargıtay, “kasten yaralama suretiyle malı alan sanığın eyleminin bir bütün halinde yağma suçu olarak değerlendirilmesi gerekirken, iki ayrı sonuç doğuracak şekilde uygulama yapılarak kanuna aykırı davranılması”nı bozma nedeni saymıştır (Yargıtay 6. CD, 2015/5024 E., 2018/2171 K.).
Güveni Kötüye Kullanma: Bu suçta mal, zilyedi tarafından faile belirli bir amaçla ve rızayla teslim edilmiştir. Fail, bu güven ilişkisini kötüye kullanarak mal üzerinde kendisine veya başkasına yarar sağlar. Hırsızlıkta ise malın alınması tamamen rıza dışıdır.
Dolandırıcılık: Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlanmasıdır. Hırsızlıkta gizlice ve rıza dışı bir alma eylemi varken, dolandırıcılıkta mağdur hile ile yanıltılarak malı kendi rızasıyla teslim eder. Yargıtay’a göre, Hırsızlık suçunda eşya, sahibinin (zilyedinin) rızası olmaksızın alınmasına karşın dolandırıcılık suçunda mal, sahibinin (zilyedin) rızasıyla teslim edilmektedir. Ancak bu rıza failin hileli davranışları ile elde edilmiş olup, geçerli bir rıza değildir.” (Yargıtay CGK, 2017/588 E., 2018/6 K.).
Hırsızlık Suçunun İspatı
Ceza yargılamasında “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi esastır. İddia makamı, şüphelinin suçu işlediğini her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispat etmek zorundadır. Hırsızlık suçunun ispatında genellikle şu delillere başvurulur:
Olay yeri inceleme raporları (parmak izi vb.)
Güvenlik kamerası kayıtları
Tanık beyanları
Suç eşyasının sanığın üzerinde veya zilyetliğinde ele geçirilmesi
İkrar (ancak tek başına yeterli olmayabilir)
Savcı iddianamede “şüphelinin hangi suçu işlediğini net bir şekilde ortaya koymalı” ve olayı suçun unsurlarıyla birlikte açıklaması gerekir. Bu, ispat faaliyetinin ilk adımıdır ve savunma, iddianamedeki bu unsurların delillerle desteklenip desteklenmediğini sorgular.
Sanığın suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delillerin toplanmaması (örneğin kamera kayıtlarının bilirkişi tarafından incelenmemesi, HTS kayıtlarının temin edilmemesi) “eksik kovuşturma” olarak kabul edilmekte ve bozma nedeni sayılmaktadır (Yargıtay 17. CD, 2016/11328 E., 2018/15247 K.). Sanığın suçu inkâr etmesi ve aksini ispatlayabilecek bir savunma ileri sürmesi halinde (örneğin malın bedelini ödediğini iddia etmesi), mahkemenin bu savunmayı araştırmadan mahkumiyet kararı vermesi de hukuka aykırı bulunmaktadır (Yargıtay 2. CD, 2019/2226 E., 2019/15894 K.).
Hırsızlık Suçunda Cezanın Belirlenmesi ve Miktarı
Hakim, kanunda belirtilen alt ve üst sınırlar arasında temel cezayı belirlerken keyfi hareket edemez. TCK’nın 61. maddesi, cezanın bireyselleştirilmesinde izlenecek yolu net bir şekilde ortaya koyar; Temel ceza, daha ağır ceza gerektiren haller, daha az ceza gerektiren haller, teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, failin yaş küçüklüğü, failin akıl hastalığı olması, etkin pişmanlık ve son olarak da takdiri indirim halleri uygulanacaktır. Bu sıralama, ceza avukatı için bir yol haritasıdır. Müvekkil lehine olan tüm indirim nedenlerinin (malın değerinin azlığı, etkin pişmanlık, haksız tahrik vb.) dosyaya sunulması ve mahkeme tarafından dikkate alınmasının sağlanması, alınacak cezanın miktarını doğrudan etkiler.
En önemli indirim nedenlerinden biri TCK’nın 145. maddesinde düzenlenen “malın değerinin azlığı”dır. Yargıtay bu kavramı, “…daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebilecek ölçüde düşük değerlerin esas alınması suretiyle…” uygulanması gereken, yeni TCK’ya özgü bir kurum olarak tanımlamıştır (Yargıtay 2. CD, 2012/20060 E., 2012/40642 K.). Bu indirim, hakimin takdirine bağlı olup, suçun işleniş biçimi (örneğin gece vakti işyerine zorla girilmesi) bu indirimin uygulanmasına engel olabilir (Yargıtay CGK, 2007/141 E., 2007/2008 K.).
Hırsızlık Suçunda HAGB Mümkün mü?Cezanın Ertelenmesi Mümkün mü?
Kısa süreli hapis cezaları için kanun, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve Cezanın Ertelenmesi gibi alternatif kurumlar öngörmektedir. Bu kurumlar, müvekkilin cezaevine girmesini engelleyebilecek en önemli mekanizmalardır. Aykut Gönül, bu imkanı açıkça belirtir: “…sonuç cezası tespit edilen faile verilen sonuç ceza hakkında aranan koşullar mevcutsa TCK.50 ve 51’nci maddelerinde düzenlenen seçenek yaptırımlar ve erteleme kurumu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanununda yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumlarından biri, fail hakkında en lehine olana öncelik verilmek suretiyle uygulanabilecektir.”
HAGB (CMK m. 231): Sanığa verilen ceza 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması ve yeniden suç işlemeyeceği kanaati oluşması gibi şartlarla, hükmün açıklanması 5 yıl süreyle geri bırakılabilir.
Cezanın Ertelenmesi (TCK m. 51): İşlediği suçtan dolayı 2 yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu kurumun uygulanabilmesi için de sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması gerekir.
Basit hırsızlık suçlarında bu kurumların uygulanması oldukça yaygındır ve savunmanın öncelikli hedeflerinden biridir. Bir Yargıtay kararında, “…hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş…” denilerek bu zorunluluk vurgulanmıştır (Yargıtay 2. CD, 2013/36615 E., 2014/2992 K.). Ancak sanığın kasıtlı bir suçtan kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunması (Yargıtay 6. CD, 2009/25604 E., 2013/3774 K.) veya zararı gidermemesi gibi nedenler bu kurumların uygulanmasına engel teşkil edebilir.
Hırsızlık Suçunda Cezayı Artıran Nitelikli Haller
TCK’nın 142. maddesi, hırsızlık suçunun işleniş biçimi, yeri veya konusu itibarıyla daha tehlikeli ve toplum düzenini daha fazla sarsıcı kabul edilen halleri düzenlemiş ve bu durumlar için çok daha ağır cezalar öngörmüştür. Bu hallerin varlığı, davanın seyrini tamamen değiştirir. Nitelikli haller şunlardır:
Bina veya eklentileri içinde işlenmesi (TCK m. 142/1-b): İşyeri, konut gibi yerlerden yapılan hırsızlıklar bu kapsama girer.
Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış eşya hakkında işlenmesi (TCK m. 142/1-b): Sadece direksiyon kilidiyle kilitlenmiş bir motosikletin çalınması dahi bu kapsamda değerlendirilebilmektedir (Yargıtay 2. CD, 2013/7343 E., 2013/29750 K.).
Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak işlenmesi (TCK m. 142/2-a): Failin, maktulü öldürdükten sonra ortaya çıkan hırsızlık kastıyla üzerinden para alması, bu nitelikli hali oluşturur (Yargıtay CGK, 2013/539 E., 2014/253 K.).
Elde veya üstte taşınan eşyanın çekip alınması (Kapkaç) (TCK m. 142/2-b): Ancak her çekip alma eylemi kapkaç sayılmaz; fiilin özel bir beceri veya ani bir hareketle işlenmesi gerekir (Yargıtay CGK, 2007/210 E., 2007/234 K.).
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda işlenmesi (TCK m. 142/2-h): Okul, hastane gibi yerlerden yapılan hırsızlıklar daha ağır cezayı gerektirir (Yargıtay 2. CD, 2020/4031 E., 2021/4206 K.).
Gece vakti işlenmesi (TCK m. 143): Suçun gece işlenmesi, temel cezanın artırılmasını gerektirir.(TCK m. 143, tüm haller için cezayı yarı oranında artırır).
Ayrıca, “hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali veya mala zarar verme suçunun işlenmesi durumunda bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayet şartı aranmayacağı” da TCK 142/4’te belirtilmiştir. Bu, nitelikli hırsızlık durumunda diğer suçların da şikayete bağlı olmaktan çıktığı anlamına gelir.
Hırsızlık Suçunda Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler
Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler, genel hükümler kapsamında düzenlenmiş olup hırsızlık suçu için de geçerlidir.
Sorumluluğu Kaldıran Nedenler (Hukuka Uygunluk Nedenleri):
Zorunluluk Hali (TCK m. 25/2): Kendisinin veya başkasının bir hakkına yönelik ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak amacıyla işlenen fiillerde ceza verilmez. Örneğin, donmak üzere olan birinin ısınmak için odun çalması bu kapsamda değerlendirilebilir.
Akıl Hastalığı: Sanığın ceza sorumluluğunu etkileyecek düzeyde bir akıl hastalığı olduğu iddiası varsa, TCK’nın 32. maddesi kapsamında Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması zorunludur. Rapor, sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunu belirtirse, bu yönde bir indirim veya cezasızlık hali uygulanamaz (Yargıtay 2. CD, 2023/13717 E., 2023/5207 K.).
Sorumluluğu Azaltan Nedenler:
Yaş Küçüklüğü: Suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış failler hakkında TCK’nın 31. maddesi uyarınca yaş grubuna göre indirim yapılması zorunludur. Bu indirimin hatalı uygulanması bozma nedenidir (Yargıtay 13. CD, 2012/17752 E., 2012/24293 K.).
Malın Değerinin Azlığı (TCK m. 145): Suça konu malın değerinin pek az olması durumunda, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Bu, savunma için çok önemli bir argümandır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2015/517 K. 2016/154 T. 29.03.2016)
Kullanma Hırsızlığı (TCK m. 146): Failin amacı malı temellük etmek (sahiplenmek) değil, geçici bir süre kullanıp iade etmek ise, cezada indirim yapılır ve suç şikayete tabi hale gelir. Begüm Datlı’nın belirttiği gibi, “Kullanma hırsızlığının şikate tabi olduğu ve verilecek cezada yarı oranında indirim yapılacağı aynı maddede düzenlenmiştir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2023/337 K. 2025/18 T. 15.01.2025)
Ağır ve Acil Bir İhtiyacı Karşılamak İçin İşlenmesi (TCK m. 147): Suçun bu nedenle işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, E. 2023/3166 K. 2025/10892 T. 03.06.2025).
Hırsızlık Suçunda Şahsi Cezasızlık Sebepleri
TCK’nın 167. maddesi, suçun belirli akrabalık ilişkisi içinde bulunan kişiler arasında işlenmesi durumunda faile ceza verilmemesini veya cezada indirim yapılmasını öngören özel bir düzenlemedir. Bu durum, fiilin haksızlığını ortadan kaldırmaz ancak failin cezalandırılmasını engeller.
Tam Cezasızlık (TCK m. 167/1): Hırsızlık suçunun; haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
Şikayet Şartı ve İndirim (TCK m. 167/2): Suçun; haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza yarı oranında indirilir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, E. 2023/18447 K. 2023/8160 T. 04.12.2023) Ayrıca kovuşturma yapılabilmesi için şikayet aranır.
Hırsızlık Suçunda Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme
Hırsızlık, “icra hareketleri” ve “tamamlanma” anı net bir şekilde ayrılabilen bir suç olduğu için teşebbüse elverişlidir.
Teşebbüs (TCK m. 35): Fail, suçu işlemek amacıyla icra hareketlerine başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamazsa teşebbüsten sorumlu tutulur ve cezası indirilir. Örneğin, bir eve girip eşyayı çuvala dolduran ancak polis gelince kaçan fail, teşebbüsten ceza alır. Hırsızlık suçunda teşebbüs hükümlerinin uygulanması mümkündür.Yargıtay, failin çaldığı mal ile kaçarken kesintisiz bir takip olmaksızın yakalanması durumunda suçun tamamlandığını, teşebbüs aşamasında kalmadığını kabul etmektedir (Yargıtay 2. CD, 2016/13713 E., 2019/559 K.). Hırsızlık amacıyla bir yere girilip çalınacak bir şey bulunamaması da suça teşebbüs olarak nitelendirilir (Yargıtay 6. CD, 2009/25604 E., 2013/3774 K.).
Gönüllü Vazgeçme (TCK m. 36): Fail, icra hareketlerine başladıktan sonra kendi iradesiyle ve dış bir etken olmaksızın suçu tamamlamaktan vazgeçerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz. Ancak o ana kadar tamamladığı fiiller başka bir suç oluşturuyorsa (örneğin konut dokunulmazlığını ihlal) sadece o suçtan ceza alır.
Hırsızlık Suçunda Suça İştirak Hükümleri
Hırsızlık suçu, birden fazla kişi tarafından işlenmeye elverişlidir. Bu durumda TCK’nın iştirak hükümleri (TCK m. 37-41) uygulanır.
Müşterek Faillik (TCK m. 37): Suçun işlenişi üzerinde ortak hakimiyet kuran birden fazla kişinin her biri fail olarak sorumlu olur. (Örn: Biri gözcülük yaparken diğerinin kasayı açması).
Azmettirme (TCK m. 38): Bir kişiyi suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
Yardım Etme (TCK m. 39): Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun cezasından indirim yapılarak ceza verilir. (Örn: Suçta kullanılacak aletleri temin etmek).
Hırsızlık Suçunda Suçların İçtimaı Hükümleri
Failin tek bir fiille birden fazla suç işlemesi veya farklı fiillerle aynı suçu birden fazla kez işlemesi durumunda içtima kuralları devreye girer.
Bileşik Suç (TCK m. 42): Hırsızlık suçunun işlenmesi sırasında başka suçların da işlenmesi yaygındır. Hırsızlıkla birlikte mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal etme fiillerinin de gerçekleştiği görülmektedir. TCK 142/4 uyarınca bu suçlardan ayrıca ceza verilir ve şikayet aranmaz. Yargıtay, bu gibi durumlarda her bir suçtan ayrı ayrı değerlendirme yapılması ve hüküm kurulması gerektiğini istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır. Bir kararda bu durum, “…sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b. maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunun yanı sıra aynı Yasanın 116/1-4. maddesine uyan geceleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçunu da oluşturduğu halde, bu suçla ilgili bir uygulama yapılmadan yazılı biçimde hüküm kurulması,” şeklinde ifade edilerek bozma nedeni sayılmıştır (Yargıtay 13. CD, 2011/1892 E., 2012/4582 K.).
Zincirleme Suç (TCK m. 43): Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek bir cezaya hükmedilir ancak bu ceza artırılır. Örneğin, aynı iş yerinden farklı günlerde sürekli olarak mal çalınması.
Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık Uygulanabilir mi?
Evet, TCK’nın 168. maddesi uyarınca hırsızlık suçunda etkin pişmanlık hükümleri geniş bir uygulama alanına sahiptir ve ceza miktarını önemli ölçüde azaltan bir kurumdur. Kararlara göre uygulama şu şekildedir:
Zamana Göre İndirim Oranı: Zarar, kamu davası açılmadan (soruşturma evresinde) giderilirse TCK m. 168/1 uyarınca daha yüksek (üçte ikiye kadar), dava açıldıktan sonra (kovuşturma evresinde) giderilirse TCK m. 168/2 uyarınca daha düşük (yarısına kadar) indirim yapılır. Bu ayrımın yanlış yapılması Yargıtay tarafından bozma nedeni sayılmaktadır (BAM Adana 6. CD, 2022/614 E., 2023/864 K.).
Kısmi İade: Çalınan malın bir kısmının iade edilmesi halinde, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun bu kısmi iadeye rıza göstermesi şarttır (TCK m. 168/4). Mahkemenin, “…kısmi iade konusu… nedeniyle sanığın elde ettiği bir gelirin olmaması nedeniyle, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1-4. maddesinin uygulamasına rızası olup olmadığının müştekiye sorulup, sonucuna göre sanık hakkında uygulama yapılması gerekmesi,” Yargıtay tarafından vurgulanmıştır (Yargıtay 13. CD, 2011/1892 E., 2012/4582 K.).
İrade Unsuru: Etkin pişmanlık için failin kendi iradesiyle zararı gidermesi esastır. Çalınan malın fail yakalandığında üzerinde ele geçirilmesi, etkin pişmanlık olarak kabul edilmez (Yargıtay 6. CD, 2009/26144 E., 2013/682 K.).
Hırsızlık Suçu Şikayete Tabi Mi?
Hırsızlık suçunun takibinin şikayete bağlı olup olmaması, suçun hangi madde kapsamında işlendiğine göre değişir. Bu ayrım, soruşturmanın başlaması ve uzlaşma gibi kurumlar açısından hayati önem taşır. Aykut Gönül bu durumu net bir şekilde özetler: “Hırsızlık suçu, genel itibariyle re ‘sen soruşturulan ve kovuşturulan suçlar arasında yer almakta olup, bu suçun temel halini düzenleyen yasanın 141’nci maddesi ile daha ağır ceza öngören 142’nci maddesi şikâyete tabi değildir. Buna karşın, işlenen hırsızlık suçunda fail aynı yasanın 144, 146 ya da 167/2 maddelerinde belirtilen sıfatlara haiz ise soruşturma ve kovuşturma işlemleri mağdurun şikâyetine bağlı olacaktır.”
Yani:
TCK 141 (Basit Hırsızlık) ve TCK 142 (Nitelikli Hırsızlık): Şikayete tabi değildir, re’sen soruşturulur.
TCK 144, TCK 146 (Daha Az Cezayı Gerektiren Haller) ve TCK 167/2 (Belirli Akrabalar Arasında İşlenmesi): Şikayete tabidir.
Hırsızlık Suçunda Soruşturma Süreci Nasıl İşler?
Soruşturma süreci, suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlar ve Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemesi veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesiyle sona erer.
Suçun Bildirilmesi: Şikayete tabi olmayan hallerde ihbar veya re’sen, şikayete tabi hallerde ise mağdurun şikayeti ile süreç başlar.
Delil Toplama: Savcının talimatıyla kolluk (polis/jandarma) olay yeri incelemesi yapar, tanık ifadelerini alır, kamera kayıtlarını toplar ve şüphelileri tespit etmeye çalışır.
Şüphelinin İfadesi: Şüphelinin ifadesi alınır. Bu aşamada avukatın varlığı, hakların korunması açısından kritik öneme sahiptir.
Savcılık Değerlendirmesi: Savcı, toplanan delilleri değerlendirerek suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Yeterli şüphe yoksa Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) verir.
Hırsızlık Suçunda Ceza Davasının Açılması
Ceza davası, Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamenin görevli ve yetkili mahkeme tarafından kabul edilmesiyle açılır. İddianamenin kabulüyle soruşturma evresi biter, kovuşturma (yargılama) evresi başlar ve şüpheli artık “sanık” sıfatını alır. Dava, iddianamede belirtilen fiil ve faille sınırlı olarak yürütülür.
Hırsızlık Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme ile Yargılama Usulü
Görevli Mahkeme: Hırsızlık suçlarında görevli mahkeme, suçun niteliğine bakılmaksızın Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme, kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesidir.
Yargılama Usulü: Yargılama, CMK’da belirtilen genel usule göre duruşmalı olarak yapılır. Taraflara (sanık, müdafi, katılan, vekil) söz hakkı tanınır, deliller tartışılır ve mahkeme vicdani kanaatine göre bir hüküm kurar.
Hırsızlık Suçunda Önödeme, Uzlaşma, Seri Muhakeme ve Basit Yargılama Mümkün mü?
Bu kurumlar, yargılamayı hızlandıran alternatif uyuşmazlık çözüm yollarıdır.
Önödeme: Hırsızlık suçu önödeme kapsamında değildir.
Uzlaşma: Genel kural, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlarda uzlaşmaya gidilememesidir (CMK m. 253/3). Ancak, 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle CMK md. 253/1-b,5 hükmü getirilmiş ve TCK’nın 141. maddesindeki basit hırsızlık suçu, istisnai olarak uzlaştırma kapsamına alınmıştır. (Yargıtay CGK, 2017/588 E., 2018/6 K.)
Şikayete tabi olan TCK m. 144 ve 146’daki haller de uzlaşma kapsamındadır.
Nitelikli hırsızlık (TCK m. 142) ise uzlaşma kapsamında değildir.
Seri Muhakeme: Seri muhakeme usulü, CMK m. 250’de sınırlı sayıda sayılmış olan belirli suçlar için uygulanabilen istisnai bir yargılama yöntemidir. Bu usulün yalnızca kanunda açıkça belirtilen suçlar için geçerli olması ilkesi gereğince, hırsızlık suçu bu kapsama girmez.
Basit Yargılama: Basit yargılama usulü, asliye ceza mahkemelerinin görev alanına giren ve yaptırımı adli para cezası ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezası olan suçlar için uygulanabilir bir yargılama yöntemidir. Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde hırsızlık TCK 144/1-a ile Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla hırsızlık TCK 144/1-b basit yargılama kapsamındadır.
Hırsızlık Suçunda Dava ve Ceza Zaman Aşımı Süreleri
Dava Zamanaşımı (TCK m. 66): Kamu davasının açılabileceği azami süreyi ifade eder. Bu süre geçtikten sonra dava açılamaz, açılmışsa düşer. Hırsızlık suçunun temel şekli (TCK m. 141) için üst sınır 3 yıl olduğundan, dava zamanaşımı 8 yıldır. Nitelikli hallerde (TCK m. 142) cezanın üst sınırı arttığı için zamanaşımı süresi de 15 yıla kadar çıkabilmektedir.
Ceza Zamanaşımı (TCK m. 68): Kesinleşen bir mahkumiyet hükmünün infaz edilebileceği azami süreyi ifade eder. Bu süreler, hükmedilen cezanın süresine göre değişir. Örneğin, 5 yıla kadar olan hapis cezalarında bu süre 10 yıldır.
Hırsızlık Suçunda Ceza’nın İnfazı Nasıl Olur, Ne Kadar Yatılır?
Mahkemenin verdiği hapis cezasının ne kadarının cezaevinde geçirileceği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a göre belirlenir. Bu, müvekkillerin en çok merak ettiği konudur.
Koşullu Salıverilme: Kural olarak, hükümlüler cezalarının yarısını (1/2) infaz kurumunda iyi halli olarak geçirdikleri takdirde koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Örneğin, 2 yıl hapis cezası alan bir kişi, 1 yıl cezaevinde kaldıktan sonra koşullu olarak salıverilebilir.
Denetimli Serbestlik: Koşullu salıverilmesine belirli bir süre kalan hükümlüler, cezanın son kısmını dışarıda denetim altında geçirebilirler. Genellikle koşullu salıverilme tarihine 1 yıl kala bu uygulamadan yararlanılır.
Özel Durumlar: Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi gibi durumlarda infaz oranları ağırlaşmaktadır (örneğin 2/3).
Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi (TCK m. 58): Daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti olan failler hakkında mahkemece tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilir. Bu durumda ceza, koşullu salıverilme süreleri daha uzun olan özel bir rejime göre infaz edilir (BAM Adana 6. CD, 2022/614 E., 2023/864 K.). Ancak, suç tarihinde 18 yaşından küçük olanlar hakkında önceki mahkumiyetleri nedeniyle tekerrür hükümleri uygulanamaz (Yargıtay 13. CD, 2014/25519 E., 2015/14238 K.).
“Ne Kadar Yatılır?”: Bu sorunun net bir cevabı yoktur. İnfaz süresi; ceza miktarı, cezanın ertelenip ertelenmediği, HAGB kararı verilip verilmediği, failin mükerrir olup olmadığı, cezaevindeki tutumu ve denetimli serbestlik hükümleri gibi birçok faktöre bağlı olarak her somut olayda ayrı ayrı hesaplanır.
Hırsızlık Suçunda Avukat Ücreti İstanbul 2025
Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hırsızlık suçu davalarında avukatlık ücreti 45.000 TL’den aşağı olamaz. İstanbul Barosunun ücret tarifesine göre tavsiye edilen ücret ise 120.000 TL’dir. Avukat dosyanın özelliklerine göre 45.000 TL ile 120.000 TL arasında ücret belirler.
Hırsızlık Suçunda Ceza Avukatı ile Çalışmanın Önemi
Yukarıda detaylandırılan başlıklar, hırsızlık suçunun ne kadar karmaşık, çok katmanlı ve teknik detaylar içerdiğini açıkça göstermektedir. Basit bir “çalma” eylemi olarak görülen bu suç, kanunda sayısız nitelikli hal, indirim sebebi, usul kuralı ve infaz rejimi detayı barındırmaktadır.
Bir ceza avukatı;
Soruşturmanın en başından itibaren müvekkilin haklarını korur, hukuka aykırı delil toplanmasını engeller.
İsnat edilen fiilin hukuki tanımını doğru yapar; eylemin hırsızlık mı, kullanma hırsızlığı mı, yoksa başka bir suç mu olduğunu tespit eder.
Müvekkil lehine olan tüm indirim sebeplerini (değer azlığı, etkin pişmanlık, tahrik vb.) mahkemenin dikkatine sunar.
HAGB, erteleme, uzlaşma gibi alternatif kurumların uygulanması için gerekli hukuki argümanları geliştirir.
Yargılama sürecinde etkili bir savunma yaparak, beraat veya mümkün olan en az cezanın alınmasını hedefler.
Kararın kesinleşmesinden sonra infaz sürecini takip ederek, müvekkilin kanuni haklarından tam olarak yararlanmasını sağlar.
Sonuç olarak, hırsızlık suçuyla ilgili bir yargılama sürecinde, alanında uzman bir ceza avukatının rehberliği, adil bir yargılanma hakkının temini ve olası bir mahkumiyetin sonuçlarının en aza indirilmesi için vazgeçilmezdir.