1. CMK Madde 4’ün Kanuni Düzenlemesi ve Kapsamı
CMK’nın “Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” başlıklı 4. maddesi iki temel kuralı düzenler:
- m. 4/1: “Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir.” Bu fıkra, mahkemeye, tarafların bir talebi olmaksızın, yargılamanın başından sonuna kadar görevli olup olmadığını denetleme ve bu konuda karar verme yetki ve yükümlülüğü verir.
- m. 4/2: “Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.” Bu fıkra ise mahkemelerin karşılıklı olarak görevsizlik kararı vermesi durumunda ortaya çıkan hukuki kilitlenmeyi çözecek mekanizmayı belirler.
2. Görev Kavramı ve Ceza Muhakemesindeki Önemi
Görev, bir uyuşmazlığa hangi ilk derece mahkemesinin bakacağını belirleyen kurallar bütünüdür. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 2017/1858 E. sayılı kararında belirtildiği gibi, görev kuralı “kamu düzenine ilişkin olup, sanık için görevli mahkemede yargılanmanın bir güvence teşkil ettiğini vurgular.” Bu, Anayasa’nın 37. maddesindeki “kanuni hâkim güvencesi” ilkesinin bir yansımasıdır. Görevli mahkeme, suçun niteliğine (örneğin, asliye cezalık veya ağır cezalık olması) veya sanığın sıfatına (örneğin, çocuk olması) göre kanunla belirlenir.
3. Re’sen Görev Kararı ve Mahkemelerin Yetkisi
Mahkemeler, iddianamenin kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar olan kovuşturma evresinin her anında görevli olup olmadıklarını kendiliğinden değerlendirirler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2017/402 E. sayılı kararında bu durum açıkça ifade edilmiştir: “mahkemelerin görevli olup olmadığını kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen değerlendirebileceği vurgulanmıştır.” Örneğin, asliye ceza mahkemesinde görülen bir davada, yargılama sırasında eylemin TCK m. 158 kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturma ihtimali ortaya çıkarsa, delillerin takdiri ağır ceza mahkemesine ait olduğundan, asliye ceza mahkemesi re’sen görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli ağır ceza mahkemesine göndermelidir (Yargıtay 15. CD, 2021/4199 E.).
Ancak bu yetkinin bir sınırı CMK m. 6’da çizilmiştir. Buna göre, duruşma sırasında suçun hukuki niteliğinin değiştiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli bir mahkemeye gönderilemez.
4. Görev Konusunda Mahkemelerin Yetkisi ve Sınırları
Mahkemelerin görev konusunda re’sen karar alma yetkisi geniştir ve kovuşturma evresinin sonuna kadar devam eder. Ancak bu yetkinin sınırları da mevcuttur. En önemli sınır, daha önce belirtildiği gibi CMK Madde 6’da düzenlenen “üst dereceli mahkemenin alt dereceli mahkeme lehine görevsizlik kararı verememesi” yasağıdır. Bununla birlikte, asliye ceza mahkemesi, yargılamanın her aşamasında suçun ağır ceza mahkemesinin görevine girdiğini tespit ederse görevsizlik kararı verebilir.
5.Görevde Uyuşmazlık Nasıl Ortaya Çıkar?
Görev uyuşmazlığı, aynı yargı çevresindeki veya farklı yargı çevrelerindeki mahkemelerin bir dava hakkında görevli olup olmadıkları konusunda anlaşmazlığa düşmesidir. Bu uyuşmazlık iki şekilde ortaya çıkar:
- Olumlu Görev Uyuşmazlığı: “Birden çok mahkemenin kendisini aynı olayla ilgili olarak görevli görüp davaya bakmak istemesi halinde ortaya çıkmaktadır.” (Ahmet Sacit Müderrisoğlu, 2013).
- Olumsuz Görev Uyuşmazlığı: Bir olayla ilgili olarak mahkemelerin kendilerini görevsiz görerek görevsizlik kararı vermeleri halinde ortaya çıkan uyuşmazlıktır.
Uygulamada en sık karşılaşılan durum, bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği diğer mahkemenin de görevsizlik kararı vermesiyle ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığıdır.
6. Görev Uyuşmazlıklarında Çözüm Mekanizması
CMK Madde 4/2, görev uyuşmazlıklarının çözüm mekanizmasını net bir şekilde belirlemiştir:
“Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.”
Görev uyuşmazlığı, genellikle iki mahkemenin de aynı davaya bakmakla görevli olmadığı yönünde karar vermesiyle (olumsuz görev uyuşmazlığı) ortaya çıkar. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2013/30383 E. sayılı kararında belirtildiği gibi, bu durumda CMK m. 4/2 devreye girer ve görevli mahkemeyi “ortak yüksek görevli mahkeme” belirler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/469 E. sayılı kararında bu mekanizma detaylandırılmıştır:
- Aynı ağır ceza mahkemesi yargı çevresindeki asliye ceza mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığı o yer ağır ceza mahkemesi çözer.
- Farklı ağır ceza mahkemeleri veya bir ağır ceza ile bir asliye ceza mahkemesi arasındaki uyuşmazlığı, yargı çevrelerinin bağlı olduğu Bölge Adliye Mahkemesi çözer.
- Farklı bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerindeki mahkemeler arasındaki uyuşmazlığı ise Yargıtay (ilgili ceza dairesi, genellikle 5. Ceza Dairesi) çözer.
7. Görev Kurallarına Aykırılığın Yargılamaya Etkisi
Görev kurallarına riayetsizlik, yargılamanın sıhhati açısından ciddi sonuçlar doğurur:
- Mutlak Bozma Nedeni: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi’nin 2017/769 E. sayılı kararında atıf yapıldığı üzere, mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli görmesi CMK m. 289/1-d uyarınca “kesin hukuka aykırılık” halidir ve hükmün bozulmasını gerektirir.
- İşlemlerin Hükümsüzlüğü: CMK m. 7’ye göre, “Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.” Anayasa Mahkemesi’nin 2018/11 E. sayılı kararında bu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığı, tabii hâkim ilkesinin bir gereği olduğu belirtilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu (2014/469 E.), “hükümsüzdür” ifadesinin “yok hükmünde” olarak değil, adil yargılanma hakkı gereği görevli mahkemece “yenilenmesi gereken işlemler” olarak anlaşılması gerektiğini belirtmiştir.
- Bozma Kararına Direnme Yasağı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/850 E. sayılı kararında kesin bir dille ifade edildiği üzere, Yargıtay’ın bir hükmü görevsizlik nedeniyle bozması durumunda, yerel mahkemenin bu bozma kararına karşı direnme hakkı bulunmamaktadır ve bozmaya uyması zorunludur.
8. Görev Uyuşmazlığını Çözen Kararların Niteliği
Görev uyuşmazlığını gidermek amacıyla ortak yüksek görevli mahkeme tarafından verilen “merci tayini” kararları kesindir. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2010/7196 E. sayılı kararında atıf yapılan 10.06.1942 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, bu şekilde görevli kılınan mahkemenin verdiği hüküm, temyiz incelemesi sırasında tekrar görev yönünden bozulamayacaktır. Bu ilke, yargılamaların sürüncemede kalmasını önlemeyi ve usul ekonomisini sağlamayı amaçlar.
9. Sonuç ve Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
CMK m. 4 ve ilgili yargı kararları bütüncül olarak incelendiğinde, görev kurumunun ceza muhakemesinin temelini oluşturan, kamu düzeni ve adil yargılanma hakkıyla doğrudan ilişkili bir güvence mekanizması olduğu görülmektedir. Uygulamada avukatlar ve mahkemeler için aşağıdaki hususlar önem arz etmektedir:
- Sürekli Denetim: Görev konusu, iddianamenin değerlendirilmesinden hükmün verilmesine kadar her aşamada re’sen gözetilmelidir. Suç vasfının değişme ihtimali belirdiğinde görevsizlik kararı vermekten çekinilmemelidir.
- Doğru Çözüm Mercii: Bir görev uyuşmazlığı ortaya çıktığında, dosyanın CMK m. 4/2’de belirtilen doğru “ortak yüksek görevli mahkemeye” gönderilmesi kritik öneme sahiptir. Yanlış merciye yapılan başvuru, yargılamayı uzatacaktır.
- Merci Tayini Kararlarının Kesinliği: Görev uyuşmazlığını çözen merciin kararı nihaidir. Bu karardan sonra görev konusu tekrar tartışmaya açılamaz ve görevli kılınan mahkeme yargılamayı yürütmek zorundadır.
- Görev ve İş Bölümü Ayrımı: Yargıtay daireleri arasındaki uyuşmazlıkların idari nitelikte bir iş bölümü sorunu olduğu, ilk derece mahkemeleri arasındaki görev uyuşmazlıklarının ise kamu düzenine ilişkin temel bir yargılama kuralı olduğu unutulmamalıdır.
- HSK Kararlarının Etkisi: Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun belirli suç tipleri için ihtisas mahkemeleri belirlemesine yönelik kararları, genellikle kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalar için geçerlidir ve derdest davaları etkilemez. Bu hususa dikkat edilmelidir.