Siyasi Parti Genel Başkanlığı

GİRİŞ

Avukat Fatih SEFER tarafından yazılan bu makale, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun (SPK) 15. maddesi ve ilgili diğer yasal düzenlemeler çerçevesinde, siyasi partilerde genel başkanlık kurumunu incelemektedir. İncelememiz, yargı kararları analizlerinden yola çıkarak genel başkanın seçimi, görev ve yetkileri, partiyi temsil kabiliyeti, parti organlarıyla ilişkisi ve genel başkanlık makamının boşalması gibi temel konuları ele almaktadır. İncelediğimiz kararlar, genel başkanın partinin hukuki ve siyasi varlığının merkezinde yer aldığını, özellikle temsil yetkisi konusunda kanunun genel başkana münhasır bir rol tanıdığını göstermektedir. Bununla birlikte, eş genel başkanlık gibi modern uygulamaların yasal çerçevesinin ve genel başkanlığın boşalması gibi durumların kanundan ziyade parti tüzükleriyle düzenlendiği tespit etmiş bulunmaktayız.

Siyasi Parti Genel Başkanı Nasıl Seçilir? Madde 15 Açıklaması

Siyasi partilerde genel başkanın seçimi, parti içi demokrasinin en temel unsurlarından biridir. SPK’nın 14. maddesi, partinin en yüksek organının büyük kongre olduğunu belirtir. Genel başkanın seçimi de bu organın devredilemez yetkileri arasındadır. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında bu süreç şöyle özetlenmiştir: “Parti Tüzüğü’nün ‘Kurultayın Görev ve Yetkileri’ başlıklı 53. maddesinde de, Büyük Kurultayın, partinin en yüksek karar organı olduğu belirtildikten sonra, görev ve yetkilerinin başında ‘Parti Genel Başkanını, Partinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu asıl ve yedek üyelerini, Merkez Disiplin Kurulu asıl ve yedek üyelerini seçmek’ olduğu belirtilmiştir” (AYM, E.2010/6, K.2011/1).

SPK Madde 15, seçim usulünü de tanımlar: Genel başkan büyük kongrece gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğuyla seçilir. İlk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, üçüncü oylamada en çok oyu alan aday seçilmiş sayılır. Anayasa Mahkemesi, parti organlarının seçimlerinin yargı gözetimi altında yapılması gerektiğini vurgulamış ve bu kurala uyulmamasını partinin hukuki varlığını sona erdirebilecek bir eksiklik olarak görmüştür (AYM, E.2019/11, K.2021/3).

Genel Başkanın Görev Süresi ve Yetkileri Nelerdir?

SPK Madde 15, genel başkanın görevlerini detaylı olarak saymaktan ziyade, en temel yetkisi olan “temsil yetkisi” üzerinde durur. Görev süresi ise kanunda belirtilmemiş olup, parti tüzüklerine bırakılmıştır. Genel başkanın temel yetkileri arasında partiyi temsil etmek, MKYK’ya başkanlık etmek ve parti adına dava açmak bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi, genel başkanın yetkilerinin genişletilmesinin sınırlarına dikkat çekmiştir: “Büyük Kongre yetkilerinin aleyhine olarak, genel başkanın Siyasi Partiler Kanununun 15 inci maddesinde yer alan yetkilerinin genişletilmesi kabul edilemez” (AYM, E.2002/4, K.2003/2). Bu ifade, genel başkanın yetkilerinin parti içi demokrasinin ve en üst organ olan büyük kongrenin iradesinin önüne geçemeyeceğini göstermektedir. Ayrıca, genel başkanın parti tüzüğü çerçevesinde MKYK üyeleri arasından yardımcılarını atama yetkisi de bulunabilmektedir (AYM, E.2009/3, K.2013/15).

Parti Genel Başkanlığı Boşalırsa Ne Olur?

SPK’da, genel başkanlık makamının ölüm, istifa veya başka bir nedenle boşalması durumunda izlenecek yola ilişkin doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum, tamamen parti tüzüklerinin düzenleme alanına bırakılmıştır. Parti tüzüklerinde genellikle, yeni genel başkan seçilene kadar genel başkan vekilinin veya MKYK’nın belirleyeceği bir ismin bu görevi yürüteceği ve belirli bir süre içinde olağanüstü büyük kongrenin toplanarak yeni genel başkanı seçeceği yönünde hükümler yer alır.

Eş Genel Başkanlık Sistemi, Şartları, Uygulaması ve Kanuni Düzenlemesi

Eş genel başkanlık, 2014 yılında SPK’da yapılan bir değişiklikle Türk hukuk sistemine girmiştir. Bu sistem, siyasi partilere tüzüklerinde yer vermek kaydıyla, sayıları ikiyi geçmemek üzere eş genel başkan belirleme imkânı tanır.

Şartları ve Uygulaması:

  • Yasal dayanağı SPK’da yapılan 2014 tarihli değişikliktir.
  • Parti tüzüğünde açıkça düzenlenmiş olması gerekir.
  • Eş genel başkan sayısı ikiyi geçemez.
  • Eş genel başkanlar, kanunda genel başkan için öngörülen tüm hükümlere tabidirler.

Bu sistem, parti içerisinde güçlü bir genel başkanın tüm parti üzerinde hâkimiyet sağlamasını engelleyici bir niteliğe sahip olabilme potansiyeline sahiptir.

Ancak sistem şu riskleri taşımaktadır:

  • Yetki Kullanımı Sorunu: Eş genel başkanların yetkilerini birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı kullanacakları belirsizdir. Birlikte kullanımda anlaşmazlıklar partiyi kilitleyebilir; ayrı kullanımda ise tutarsızlık ve yönetilemezlik ortaya çıkabilir.
  • “Gölge Lider” Riski: Sistem, partiyle organik bağı olmayan ancak kamuoyunda partinin fiili lideri olarak görülen kişilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Bu durum, “emanetçi genel başkan” profili yaratarak parti içi demokrasiye zarar verebilir.

Danıştay bir kararında, dava açma yetkisinin “eş genel başkanlara ait olduğu”nu belirterek bu makamı hukuken tanımıştır (Danıştay 15. Daire, E.2016/7033, K.2018/8393). Benzer şekilde, bir Anayasa Mahkemesi kararında da Selahattin Demirtaş’ın HDP “eş genel başkanı” olduğuna atıf yapılmıştır (AYM, Başvuru No: 2016/25189, 21/12/2017). Bu durum, makamdaki kişilerin partiyi temsil yetkisini kullanabildiğini ortaya koymaktadır.

Siyasi Partilerde Temsil Yetkisi Kimdedir?

Bu konu, SPK Madde 15’in en net düzenlediği ve yargı kararlarına en sık yansıyan husustur. Kanunun 15/3. maddesi şüpheye yer bırakmayacak şekilde “Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir” demektedir. Yargı kararları bu hükmü istikrarlı bir şekilde uygulamaktadır.

Yargıtay ve Danıştay kararlarında bu ilke şu şekilde somutlaşmıştır:

  • Dava ve Husumet Yetkisi: “Kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisi, genel başkana veya ona izafeten bu yetkileri kullanmak üzere parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine aittir” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E.2009/391, K.2009/443; Konya BAM 3. HD, E.2020/618, K.2020/791).
  • Teşkilatların Durumu: Siyasi partiler tek bir tüzel kişiliğe sahiptir. İl, ilçe veya belde teşkilatlarının ayrı bir tüzel kişiliği ve dolayısıyla dava ehliyeti yoktur. Bu nedenle, bir partiye karşı açılacak davada husumetin il veya ilçe başkanlığına değil, doğrudan parti genel başkanlığına yöneltilmesi gerekir. Aksi durum, davanın usulden reddine neden olur (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, E.2013/7238, K.2014/7926; Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, E.2017/3314, K.2018/8619).

Genel Başkanın Yardımcıları: Genel Sekreter ve Yardımcılar

Genel başkan yardımcıları ve genel sekreterin pozisyonu, yetkileri ve atanma usulleri SPK’da düzenlenmemiştir. Bu konu da tamamen parti tüzüklerine bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin incelediği parti tüzüklerinde, “genel başkanın Merkez Yürütme Kurulu üyeleri arasından en fazla (4) genel başkan yardımcısı seçip görevlendirebileceği” gibi düzenlemelere rastlanmıştır (AYM, E.2008/38, K.2013/14). Bu durum, yardımcıların belirlenmesinde genel başkanın aktif rol oynadığını ve bu kişilerin genellikle partinin en üst yürütme organı içinden seçildiğini göstermektedir.

Siyasi Partilerde Genel Başkan Seçim Süreci Adım Adım

Genel başkan seçim süreci şu adımlarla özetlenebilir:

  1. Kongre Çağrısı: Parti tüzüğünde belirtilen usullere göre büyük kongre toplantıya çağrılır.
  2. Adaylık: Tüzükte belirlenen şartları taşıyan kişiler genel başkanlığa aday olur.
  3. Seçim: Büyük kongre delegeleri tarafından gizli oylama yapılır.
  4. Sonuç: İlk iki turda adaylardan biri delege tamsayısının salt çoğunluğunu alırsa seçilir. Aksi halde üçüncü tura geçilir ve bu turda en çok oyu alan aday genel başkan olur.
  5. Yargı Gözetimi: Tüm seçim süreci, SPK Madde 21 uyarınca yargı gözetimi ve denetimi altında gerçekleştirilir.

Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun (MKYK) Genel Başkanla İlişkisi

MKYK, partinin büyük kongreden sonraki en yetkili karar organıdır ve genel başkan bu kurulun doğal (tabi) başkanıdır (AYM, E.2005/3, K.2011/1). MKYK üyeleri de büyük kongre tarafından seçilir. Genel başkan ile MKYK arasındaki ilişki, denge ve denetleme mekanizması açısından kritik öneme sahiptir. Anayasa Mahkemesi bir kararında, genel başkanın MKYK için aday gösterme yetkisinin parti içi demokrasiyi zedeleyip zedelemediğini tartışmıştır. Mahkeme, “genel başkanın aday gösterme işleminin seçim yapmak anlamına gelmediğine ve Büyük Kongre’nin seçim yetkisini ortadan kaldırmadığına” hükmederek bu tür bir tüzük düzenlemesini kanuna aykırı bulmamıştır. Ancak karara eklenen karşı oyda, bu durumun “Büyük Kongre üyeleri arasında eşitliği bozduğu” ve “parti içi demokrasiyi yozlaştırdığı” savunulmuştur (AYM, E.1984/2, K.1984/2). Bu farklı görüşler, genel başkan ile MKYK arasındaki güç dengesinin hassasiyetini göstermektedir.

Genel Başkan Değişirse Parti Nasıl Temsil Edilir?

Partiyi temsil yetkisi, şahsa değil, genel başkanlık makamına aittir. Dolayısıyla, büyük kongre tarafından yeni bir genel başkan seçildiğinde, temsil yetkisi herhangi bir ek işleme gerek kalmaksızın otomatik olarak yeni genel başkana geçer. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da belirttiği gibi, “Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir.” Bu yetki, makama bağlı olduğundan, genel başkanın değişmesiyle yeni seçilen kişiye intikal eder (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E.2009/391, K.2009/443).

SONUÇ

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 15. maddesi ve bu madde etrafında şekillenen yargı içtihatları, siyasi partilerde genel başkanlık kurumunu, partinin hukuki ve siyasi kimliğinin en önemli temsilcisi olarak konumlandırmaktadır. Genel başkan, partinin en yüksek organı olan büyük kongre tarafından seçilen ve partiyi her alanda temsil etme yetkisine sahip olan merkezi bir figürdür. Yargı kararları, özellikle partinin dava ehliyeti ve husumet yöneltilecek merci konularında, temsil yetkisinin genel başkanlık makamında toplandığını ve alt kademe teşkilatların bu yetkiye sahip olmadığını net bir şekilde ortaya koymuştur. Bununla birlikte, kanunun genel bir çerçeve çizdiği, genel başkanlığın boşalması, yardımcılarının belirlenmesi ve eş genel başkanlık gibi spesifik ve modern uygulamaların ise parti tüzükleri aracılığıyla hayata geçirildiği ve yargı denetimiyle şekillendiği görülmektedir. Bu durum, siyasi partilerin kendi iç işleyişlerini düzenlemede sahip oldukları özerklik ile kanunun ve demokratik ilkelerin getirdiği sınırlamalar arasındaki dengeyi göstermektedir.

Bu inceleme SARIOĞLUSEFER HUKUK BÜROSU için Avukat Fatih SEFER tarafından yazılmıştır.

Yorum yapın