1. Asliye Ceza Mahkemesi Nedir? Genel Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Asliye Ceza Mahkemesi, Türk adli yargı sisteminde ilk derece ceza mahkemesi olarak faaliyet gösteren temel mahkemelerden biridir. Görevi, kanunların özel olarak Ağır Ceza Mahkemesi veya Sulh Ceza Hakimliği’ne vermediği ceza davalarına bakmaktır. Bu niteliğiyle “genel görevli” ceza mahkemesi olarak kabul edilir. Hukuki dayanağını öncelikle Anayasa’nın 142. maddesi ile 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’dan alır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bir kararında bu durum şöyle ifade edilmiştir: “5235 sayılı Kanun’un 11. maddesinde, ‘Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.’ denilerek, asliye ceza mahkemesinin, diğer ceza mahkemelerinin görev alanına girmeyen genel bir görev alanına sahip olduğu” (Yargıtay CGK, 2015/1078 E., 2018/141 K.).
2. Asliye Ceza Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargı Çevresi
Asliye Ceza Mahkemeleri, 5235 sayılı Kanun uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde kurulur. Her Asliye Ceza Mahkemesi, bağlı bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargı çevresi içinde faaliyet gösterir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında geçen “…ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin…” (Yargıtay CGK, 2021/373 E., 2022/526 K.) ifadesi, bu hiyerarşik ve coğrafi ilişkiyi teyit etmektedir.
3. Asliye Ceza Mahkemesinin Görev Alanı
a) Görevli Olduğu Suçlar: Asliye Ceza Mahkemeleri, kasten yaralama, tehdit, hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme, görevi savsama, taksirle ölüme neden olma gibi Türk Ceza Kanunu’nda ve özel kanunlarda yer alan çok sayıda suç tipine ilişkin davalara bakar.
b) Görev Kriterleri ve Sınırları: Mahkemenin görevini belirleyen temel kriter, suça ilişkin kanunda öngörülen cezanın türü ve miktarıdır. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına giren (ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve on yıldan fazla hapis cezası gerektiren) suçlar dışında kalan suçlar, Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin bir kararında bu kritere açıklık getirilmiştir: “…sanığa atılı suç yönünden 5235 sayılı Kanun’un 10 ve 11. maddeleri uyarınca kanunda öngörülen ceza üst sınırının iki yıldan fazla olması nedeniyle asliye ceza mahkemesinin görevli olduğunun anlaşıldığı…” (Uyuşmazlık Mahkemesi, Ceza Bölümü, 2017/15 E., 2017/15 K.). Ayrıca, 7188 sayılı Kanun ile CMK’ya eklenen “basit yargılama usulü”, üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda Asliye Ceza Mahkemesi’ne duruşma açmaksızın karar verebilme takdiri tanımıştır.
4. Asliye Ceza Mahkemelerinde Yargılama Usulü
a) Duruşma Süreci: Yargılama, kural olarak duruşmalı ve sözlü yapılır. Delillerin doğrudan doğruyalık ilkesi gereği duruşmada tartışılması esastır. Bölge Adliye Mahkemelerinin, ilk derece mahkemesi kararını bozarken, CMK’nın 280/1-g maddesi uyarınca “duruşma açılarak ve taraflar da çağrılarak delillerin değerlendirilmesi gerektiği” Yargıtay kararlarında sürekli vurgulanan bir husustur (Yargıtay 2. CD, 2024/15075 E., 2025/3430 K.).
b) Delillerin Toplanması ve Değerlendirilmesi: Hakim, maddi gerçeği resen araştırmakla yükümlüdür. Deliller CMK’ya uygun olarak toplanır ve mahkeme huzurunda tartışıldıktan sonra hakim tarafından serbestçe değerlendirilir.
c) Sanık ve Müdafi Hakları: Sanığın savunma hakkı, adil yargılanma hakkının temelini oluşturur. Bu hak, susma hakkını, delillerin toplanmasını isteme hakkını ve en önemlisi bir müdafi (avukat) yardımından yararlanma hakkını içerir. CMK’nın 150. maddesi uyarınca belirli durumlarda (örneğin alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar, suça sürüklenen çocuklar) müdafi görevlendirilmesi zorunludur. Bu zorunluluğa uyulmaması, “savunma hakkının kısıtlanması” anlamına gelir ve mutlak bir bozma nedenidir (Yargıtay 2. CD, 2024/3427 E., 2025/4954 K.). Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun belirttiği gibi, “savunma hakkının, temel insan hakları arasında yer alan hak arama hürriyetinin bir gereği olduğu” ve “avukat tutma hakkının da savunma hakkından ayrı düşünülemeyeceği” (Yargıtay CGK, 2008/7 E., 2008/56 K.) ilkesi esastır.
5. Ceza Muhakemesi Kanunu Kapsamında Uygulanan Hükümler
Asliye Ceza Mahkemelerindeki tüm yargılama süreci, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine tabidir. İncelenen kararlarda en sık atıf yapılan CMK maddeleri arasında; zorunlu müdafilik (m. 150), sanığın duruşmada hazır bulunması (m. 193), hüküm türleri (m. 223), HAGB (m. 231), istinaf incelemesi (m. 280), hukuka kesin aykırılık halleri (m. 289) ve kanun yararına bozma (m. 309) yer almaktadır. Bu hükümler, yargılamanın adil, süratli ve hukuka uygun yürütülmesini temin eder.
6. Asliye Ceza Mahkemesi Hakiminin Yetki ve Sorumlulukları
Hakim, yargılamayı yönetmek, delilleri değerlendirerek maddi gerçeğe ulaşmak ve kanuna uygun bir hüküm kurmakla yetkili ve sorumludur. En temel sorumluluğu, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine uygun hareket etmektir. Bir Yargıtay kararında vurgulandığı üzere, mahkeme başkanının “davanın esası hakkındaki görüşünü önceden açıklamış olması nedeniyle tarafsızlığını ihlâl etmesi” (Yargıtay CGK, 2020/462 E., 2022/671 K.) CMK’ya aykırılık teşkil eden önemli bir bozma sebebidir.
7. Verilen Karar Türleri
Asliye Ceza Mahkemesi, yargılama sonucunda CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden birini verir. Bunlar başlıca:
- a) Mahkumiyet: Sanığın suçu işlediğinin sabit görülmesi halinde verilir.
- b) Beraat: Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması veya delil yetersizliği gibi durumlarda verilir.
- c) HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması): Belirli koşulların varlığı halinde, kurulan mahkumiyet hükmünün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmaması ve denetim süresi sonunda davanın düşmesi sonucunu doğuran bir karardır.
- d) Erteleme: Verilen hapis cezasının infazının belirli bir denetim süresi boyunca cezaevi dışında geçirilmesini sağlayan bir infaz kurumudur.
8. Asliye Ceza Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları
a) İstinaf: Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı kural olarak başvurulacak olağan kanun yolu istinaftır. Başvuru, kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunduğu Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) tarafından incelenir. BAM, dosyayı hem maddi hem de hukuki yönden denetler.
b) Temyiz (belirli koşullarda): Bölge Adliye Mahkemesi’nin bozma kararları dışındaki kararlarına karşı, kanunda belirtilen ceza miktarı sınırları dahilinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunulabilir. Yargıtay, kural olarak hukuki denetim yapar.
9. Asliye Ceza ile Ağır Ceza Mahkemesi Arasındaki Farklar
İki mahkeme arasındaki en temel fark, görev alanlarına giren suçların niteliği ve ağırlığıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bir kararında bu fark net bir şekilde ortaya konmuştur: Ağır Ceza Mahkemesi, “ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere” (Yargıtay CGK, 2014/469 E., 2017/260 K.) bakmakla görevlidir. Asliye Ceza Mahkemesi ise bu suçların dışında kalan daha hafif nitelikteki suçlara bakar. Bu görev ayrımı kamu düzenine ilişkin olup, mahkemeler ve taraflarca re’sen dikkate alınır.
10. Sonuç: Asliye Ceza Mahkemelerinde Etkili Savunmanın Önemi ve Avukatın Rolü
Asliye Ceza Mahkemelerinde savunma kritik öneme sahiptir. Cezaların sanığın özgürlüğüne yönelik olması ve davanın karmaşıklığı, profesyonel bir hukuki yardımı vazgeçilmez kılar. Ceza Avukatı, sadece sanığı temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda lehe olan delillerin toplanmasını sağlar, usuli güvencelerin uygulanmasını denetler ve adil bir yargılama yapılması için sistemin en önemli denge unsurlarından biri olarak görev yapar.
Asliye Ceza Mahkemelerinde yürütülen yargılamalarda üst mahkemelerin bozma kararlarının önemli bir kısmı, savunma hakkının kısıtlanması, zorunlu müdafi atanmaması veya müdafiin usul işlemlerine katılımının engellenmesi gibi ihlallere dayanmaktadır. Etkili bir savunma, sadece sanığın haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda mahkemenin maddi gerçeğe ulaşma ve adil bir karar verme sürecine de doğrudan katkı sağlar. Bu nedenle, adil yargılanma ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi, ancak ve ancak güçlü bir savunma mekanizmasının varlığı ile mümkündür. İstanbul Ceza Avukatı olarak Asliye Ceza Mahkemesinin Görevine giren tüm suçlar kapsamında hukuki hizmet vermekteyiz.