Ceza Dosyalarında Bağlantı CMK m.8

1. CMK Madde 8’in Kanuni Düzenlemesi ve Bağlantı Kavramı

CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi şu şekildedir: “(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır. (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.”

Bu madde, ceza muhakemesinde bağlantının temel çerçevesini çizer. Birinci fıkra, “şahsi bağlantı” (aynı sanığın birden fazla suçu) ve “maddi bağlantı” (aynı suçta birden fazla sanık) hallerini kapsayan “dar bağlantı”yı tanımlar. İkinci fıkra ise, ana suçla doğrudan ilişkili olan ve delillerin değerlendirilmesi açısından önem taşıyan sonraki fiilleri de bağlantı kapsamına alır. Yargıtay kararları, bu maddeyi CMK’nın 11. maddesindeki “geniş bağlantı” ile birlikte yorumlayarak, mahkemenin takdir alanını genişletmektedir.

2. Bağlantının Hukuki ve Pratik Önemi

Bağlantının en önemli sonucu, davaların birleştirilmesine (tevhidine) imkân tanımasıdır. Yargı kararlarında bu durumun pratik faydaları şöyle sıralanmaktadır:

  • Usul Ekonomisi: Tek bir yargılama ile birden fazla uyuşmazlığın çözülmesi, emek, zaman ve maliyet tasarrufu sağlar.
  • Çelişkili Kararların Önlenmesi: Aynı olaya veya delillere dayanan davaların farklı mahkemelerde görülmesi, birbiriyle çelişen hükümlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Birleştirme, bu riski ortadan kaldırır. Yargıtay 6. Ceza Dairesi bir kararında, “Dava konuları aynı veya eylemin başlangıç ve bitiş süreçlerindeki suç örgüsünün tümünün birlikte ortaya çıktığı durumlarda birleştirmenin zaruret olduğu düşünülmelidir” diyerek bu öneme işaret etmiştir (2013/30946-2015/43338).
  • Maddi Gerçeğe Ulaşma: Bağlantılı davalardaki deliller (tanık beyanları, iletişim kayıtları, belgeler vb.) genellikle birbirini tamamlar veya aydınlatır. Delillerin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, maddi gerçeğin eksiksiz ve doğru bir şekilde ortaya çıkarılmasına hizmet eder.

3. Bağlantı Halleri Nelerdir?

Literatür, CMK düzenlemelerinden yola çıkarak bağlantı hallerini temel olarak “dar bağlantı” ve “geniş bağlantı” olarak ikiye ayırmaktadır.

A. Dar Anlamda Bağlantı (CMK m. 8) Kanunun açıkça tanımladığı ve bağlantının var sayıldığı durumlardır.

  1. Öznel (Şahsi) Bağlantı: Bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması durumudur (CMK m. 8/1). Burada ortak unsur “fail”dir.
  2. Nesnel (Fiili) Bağlantı: Bir suçta birden fazla sanığın bulunması durumudur (CMK m. 8/1). Suça iştirak halleri bu duruma örnektir. Burada ortak unsur “fiil”dir.
  3. Ardıl Bağlantı: Ana suç işlendikten sonra gerçekleştirilen ve onunla ilişkili olan suçlardır. CMK m. 8/2’de sayılan “suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri” bu kapsamdadır. Vehbi Demirci (2021), bu düzenlemenin dar bağlantının alanını genişlettiğini belirtmektedir.

B. Geniş Anlamda Bağlantı (CMK m. 11) Kanunun dar bağlantı halleri dışında, mahkemenin takdirine bağlı olarak kabul edebileceği bağlantı durumlarıdır. CMK m. 11’e göre: “Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir. Eğer uyuşmazlıklar arasında zaman, mekân, amaç, işleniş tarzı, önceki fiille sonraki eylemin kolaylaştırılması gibi her ne suretle olursa olsun bir bağlantı olduğunda ve bu bağlantı nedeniyle davaların birleştirilmesinde bir yarar görüldüğünde mevcut olan uyuşmazlıklar birleştirilip bu uyuşmazlıklar hakkında tek bir hüküm verilecektir.”

4. Bağlantılı Suçların Yargılanmasında Yetki ve Görev Kuralları

  • Görev: CMK’nın 9. maddesi, bağlantılı suçların farklı mahkemelerin görevine girmesi durumunda, davaların birleştirilerek “yüksek görevli mahkemede” görülebileceğini düzenler.
  • Yetki: CMK’nın 16. maddesi, farklı mahkemelerin yetki alanına giren bağlantılı davaların, yetkili mahkemelerden herhangi birinde birleştirilebileceğini belirtir. Mahkemeler arasında uyuşma sağlanamazsa, ortak yüksek görevli mahkeme birleştirme merciini belirler.
  • Birleştirme ve Ayırma Usulü: CMK’nın 10. maddesi, kovuşturma aşamasında yüksek görevli mahkemenin birleştirme veya ayırma (tefrik) kararı verebileceğini hükme bağlar. Birleştirme kararı, dosyayı devralan mahkemenin muvafakatini gerektirmezken, ayırma kararı sonrasında davaya aynı mahkemede devam edilir.

5. Yargılamaların Birleştirilmesi ve Ayrılması

Literatürde, “bağlantı” ile “birleştirme” kavramlarının sıklıkla eş anlamlı kullanıldığı ancak bunun hatalı olduğu vurgulanmaktadır. Bağlantı bir durum tespiti iken, birleştirme bu durumun hukuki sonuçlarından sadece biridir.

Bağlantının üç temel sonucu vardır:

  1. Muhakemelerin Birleştirilmesi ve Ayrılması: En yaygın sonuçtur.
  2. Nispi Muhakeme: Mahkemenin, bekletici sorun yaratacak bir uyuşmazlığı kendisinin çözmesidir.
  3. Bekletici Sorun Yapma: Bir davanın sonucunun, başka bir mahkemede görülen davanın sonucuna bağlı olması nedeniyle yargılamanın bekletilmesidir.

Birleştirme kararı, soruşturma aşamasında savcının talebiyle veya kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından re’sen verilebilir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında birleştirmenin faydadan çok zarar getirdiği anlaşılırsa, mahkeme davaların ayrılmasına da karar verebilir.

6. Bağlantının Yargılamaya Etkisi

Bağlantı ve sonucunda verilen birleştirme kararı, yargılamanın tüm seyrini etkiler.

  • Olumlu Etkiler: Delillerin bütüncül değerlendirilmesi, tanıkların tek celsede dinlenmesi, çelişkili kararların önlenmesi ve maddi gerçeğe ulaşmanın kolaylaşması gibi olumlu etkileri vardır.
  • Olumsuz Etkiler: Yargılamanın karmaşıklaşması ve uzaması en önemli olumsuz etkilerdir. Bu durum, adil yargılanma hakkı kapsamındaki “makul sürede yargılanma” ilkesini ihlal edebilir. Bu nedenle, birleştirme kararı verilirken fayda ve zararların dikkatlice tartılması gerekmektedir.

7. Yargıtay Kararlarında Bağlantı Değerlendirmesi ve Uygulama Örnekleri

Kararlar, mahkemelerin bağlantı değerlendirmesini somut olayın özelliklerine göre yaptığını göstermektedir:

  • Birleştirmenin Zorunlu Görüldüğü Haller:
    • Sanıklar arasında iştirak ilişkisi veya delil ortaklığı bulunduğunda, Yargıtay sıklıkla birleştirme yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, bir davadaki iletişim tespit tutanaklarının diğer davadaki sanığın durumunu aydınlatacağı anlaşıldığında, “her iki davanın birleştirilip tüm deliller birlikte değerlendirilip, sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği” belirtilmiştir (Yargıtay 20. CD, 2019/5978-2019/6291).
    • Aynı olayda sanık olan eşler hakkında ayrı yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların, “mükerrer ve çelişkili kararların önüne geçilebilmesi” amacıyla birleştirilmesi gerektiği Bölge Adliye Mahkemesi kararında vurgulanmıştır (İzmir BAM 18. CD, 2018/626-2019/64).
  • Birleştirmede Yarar Görülmeyen Haller:
    • Özellikle sanık ve mağdur sayısının çok olduğu, dosyaların kapsamlı ve karmaşık olduğu örgütlü suç davalarında, birleştirmenin yargılamayı uzatacağı ve zorlaştıracağı durumlarda mahkemeler birleştirmeden kaçınabilmektedir. Yargıtay, bu gibi durumlarda “davaların birlikte yürütülmesinde zorunluluk görülmemekle” ayrı yargılama yapılabileceğine hükmetmiştir (İstanbul BAM 13. CD, 2017/57-2017/59).
    • Anayasa Mahkemesi, Çetin Doğan kararında, bağlantılı davaların her hâlde Yüce Divan’da birleştirilmesinin zorunlu olmadığını belirterek, birleştirmenin mutlak bir kural olmadığını teyit etmiştir.

8. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

  • Yargılamanın Uzaması: Bağlantı nedeniyle yapılan birleştirmeler, özellikle karmaşık dosyalarda delillerin toplanmasını ve yargılamanın sonuçlanmasını geciktirebilmektedir. Bu durum, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan “makul sürede yargılanma hakkı”nı ihlal etme riski taşır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, “davaların gereksiz yere birleştirilmesinin yargılamayı zorlaştırabileceği” uyarısında bulunmuştur (2022/595-2023/92).
  • Yetki ve Görev Tartışmaları: Mahkemeler arasında birleştirme konusunda çıkan uyuşmazlıklar (olumsuz birleştirme uyuşmazlığı), yargılamada ek bir gecikmeye neden olabilmektedir. Bu uyuşmazlıkların ortak yüksek görevli mahkeme tarafından çözülmesi gerekmektedir.

Sonuç

CMK’da düzenlenen bağlantı kurumu, ceza adalet sisteminin etkinliği ve doğruluğu için tasarlanmış önemli bir usulî araçtır. İncelenen yargı kararları, bağlantı ve buna bağlı olarak davaların birleştirilmesi kararının, kanunun lafzından ziyade, her somut olayın kendi dinamikleri içinde değerlendirilmesi gereken bir takdir yetkisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Hukuk uygulayıcıları açısından dikkat edilmesi gereken temel noktalar şunlardır:

  1. Dengenin Gözetilmesi: Birleştirme kararı verilirken, usul ekonomisi ve maddi gerçeğe ulaşma amacı ile sanığın makul sürede yargılanma hakkı arasında hassas bir denge kurulmalıdır.
  2. Zorunluluk Değerlendirmesi: Delillerin birbirini doğrudan etkilediği, sanıkların hukuki durumlarının ayrılmaz bir bütün oluşturduğu ve çelişkili karar riskinin yüksek olduğu durumlarda birleştirme bir “zaruret” olarak görülmelidir.
  3. Dar Yorum İlkesi: Özellikle çok sanıklı ve karmaşık örgütlü suç davalarında, yargılamayı içinden çıkılmaz hale getirecek birleştirmelerden kaçınılmalı, bağlantı ve iştirak kavramları dar yorumlanmalıdır.
  4. Gerekçelendirme: Mahkemeler, birleştirme veya ayırma kararlarını, somut gerekçelere dayandırarak, hangi hukuki ve pratik yararın gözetildiğini açıkça ortaya koymalıdır.

Sonuç olarak, bağlantı kavramının doğru yorumlanması ve uygulanması, sadece bir usul kuralının tatbiki değil, aynı zamanda adil yargılanma hakkının temel unsurlarından olan yargılamanın bir bütün olarak, çelişkisiz ve makul sürede tamamlanmasının da bir güvencesidir.

Yorum yapın