Görevsizlik Kararı Verilemeyecek Hâl CMK m.6

1. CMK Madde 6 Nedir? Kanun Metninin Açıklaması ve Kapsamı

CMK’nın “Görevsizlik kararı verilemeyecek hâl” başlıklı 6. maddesi, “Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez” hükmünü içermektedir. Bu düzenleme, kovuşturma evresinde, özellikle delillerin tartışıldığı duruşma aşamasında, mahkemenin suçun hukuki vasfını iddianameden farklı değerlendirmesi durumunda ortaya çıkacak bir sorunu çözmeyi hedefler. Eğer mahkeme, yargıladığı eylemin aslında daha hafif bir suçu oluşturduğunu ve bu suçun normalde alt dereceli bir mahkemenin görev alanına girdiğini tespit ederse, bu madde gereğince dosyayı o mahkemeye gönderemez ve yargılamayı kendisi sonuçlandırmak zorundadır.

2. Görevsizlik Kararı Verilemeyecek Hâl Ne Anlama Gelir? – Kavramın Açıklanması ve Sınırları

“Görevsizlik kararı verilemeyecek hâl”, CMK md. 6’da tanımlanan özel durumu ifade eder. Bu, bir üst dereceli mahkemenin (örneğin Ağır Ceza Mahkemesi), kendi önündeki bir davada, suçun hukuki niteliğinin değiştiğini ve artık alt dereceli bir mahkemenin (örneğin Asliye Ceza Mahkemesi) görevine girdiğini tespit etse bile görevsizlik kararı verememesidir.

Bu durumun sınırları nettir:

  • Yalnızca Üst Dereceli Mahkemeden Alt Dereceli Mahkemeye Gönderimi Engeller: Kural, sadece yukarıdan aşağıya doğru bir görevsizlik kararını yasaklar. Aşağıdan yukarıya (Asliye Ceza’dan Ağır Ceza’ya) görevsizlik kararı verilmesi mümkündür.
  • Kovuşturma Evresine İlişkindir: Bu yasak, iddianamenin kabulünden sonra başlayan kovuşturma evresi için geçerlidir. Soruşturma evresinde veya iddianamenin değerlendirilmesi aşamasında bu kural doğrudan uygulanmaz.

3. Soruşturma Aşamasında Görevle İlgili Usul ve Savcılığın Sorumluluğu

Ceza muhakemesinde görevli mahkemenin belirlenmesi süreci soruşturma aşamasında başlar. CMK madde 160 uyarınca soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı, topladığı deliller ışığında suçun hukuki nitelendirmesini yapar ve bu nitelendirmeye uygun görevli mahkemeye hitaben iddianame düzenler. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2019/8912 E. sayılı kararında vurgulandığı üzere, “suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu” esastır. Mahkeme, bu aşamada savcının nitelendirmesiyle bağlı olmasa da, görev konusundaki uyuşmazlıkları çözmek için sınırlı araçlara sahiptir.

4. Mahkemelerin Görev Konusunda Bağlılığı – Savcılığın Sevk Ettiği Mahkemenin Yetkisi

Cumhuriyet savcısının iddianamede yaptığı hukuki nitelendirme ve görevli mahkeme belirlemesi, mahkemeyi mutlak surette bağlamaz. Ancak bu bağlı olmama durumu, mahkemeye keyfi bir iade yetkisi de vermez. Mahkeme, savcının hukuki nitelendirmesinden farklı düşünüyorsa, bu durumu iddianamenin iadesi sebebi yapamaz. CMK md. 174/2’de yer alan “Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez” hükmü bu konuda temel kuraldır.

Mahkeme, iddianamede anlatılan olaylarla bağlıdır ancak bu olaylara verilecek hukuki ismi (nitelendirmeyi) kendisi takdir edebilir. Savcının nitelendirmesi ile mahkemenin nitelendirmesi farklı ise ve bu fark bir görev uyuşmazlığına yol açıyorsa, çözüm iddianamenin iadesi değil, iddianamenin kabulünden sonra görevsizlik kararı verilmesidir.

5. Mahkemenin Kendiliğinden Görevsizlik Kararı Verememesi – CMK Madde 6’daki Sınırlamanın Gerekçesi

Mahkemeler, görevsiz olduklarını düşündüklerinde kendiliğinden görevsizlik kararı verebilirler; ancak bu, belirli bir usule tabidir. Görevsizlik kararı, bir kovuşturma evresi işlemidir. Bu nedenle, mahkemenin bu kararı verebilmesi için öncelikle önündeki iddianameyi kabul ederek kovuşturma evresini başlatması gerekir.

Bu kuralın gerekçesi, soruşturma evresi ile kovuşturma evresini ve bu evrelerdeki kararları birbirinden ayırmaktır. İddianamenin değerlendirilmesi aşaması (ara muhakeme), henüz kovuşturmanın başlamadığı bir evredir. Mahkemenin nitelendirmesi ile ortaya çıkacak görevsizlik kararının ancak kovuşturma evresinde çözülebileceği kabul edilmelidir. Nitekim ilgili maddede iddianamenin kabulü yani kovuşturma evresine geçilmesi ile görevsizlik kararı verilebileceği düzenlenmektedir.

6. İddianamenin İadesi ile Görev Sorununun Çözümü

Uygulamada en sık karşılaşılan sorunlardan biri, mahkemenin görevli olmadığı kanaatine varması durumunda iddianameyi iade edip edemeyeceğidir. Yargı kararları bu konuda iki farklı duruma işaret etmektedir:

  • Hukuki Nitelendirme Farklılığı: Mahkeme, savcının eyleme verdiği hukuki nitelendirmeye katılmıyorsa, bu durum tek başına bir iade sebebi sayılamaz. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2015/5365 E. sayılı kararında belirtildiği gibi, “suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemeyeceğinden”, mahkemenin iddianameyi kabul edip kovuşturma aşamasında görevsizlik kararı (eğer suç üst dereceli mahkemenin görevine giriyorsa) vermesi beklenir.
  • Açık Görev Hatası: İddianamenin görevli olmayan bir mahkemeye hitaben düzenlenmesi gibi CMK madde 170’e açık aykırılık hallerinde iade mümkündür. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/469 E. sayılı kararında, “görevli veya yetkili mahkemeye düzenlenmediği açıkça anlaşılan iddianamenin iadesine karar verebilecektir” denilerek bu yola işaret edilmiştir.

7. Kovuşturma Evresi: Mahkemenin Görevsizlik Kararı Verme Yetkisi ve Sınırları

İddianame kabul edildikten sonra kovuşturma evresine geçilir. Bu evrede görev kuralları şu şekilde işler:

  • Üst Dereceli Mahkemeye Gönderme (CMK m. 5): Yargılama sırasında suçun, mahkemenin görevini aştığı anlaşılırsa (örneğin, kasten yaralama olarak açılan davanın kasten öldürmeye teşebbüs olduğu ortaya çıkarsa), mahkeme görevsizlik kararı vererek dosyayı üst dereceli görevli mahkemeye gönderir.
  • Alt Dereceli Mahkemeye Gönderme Yasağı (CMK m. 6): Yargılama sırasında suçun daha hafif olduğu ve alt dereceli mahkemenin görevine girdiği anlaşılırsa, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2010/26737 E. sayılı kararında bu yasak açıkça ifade edilmiştir: “Duruşmada suçun hukuki niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez.”

8. Yargıtay Uygulamasında CMK Madde 6 ve Örnek Kararlar

Yargıtay, CMK madde 6’yı istikrarlı bir şekilde uygulamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/193 E. sayılı kararında, asliye ceza mahkemesinde 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddesinden açılan davanın, yargılama sonucunda eylemin aynı kanunun 13/3. maddesi kapsamında kaldığı ve bu suçun sulh ceza mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilemeyeceği belirtilmiştir. Kurul, mahkemenin sanığa ek savunma hakkı tanıyarak davayı sonuçlandırması gerektiğini hükme bağlamıştır.

Benzer şekilde, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2011/5755 E. sayılı kararında, asliye ceza mahkemesinin, eylemin “olası kasıtla insan öldürmeye teşebbüs” suçunu oluşturabileceği ve delillerin takdirinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararı onanmıştır. Bu karar, suçun daha ağır olma ihtimali belirdiğinde dosyanın üst dereceli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini teyit etmektedir.

9. Usule Aykırı Görevsizlik Kararlarının Sonuçları

Görev kurallarına aykırı olarak, özellikle CMK madde 6’ya rağmen alt dereceli mahkemeye görevsizlik kararı verilmesi, kanuna mutlak aykırılık teşkil eder. Bu tür kararlar, yargılamanın gereksiz yere uzamasına, görev uyuşmazlıklarına ve sanığın makul sürede yargılanma hakkının ihlaline yol açar. Görevsiz mahkemece yapılan ve yenilenmesi mümkün olmayan işlemler dışındaki tüm işlemler hükümsüz sayılır (CMK m. 7). Bu durum, davanın en başına dönülmesine ve ciddi hak kayıplarına neden olabilir.

Sonuç

5271 sayılı CMK’nın 6. maddesi, ceza muhakemesi sisteminde görev kurallarının katı bir şekilde uygulanmasına önemli bir esneklik ve pratiklik kazandıran, usul ekonomisi ilkesine hizmet eden kritik bir düzenlemedir. Bu kural, yargılamanın belirli bir aşamaya geldiği durumlarda, suç vasfındaki değişiklik nedeniyle dosyanın alt-üst mahkemeler arasında gidip gelmesini engelleyerek adaletin hızlı tecellisine katkıda bulunur. Yargı kararları, bu maddenin amacına uygun olarak, “daha çoğu yapabilen daha azı da yapabilir” prensibi çerçevesinde, üst dereceli mahkemenin davayı sonuçlandırması gerektiğini istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının görevli mahkemeyi doğru tespit etme sorumluluğu ile kovuşturma aşamasında mahkemenin görev kurallarını re’sen gözetme yükümlülüğü, “kanuni hâkim” ilkesinin ve adil yargılanma hakkının temel güvenceleridir. Bu kurallara riayet edilmesi, ceza adalet sisteminin etkinliği ve meşruiyeti açısından hayati öneme sahiptir.

Yorum yapın