Sözleşmenin İkinci Derecedeki Noktaları TBK m.2

1. Türk Borçlar Kanunu Madde 2’nin Metni ve Anlamı

Yargı kararlarında, TBK m. 2’nin temel prensibi istikrarlı bir şekilde uygulanmaktadır. Maddenin ruhu, ticari hayatın akıcılığını sağlamak ve tarafların temel unsurlarda anlaştığı bir ilişkiyi, önemsiz detaylardaki eksiklikler nedeniyle geçersiz kılmamaktır.

“Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır. İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar. Sözleşmelerin şekline ilişkin hükümler saklıdır.”

Bu hüküm, bir sözleşmenin kurulması için asgari mutabakat eşiğini belirler. Taraflar, edim ve karşı edim gibi sözleşmenin tipini belirleyen temel unsurlarda anlaştıkları anda, hukuken geçerli bir sözleşme meydana gelir.

2. Sözleşmenin Esaslı ve İkinci Derecedeki Noktaları Nedir?

Yargı kararları, esaslı noktaları “objektif” ve “subjektif” olarak ikiye ayırmaktadır.

  • Objektif Esaslı Noktalar: Bir sözleşmenin kanuni tanımında yer alan ve o sözleşmenin varlığı için zorunlu olan unsurlardır. Örneğin, satış sözleşmesinde satılan mal ve bedel; kira sözleşmesinde kiralanan ve kira bedeli; eser sözleşmesinde ise eserin meydana getirilmesi ve ücret objektif esaslı noktalardır.
  • Subjektif Esaslı Noktalar: Normalde ikinci derecede sayılan bir hususun, taraflardan biri veya her ikisi tarafından sözleşmenin olmazsa olmaz şartı haline getirilmesidir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2254 E., 2017/5031 K. sayılı kararında bu durum net bir şekilde açıklanmıştır. Karara konu olayda, otel işletme sözleşmesinin kurulması, dava dışı bir şirkete olan borcun ödenmesi ön şartına bağlanmıştır. Yargıtay, bu ön şartın taraflarca “sübjektif esaslı nokta” haline getirildiğini ve bu şart gerçekleşmeden sözleşmenin kurulamayacağını belirtmiştir.
  • İkinci Derecedeki Noktalar: Bu esaslı noktalar dışında kalan; teslimat yeri, ödeme takvimi, masrafların paylaşımı gibi detaylardır. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/168 E., 2024/72 K. sayılı kararında bu ayrım somutlaştırılmıştır. Kararda, 5.113.000,00 TL’lik borcun ödenmesi ve ödemenin avali bulunan çeklerle yapılması “esaslı nokta” olarak kabul edilirken; “ödemenin yapılması kaydıyla taraflar arasında süren dava ve takiplerden vazgeçilmesine, harçların ve takip giderlerinin ve avukatlık ücretlerinin nasıl ödeneceğine ilişkin hususlar” ikinci derecedeki noktalar olarak tanımlanmıştır.

3. İkinci Derecedeki Noktalarda Anlaşma Sağlanmazsa Ne Olur?

TBK m. 2/2, bu durumda hâkimin devreye gireceğini açıkça düzenler. Hâkim, uyuşmazlığı “işin özelliğine bakarak” karara bağlar. Bu, hâkimin sözleşmeyi tamamlayıcı bir rol üstlendiği anlamına gelir. İncelenen ilk derece mahkemesi kararlarında bu yetkinin kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi (2021/1060 E., 2023/706 K.), taraflar arasında teslimat tarihi gibi detaylarda belirsizlik olmasına rağmen, esaslı noktalarda anlaşıldığı için sözleşmenin kurulduğunu kabul etmiş ve uyuşmazlığı çözmüştür.

4. Hâkimin Rolü: Uyuşmazlığın Çözümünde Takdir Yetkisi

Hâkimin takdir yetkisi sınırsız değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/193 E., 2010/235 K. sayılı kararında bu yetkinin sınırları net bir şekilde çizilmiştir. Kararda, “Yasa, hakime ancak sözleşmenin tali noktalarını tamamlayabilme yetkisi vermiştir (BK.m.2/II)” denilerek, hâkimin taraflar adına sözleşmenin esaslı unsurlarını belirleyemeyeceği veya sıfırdan bir sözleşme yaratamayacağı vurgulanmıştır. Hâkimin rolü, mevcut ve geçerli bir sözleşmedeki tali boşlukları, tarafların varsayımsal iradeleri, ticari teamüller ve dürüstlük kuralı çerçevesinde doldurmaktır.

5. Sözleşme Şekline İlişkin Hükümlerin Saklılığı Ne Anlama Gelir?

TBK m. 2’nin son fıkrası, kanunda özel şekil şartı aranan sözleşmelerin bu kuralın istisnası olduğunu belirtir. Eğer bir sözleşmenin geçerliliği kanunen belirli bir şekle (örn: yazılı, resmi) bağlanmışsa, taraflar esaslı noktalarda anlaşsalar dahi bu şekle uyulmadıkça sözleşme kurulmuş sayılmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/193 E., 2010/235 K. sayılı kararında bu ilke, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi özelinde ele alınmıştır. Kararda, arsa payı devrini içeren bu tür sözleşmelerin noterde düzenleme şeklinde yapılmasının bir geçerlilik koşulu olduğu ve bu şekle uyulmadan yapılan bir anlaşmanın, esaslı noktalarda mutabakat olsa bile geçersiz olacağı belirtilmiştir.

6. Sözleşmenin Kurulduğu İddiasında İspat Yükü ve Deliller

Sözleşmenin kurulduğuna ilişkin uyuşmazlıklarda ispat yükü kritik bir rol oynamaktadır. Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/779 E., 2025/271 K. sayılı kararında bu husus vurgulanmıştır. Kararda, davalının akdi ilişkiyi inkâr etmesi durumunda, TMK m. 6 uyarınca akdi ilişkinin varlığını ispat külfetinin davacıda olduğu belirtilmiştir. Davacının bu yükümlülüğü yerine getirememesi, davanın reddine yol açmıştır. Bu durum, sözleşmelerin, özellikle de esaslı noktaların yazılı delillerle sabitlenmesinin önemini ortaya koymaktadır.

7. Uygulamada TBK m.2’nin Önemi ve Örnekler

TBK m. 2, ticari hayatın hız ve esneklik ihtiyacına cevap verir. Tarafların her detayı müzakere etmeden iş ilişkisi kurabilmelerini sağlar. Ancak bu esneklik, dürüstlük kuralı (TMK m. 2) ile dengelenmiştir. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1060 E., 2023/706 K. sayılı kararında, davalının “temin tarihi belli değil” savunmasına rağmen, benzer durumdaki ürünleri daha önce itirazsız teslim alması, dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olarak değerlendirilmiş ve savunması kabul görmemiştir. Bu, tarafların davranışlarının, sözleşmedeki boşlukların yorumlanmasında önemli bir delil teşkil ettiğini göstermektedir.

8. Yargıtay Kararlarında TBK Madde 2’nin Değerlendirilmesi

Yargıtay, TBK m. 2’yi uygularken tarafların gerçek ve ortak iradelerini (güven teorisi) ve dürüstlük kuralını ön planda tutmaktadır.

  • Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (2017/2254 E., 2017/5031 K.): Bu kararda, tarafların ikinci derecedeki bir noktayı sözleşmenin kurulması için “subjektif esaslı nokta” haline getirebileceği ve bu durumda o noktada anlaşma sağlanmadan sözleşmenin kurulamayacağı içtihadı ortaya konulmuştur. Bu, irade özerkliğine verilen önemi göstermektedir.
  • Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (2021/444 E., 2021/2031 K.): Bu kararda, sözleşme metninde açıkça kararlaştırılmış bir edim varken, sözleşme öncesi hazırlık aşamasındaki bilgi ve belgelerin ancak sözleşmede düzenlenmeyen “ikinci derecedeki noktaların” belirlenmesinde dikkate alınabileceği belirtilmiştir. Bu, sözleşme metninin önceliğini ve yorumun sınırlarını belirlemesi açısından önemlidir.

9. Avukatın Rolü: Sözleşme Hazırlarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Avukatın temel görevleri şunlardır:

  • Müvekkilin iradesini net bir şekilde anlamak ve hangi hususların müvekkil için “olmazsa olmaz” (subjektif esaslı nokta) olduğunu tespit etmek.
  • Sözleşmenin objektif esaslı noktalarını (konu, bedel vb.) açık, net ve yoruma yer bırakmayacak şekilde kaleme almak.
  • Teslimat, ödeme, cezai şart gibi ikinci derecedeki noktaları mümkün olduğunca detaylı düzenleyerek gelecekteki potansiyel uyuşmazlıkları en aza indirmek.
  • Sözleşmenin, kanunun emrettiği bir şekil şartına tabi olup olmadığını kontrol etmek ve bu şekle uygunluğu sağlamak.

10. Sonuç: Sözleşme Uyuşmazlıklarında Hukuki Danışmanlık Önemi

TBK m. 2, sözleşme hukukunda bir esneklik ve pratiklik sağlarken, aynı zamanda belirsizlikten kaynaklanan uyuşmazlıklara da zemin hazırlayabilmektedir. İncelenen kararlar, “esaslı nokta” ve “ikinci derecedeki nokta” ayrımının ne kadar hassas olduğunu ve uyuşmazlık halinde yorum farklılıklarına yol açabildiğini göstermektedir. Sözleşmenin kurulup kurulmadığı, eksik hükümlerin nasıl tamamlanacağı ve tarafların gerçek iradelerinin ne olduğu gibi konular, karmaşık hukuki analizler gerektirmektedir. Bu nedenle, sözleşmelerin hazırlanması ve müzakeresi aşamasında alınacak nitelikli hukuki danışmanlık, riskleri öngörmek, belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve olası bir yargılama sürecinde müvekkilin elini güçlendirmek için vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Yorum yapın