1. Türk Borçlar Kanunu’nda Yazılı Şeklin Önemi
TBK m. 12/1, “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” hükmüyle şekil serbestisi ilkesini benimsemiştir. Ancak aynı maddenin ikinci fıkrası, “Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” diyerek bu ilkeye önemli bir istisna getirmiştir. Yargı kararları bu hükmü son derece net bir şekilde uygulamaktadır.
Danıştay 6. Dairesi (2017/41 E., 2020/10236 K.), TBK m. 12’ye atıfla, öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağını belirtmiştir. Benzer şekilde, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (2022/3304 E., 2023/3292 K.), şekil koşulunun kamu düzenine ilişkin olduğunu ve mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Bu kararlar, şekil şartının bir ispat kolaylığı değil, sözleşmenin varlığı için kurucu bir unsur olduğunu göstermektedir.
2. Madde 13: Yasal Şeklin Kapsamı ve Sözleşme Değişikliklerinde Yazılı Şekle Uyma Zorunluluğu
TBK m. 13, “Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur.” hükmünü amirdir. Bu kural, “paralel şekil ilkesi” olarak da bilinir ve sözleşmenin bütünlüğünü korumayı amaçlar. Yargı kararları, bu ilkeyi özellikle borcu ağırlaştıran değişikliklerde titizlikle uygulamaktadır.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (2016/10075 E., 2017/4478 K.), noterde düzenlenen bir hisse devir sözleşmesine, sonradan adi yazılı bir belgeyle cezai şart eklenemeyeceğine hükmetmiştir. Kararda, borcu ağırlaştıran bu tür bir değişikliğin de asıl sözleşme gibi noter tarafından düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
- Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (2018/1298 E., 2018/3937 K.), resmi şekilde yapılması gereken bir sözleşmeye ilişkin ek protokolün adi yazılı olarak yapılmasını geçersiz saymıştır.
Bu kararlar, sözleşmenin esaslı unsurlarında yapılan veya taraflardan birinin yükümlülüklerini artıran değişikliklerin, asıl sözleşmenin tabi olduğu şekil şartına uyularak yapılmadığı sürece hukuken yok hükmünde olduğunu ortaya koymaktadır.
3. Tamamlayıcı Yan Hükümler ve Şekil Koşullarındaki İstisnalar
TBK m. 13’ün ikinci cümlesi, “Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.” diyerek önemli bir istisna getirir. Bu hüküm, sözleşmenin özünü değiştirmeyen, sadece mevcut hükümleri açıklayan veya detaylandıran eklemelerin aynı şekle tabi olmadığını ifade eder.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi (2014/1983 E., 2014/6997 K.) bu istisnayı somutlaştıran bir karar vermiştir. Kararda, resmi şekilde yapılan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesine ek olarak düzenlenen adi yazılı protokolün, asıl sözleşmenin esaslı unsurlarını değiştirmediği, tarafların durumunu ağırlaştırmadığı ve sadece bazı dairelerin satışına ilişkin detayları belirlediği için geçerli olduğuna hükmedilmiştir. Bu karar, şekilciliğin aşırıya kaçmasını önleyen ve sözleşme uygulamasını kolaylaştıran esnek bir yaklaşımı göstermektedir.
4. Geçerlilik Şartı Olarak Yazılı Şekil Ne Zaman Gereklidir?
Yazılı şekil, kanunun belirli sözleşme tipleri için açıkça aradığı bir geçerlilik şartıdır. Örneğin:
- Taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmeleri (resmi şekil – noter) (İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2021/548 E., 2023/938 K.).
- Kefalet sözleşmesi (adi yazılı şekil ve kefilin el yazısıyla azami miktar/tarih belirtmesi) (Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2019/496 E., 2022/52 K.).
- Taşınmaz tellallığı sözleşmesi (adi yazılı şekil) (İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2022/401 E., 2023/360 K.).
- Cari hesap sözleşmesi (TTK m. 89/2) (Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/1663 E., 2022/236 K.).
Bu sözleşmelerde şekle uyulmaması, sözleşmeyi doğrudan geçersiz kılar.
5. Madde 14: Yazılı Şeklin Unsurları ve Borç Altına Girenin İmzasının Hukuki Niteliği
TBK m. 14/1, “Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur.” hükmüyle yazılı şeklin en temel unsurunu tanımlar. İmza, irade beyanının belirli bir kişiye aidiyetini ve bu beyanın onaylandığını gösteren hukuki bir araçtır.
- Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi (2021/6 E., 2022/816 K.), sözleşmeyi imzalamayan veya yetkili temsilcisi tarafından imzalanmayan kişinin sözleşmeden sorumlu tutulamayacağına karar vererek imzanın kurucu rolünü vurgulamıştır.
- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi (2014/1448 E., 2022/63 K.), kefalet sözleşmesindeki imzanın bilirkişi incelemesi sonucu davalıya ait olmadığının tespit edilmesi üzerine kefaletin geçersiz olduğuna hükmetmiştir.
- Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (2021/865 E., 2021/13141 K.), imzasız bir yurtdışı hizmet borçlanması talep dilekçesinin hukuken geçerli bir talep olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.
Bu kararlar, imzanın yokluğunun veya geçersizliğinin, yazılı şekle tabi bir sözleşmeyi doğrudan hükümsüz kıldığını göstermektedir.
6. Elektronik İmza, Telgraf, Faks Gibi Araçların Geçerliliği
TBK m. 14/2 ve m. 15, teknolojik gelişmelere paralel olarak yazılı şeklin kapsamını genişletmektedir. TBK m. 15’e göre, 5070 sayılı Kanun’da tanımlanan “güvenli elektronik imza”, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi (2018/3322 E., 2019/2004 K.), TBK m. 14/2’ye atıf yaparak, teyit edilmiş faks veya e-posta gibi iletişim araçlarıyla gönderilip saklanabilen metinlerin de yazılı şekil yerine geçebileceğini belirtmiştir. Bu karar, ticari hayatın hızına uygun olarak, elektronik iletişimin de belirli şartlar altında hukuki geçerlilik taşıyabileceğini kabul etmektedir. Buna karşın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (2021/1517 E., 2024/1502 K.), standart e-posta yazışmalarının TBK m. 14/2’deki şartları (imzalı mektup, güvenli e-imza vb.) taşımadığını belirterek, her elektronik iletişimin yazılı şekil sayılmayacağına dikkat çekmiştir.
7. Yazılı Şekle Uyulmayan Sözleşmelerin Hükümsüzlüğü
Şekle uyulmamasının temel yaptırımı kesin hükümsüzlüktür. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi (2012/3573 E., 2012/5638 K.), kanunun emrettiği şekle uyulmadıkça sözleşmenin “sahih olmayacağını” belirtmiştir. Bu hükümsüzlük, tarafların sözleşmeye dayanarak ifa talep edememesi anlamına gelir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (2022/3304 E., 2023/3292 K.), bu durumu daha da ileri taşıyarak, geçersiz bir sözleşmeye dayanarak “kaçırılan fırsat” gibi menfi zararların dahi talep edilemeyeceğine hükmetmiştir.
8. Şekle Aykırılığın İleri Sürülmesinin Sınırı: Dürüstlük Kuralı (TMK m. 2)
Yargı pratiği, şekil şartının katı uygulamasının hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği durumlarda TMK m. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralını bir denge unsuru olarak kullanmaktadır.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (2022/1195 E., 2023/507 K.), şeklen geçersiz (adi yazılı) bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici edimini büyük oranda yerine getirmişse, arsa sahibinin artık sözleşmenin geçersizliğini ileri süremeyeceğini belirtmiştir.
- Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi (2024/197 E., 2024/248 K.), imzasız bir çevirmenlik sözleşmesinde, davalının cevap dilekçesindeki ikrarı ve yapılan ödemeler gibi yan delillerle taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi kurulduğu kanaatine varmıştır.
Bu kararlar, şekil şartının amacının adaletsizlik yaratmak olmadığını, tarafların davranışlarıyla sözleşmeyi benimsediği ve edimlerin önemli ölçüde ifa edildiği durumlarda şekil eksikliğine sığınmanın hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirileceğini göstermektedir.
9. Avukat Yardımı ve Hukuki Desteğin Önemi
Sözleşmeler hukukunun çok teknik ve karmaşık bir yapıya sahip olması nedeniyle bir sözleşmesinin hazırlanması sürecinde uzman bir avukata danışmak oldukça önemlidir. Sözleşmesinin geçersiz olması ya da istenen sonuçları elde etmeyi sağlayacak hükümler içermemesi halinde uzun ve karmaşık yargı süreçleri gündeme gelmektedir. En sağlıklı seçenek işlemlerin başlangıcında uzman bir avukattan destek alarak sürecin sağlıklı işlemesini sağlamaktır.
Sonuç
Türk Borçlar Kanunu ve yargı kararları ışığında, sözleşmelerde yazılı şekil şartı, hukuki güvenliğin ve ispat kolaylığının temel bir aracıdır. Kanun tarafından bir geçerlilik şartı olarak öngörüldüğünde, bu şarta uyulmaması sözleşmeyi kural olarak kesin hükümsüz kılar. Özellikle sözleşmenin esaslı unsurlarını değiştiren veya borcu ağırlaştıran tadillerin de asıl sözleşmenin şekline tabi olması, bu ilkenin bir uzantısıdır. İmza, yazılı şeklin vazgeçilmez bir unsurudur ve yokluğu veya geçersizliği, sözleşmenin kurulmamasına yol açar.
Bununla birlikte, yargı pratiği, şekil kurallarının katı ve mekanik bir şekilde uygulanmasının yaratabileceği adaletsizlikleri önlemek amacıyla, TMK m. 2’deki dürüstlük kuralını bir “emniyet supabı” olarak kullanmaktadır. Tarafların edimlerini büyük ölçüde ifa ettiği durumlarda şekle aykırılığın ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca, güvenli elektronik imza ve diğer modern iletişim araçlarının hukuki geçerliliğinin tanınması, borçlar hukukunun teknolojik gelişmelere uyum sağlama çabasını yansıtmaktadır. Sonuç olarak, yazılı şekil, hukuki belirlilik ile hakkaniyet arasında hassas bir denge kurularak yorumlanmakta ve uygulanmaktadır.