1. Borç Tanıması Nedir? Türk Borçlar Kanunu Madde 18’in Önemi
Borç tanıması, borçlunun tek taraflı bir irade beyanıyla mevcut bir borcun varlığını kabul etmesi anlamına gelen hukuki bir işlemdir. Bu kurumun temel yasal dayanağı, “Borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir.” hükmünü amir olan TBK’nın 18. maddesidir. Bu madde, borç tanımasının “soyut” bir nitelik taşıyabileceğini ve geçerliliği için borcun altında yatan hukuki sebebin (örn: satış, kira, haksız fiil) belgede açıkça belirtilmesinin zorunlu olmadığını düzenler.
Yargı kararlarında bu ilke sıklıkla vurgulanmaktadır. Örneğin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2021/1917 E., 2025/638 K. sayılı kararında, TBK’nın 18. maddesine atıfla, sebebini içermeyen borç tanımasının geçerli olduğu açıkça belirtilmiştir. Doktrinde ve uygulamada “soyut borç ikrarı” olarak da adlandırılan bu kurum, özellikle kambiyo senetleri gibi belgelerde kendini göstermekte ve alacaklıya önemli kolaylıklar sağlamaktadır.
2. Borç Sebebini İçermeyen Borç Tanımasının Geçerliliği
TBK madde 18’in en temel sonucu, borç tanımasının sebepten soyut (mücerret) bir nitelik taşıyabilmesidir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/802 E., 2019/5628 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, borcun sebebini içermese dahi borç tanıması geçerlidir. Bu durum, alacaklının, alacağının dayandığı temel ilişkiyi ayrıca ispat etme yükümlülüğünü ortadan kaldırır.
Ancak bu soyutluk, borçlunun her durumda borcu ödemek zorunda olduğu anlamına gelmez. Borçlu, borç tanımasına rağmen, altta yatan borç ilişkisinin geçersiz olduğunu (örn: ahlaka aykırılık, imkansızlık) veya borcun hiç doğmadığını ya da sona erdiğini ispat ederek borçtan kurtulma imkanına sahiptir. Bu noktada kritik olan, ispat yükünün yer değiştirmesidir. Ayrıca, Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/635 E., 2021/811 K. sayılı kararında isabetle vurgulandığı gibi, borcun kaynağının tespiti, özellikle uygulanacak zamanaşımı süresinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
3. Borç Tanıması ve Hukuki Sonuçları Nelerdir?
Borç tanımasının en önemli hukuki sonuçları şunlardır:
- İspat Yükünün Yer Değiştirmesi: Borç tanımasının en temel sonucu, ispat yükünü tersine çevirmesidir. Normalde alacaklı alacağının varlığını ispatla yükümlüyken, geçerli bir borç tanıması belgesi sunulduğunda, borçlu borcun mevcut olmadığını veya geçersiz olduğunu ispat etmekle yükümlü hale gelir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2020/1421 E., 2023/655 K. sayılı kararında bu durum, “Borç tanıması ispat yükünü bir taraftan diğer tarafa taşıma özelliğine sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir.
- Zamanaşımını Kesmesi: TBK madde 154 uyarınca borcun ikrar edilmesi, işlemekte olan zamanaşımını kesen en önemli sebeplerden biridir. Bu konu “Zamanaşımı İlişkisi” başlığında detaylandırılacaktır.
4. Borç Tanımasının Kanunda ve Yargıtay Kararlarında Yeri
Borç tanımasının temel kanuni dayanağı TBK madde 18’dir. Bununla birlikte, hukuki sonuçları itibarıyla ispat hukukunu (HMK m. 190) ve zamanaşımı hükümlerini (TBK m. 154, 156) yakından ilgilendirir.
- TBK m. 19/2: Yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralan iyi niyetli üçüncü kişilerin korunmasını düzenler. Bu hüküm, borç tanımasının dolaşım kabiliyetini ve ticari hayattaki güven fonksiyonunu pekiştirir.
- TBK m. 154/1: Borçlunun borcu ikrar etmesinin (borç tanıması) zamanaşımını kesen bir sebep olduğunu açıkça belirtir.
- TBK m. 82/2: Maddi soyutluk görüşünü savunanların dayanak olarak gösterdiği bu hüküm, sebepsiz zenginleşme talebi zamanaşımına uğrasa dahi borçlunun ifadan kaçınma hakkının (def’i) devam ettiğini düzenler.
Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları, TBK madde 18’in uygulanma şeklini ve sınırlarını belirlemede kilit rol oynamaktadır. Kararlarda, borç tanımasının medeni usul hukukundaki “vakıanın ikrarı” ile karıştırılmaması gerektiği, zira borç tanımasının vakıayı çekişmesiz hale getirmediği, sadece ispat yükünü yer değiştirdiği vurgulanmaktadır (İstanbul BAM 43. HD, 2020/1421 E., 2023/655 K.).
5. Borç Tanıması İle İspat Kolaylığı Sağlanabilir mi?
Evet, borç tanıması alacaklı için temel bir ispat kolaylığı aracıdır. Alacaklı, elindeki borç tanıma belgesini sunarak alacağının varlığına dair güçlü bir karine elde eder. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/802 E., 2019/5628 K. sayılı kararında, borç olarak gönderilen paraya ilişkin dekontun aksinin yine yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği belirtilerek bu ispat kolaylığı teyit edilmiştir. Borçlu, bu karineyi ancak borcun olmadığını veya geçersizliğini kesin delillerle ispat ederek çürütebilir.
6. Borç Tanımasının Sözleşme ve İcra Hukukundaki Rolü
- Sözleşme Hukukunda: Taraflar arasındaki mevcut bir sözleşmesel borcu teyit eder ve netleştirir. Uygulamada sıkça karşılaşılan “mutabakatname”ler, borç tanıması niteliği taşıyabilir ve ispat açısından önemli bir rol oynar (Ankara BAM 31. HD, 2023/732 E., 2024/344 K.).
- İcra Hukukunda: Borç tanıması, ilamsız icra takibi başlatmak için güçlü bir delil teşkil eder. Borcun likit (belirli ve muayyen) olduğu durumlarda, borçlunun itirazının iptali halinde alacaklı lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine zemin hazırlayabilir (Yargıtay 19. HD, 2018/802 E., 2019/5628 K.).
7. Borç Tanıması Yaparken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Yargı kararlarından hareketle borç tanıması yapılırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
- Yetki: Belgeyi imzalayan kişinin borçlu adına borç ikrar etme yetkisinin bulunup bulunmadığı kritiktir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2013/26014 E., 2014/36726 K. sayılı kararında, belgeyi imzalayan kişinin borç ikrarında bulunacak konumda olmadığı gerekçesiyle belgenin zamanaşımını kesen bir borç ikrarı olmadığına hükmedilmiştir.
- İmza ve Belgenin Bütünlüğü: Belge altındaki imzanın borçluya ait olması esastır. İmza inkarı halinde, sahtecilik iddiası her zaman ileri sürülebileceğinden, mahkemece imza incelemesi yapılması zorunludur (İstanbul BAM 43. HD, 2020/1421 E., 2023/655 K.). Ayrıca, “açığa imza” atılarak sonradan doldurulan belgelerde, belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ispat yükü, imza atana aittir (Yargıtay 13. HD, 2013/7756 E., 2013/22029 K.).
- Açıklık: Borç tanımasının içeriği, borcun miktarını ve borçluyu tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtmelidir.
8. Borç Tanıması ve Zamanaşımı İlişkisi
Borç tanımasının en önemli sonuçlarından biri zamanaşımını kesmesidir (TBK m. 154/1). Yargı kararlarında bu ilişki detaylıca ele alınmıştır:
- Zamanaşımının Kesilmesi: Borçlunun borcu ikrar etmesi, kısmi ödemede bulunması veya faiz ödemesi gibi fiiller, işlemekte olan zamanaşımı süresini keser ve sürenin yeniden başlamasına neden olur.
- Yeni Sürenin Başlaması (TBK m. 156): Zamanaşımı kesildiğinde, aynı süreli yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar.
- Senetle İkrar Halinde 10 Yıllık Yeni Süre: En kritik nokta TBK m. 156/2’de düzenlenmiştir. Buna göre, “Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/712 E., 2022/179 K. sayılı kararında bu kural açıkça uygulanmış ve borç ikrarı içeren bir yazının senetle ikrar niteliğinde olduğu ve yeni zamanaşımı süresini 10 yıla çıkardığı belirtilmiştir. Bu hüküm, alacaklı lehine çok önemli bir koruma sağlamaktadır.
- Zamanaşımı Dolduktan Sonra İkrar: Zamanaşımı süresi dolduktan sonra borçlunun borcunu ikrar etmesi, zamanaşımı def’inden zımnen (örtülü) feragat ettiği anlamına gelir ve bu durumda borçlunun daha sonra zamanaşımı def’ini ileri sürmesi çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil eder (Yargıtay 9. HD, 2008/33847 E., 2010/7293 K.).
9. Borç Tanıması İle İlgili Sık Sorulan Sorular ve Hukuki Cevaplar
- Soru: Borç tanıması için yazılı şekil şart mıdır?
- Cevap: Kanunda özel bir şekil şartı öngörülmemiştir. Ancak ispat kolaylığı ve özellikle TBK m. 156/2’deki 10 yıllık yeni zamanaşımı süresinden faydalanabilmek için yazılı yapılması kritik öneme sahiptir.
- Soru: Borç tanıması ile mahkemedeki ikrar (HMK m. 188) aynı şey midir?
- Cevap: Hayır. Mahkeme dışı borç tanıması, maddi hukuka ilişkin bir işlem olup ispat yükünü yer değiştirir. Mahkeme içi ikrar ise usul hukukuna ilişkin bir işlem olup, ikrar edilen vakıayı çekişmeli olmaktan çıkarır ve o vakıanın ispatına gerek kalmaz.
- Soru: Borç tanıması belgesindeki imza bana ait değilse ne yapmalıyım?
- Cevap: İmza inkarı ve sahtecilik iddiası ileri sürülmelidir. Bu durumda mahkeme, HMK hükümleri uyarınca grafolojik (imza) incelemesi yaptırmakla yükümlüdür.
10. Avukatlar İçin Borç Tanıması Konusunda Pratik Tavsiyeler
- Alacaklı Vekili İçin: Müvekkilinizin alacağını güvence altına almak ve zamanaşımı riskini bertaraf etmek için borçludan yazılı, açık ve yetkili kişi tarafından imzalanmış bir borç tanıma belgesi (protokol, taahhütname, mutabakat vb.) alınmasını sağlayın. Bu belge, TBK m. 156/2 uyarınca zamanaşımını 10 yıla uzatacaktır.
- Borçlu Vekili İçin: Müvekkilinize, sonuçlarını tam olarak anlamadan herhangi bir borç tanıma belgesi imzalamaması gerektiğini telkin edin. İmzalanmış bir belge varsa, belgenin yetkili kişi tarafından imzalanıp imzalanmadığını, imzanın sahte olup olmadığını ve altta yatan borç ilişkisinin geçerliliğini (hata, hile, gabin, borcun ödenmiş olması vb.) detaylıca araştırın.
11.Avukat Desteği ve Hukuki Yardım
Borç tanıması kurumu uygulamada dinamik ve önemli bir rol oynamaktadır. Kurum, temel olarak alacaklıyı koruyan, ona ispat kolaylığı sağlayan ve zamanaşımı gibi alacağı tehlikeye sokabilecek bir müesseseye karşı güçlü bir kalkan sunan bir araçtır. Özellikle TBK madde 156/2’de yer alan, senetle ikrar halinde yeni sürenin her zaman 10 yıl olması kuralı, alacaklılar için hayati bir güvencedir.
Diğer yandan, yargı kararları borç tanımasının mutlak bir borç yaratmadığını, borçluya altta yatan hukuki ilişkinin geçersizliğini veya borcun sona erdiğini ispat etme hakkı tanıdığını da net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu denge, borç tanımasının bir ispat aracı olduğunu, ancak maddi gerçeğin araştırılmasını engellemediğini göstermektedir. Mahkemelerin, imza yetkisi, imza sahteciliği ve borcun kaynağı gibi unsurları titizlikle incelemesi, bu dengenin korunması açısından elzemdir. Konunun çok teknik hukuki yönleri olması nedeniyle sözleşmeler hukukunda uzman bir avukattan hukuki destek alınması oldukça önemlidir.
Sonuç
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 18. maddesinde düzenlenen borç tanıması, borcun sebebinden soyut olarak geçerli kabul edilmesi ve ispat yükünü borçluya devretmesi nedeniyle alacaklı için güçlü bir hukuki enstrümandır. Yargı kararları, borç tanımasının en önemli etkilerinin ispat kolaylığı sağlaması ve zamanaşımını keserek, özellikle yazılı ikrar halinde yeni süreyi 10 yıla uzatması olduğunu istikrarlı bir şekilde kabul etmektedir. Bununla birlikte, bu kurum borçluya karşı mutlak bir sonuç doğurmaz; borçlu, temel borç ilişkisinin geçersizliğini veya borcun bulunmadığını ispat etme hakkını saklı tutar. Bu nedenle, borç tanıması, borçlar ve ispat hukukunun kesişim noktasında yer alan, hem pratik hem de teorik açıdan önemli bir kurum olarak varlığını sürdürmektedir.