Sözleşme Yaparken Yanılma ve Sonuçları

1. İrade Bozukluğu Nedir? Türk Borçlar Kanunu’nda Yanılma Kavramı

İrade bozukluğu, bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarında vurgulandığı üzere, irade bozukluğu iradenin özgürce oluşmadığını veya gerçek iradeye uygun şekilde açıklanmadığını gösterir. Yanılma (hata), bu sakatlık hallerinden biri olup, “iç irade ile beyan arasında istemeyerek meydana gelen bir uygunsuzluk hâli” olarak tanımlanır. (Bkz: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/1216, K. 2021/60, T. 11.02.2021). Yanılma, kişinin dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu oluşurken; aldatma (hile), karşı tarafın kasıtlı eylemleriyle kişinin yanıltılmasıdır.

2. TBK m.30: Yanılmanın Hükümleri ve Sözleşmeye Etkisi

TBK m. 30, “Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.” hükmünü amirdir. Bu hüküm, yanılmanın sözleşmenin bağlayıcılığını ortadan kaldıran bir sebep olduğunu ortaya koyar. Ancak, yargı kararlarında da belirtildiği gibi, bu durum sözleşmenin mutlak butlanla geçersiz olduğu anlamına gelmez. Sözleşme, iradesi sakatlanan taraf için “bağlayıcı değildir” ve bu tarafa bir iptal hakkı tanır. İptal hakkı kullanılana kadar sözleşme askıda geçerlidir.

3. TBK m.31: Açıklamada Yanılma Hangi Hallerde Geçerlidir?

TBK m. 31, esaslı yanılma hallerini “özellikle” diyerek ve sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bu haller şunlardır:

  • İstenilenden başka bir sözleşme için irade açıklanması (örn. kira yerine satış).
  • İstenilenden başka bir konu için irade açıklanması (örn. A parseli yerine B parseli).
  • Sözleşmenin yanlış kişiyle yapılması.
  • Sözleşme yapılırken belirli nitelikleri aranan kişi yerine başka bir kişiyle yapılması.
  • Gerçekte istenenden önemli ölçüde fazla bir edim veya az bir karşı edim için irade açıklanması.

Danıştay 13. Daire’nin E. 2020/712, K. 2022/4691, T. 08.12.2022 sayılı kararında, elektronik ihalede 717.000 TL yerine sehven 10.000 TL teklif verilmesi, TBK m. 31/1-5 kapsamında “gerçekte istenenden önemli ölçüde az bir karşı edim için irade açıklanması” olarak değerlendirilmiş ve esaslı bir beyan yanılması olduğuna hükmedilmiştir.

4. TBK m.32: Saikte (Harekete Geçirici Sebepte) Yanılmanın Hukuki Sonuçları

Kural olarak saikte yanılma esaslı değildir. Ancak TBK m. 32, bu kurala önemli bir istisna getirir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin E. 2020/238, K. 2022/1200, T. 15.09.2022 sayılı kararında bu istisnanın şartları şöyle özetlenmiştir:

“Bir tarafın sözleşme yapma arzusunun oluşmasına etki yapan bir hususta (saikte/sebepte) yanılmış olması, yanılma konusu hususun yanılan bakımından sözleşmeyi onsuz yapmayacağı bir unsur (sözleşmenin temeli) niteliğinde olması, … karşı tarafın, yanılan tarafın yanılma konusu saiki önemli bir unsur olarak saydığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması ve söz konusu saikte yanılmanın sözleşmeyi geçersiz kılmasının iş hayatında geçerli olan dürüstlük kurallarına da uygun olmasıdır.”

Bu şartların varlığı halinde, saikte yanılma da esaslı kabul edilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2020/5861, K. 2021/4110, T. 27.04.2021 tarihli kararında, alabalık çiftliği işletmek amacıyla devralınan şirketin su kaynağının kesileceğinin sonradan ortaya çıkması, bu istisna kapsamında değerlendirilerek sözleşmenin hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

5. TBK m.33: İletmede Yanılma ve İrade Beyanında Hatalar

TBK m. 33, irade beyanının bir aracı (örn. posta, çevirmen) vasıtasıyla iletilirken hataya uğraması halini düzenler. Bu durumda da yanılma hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. İncelenen kararlarda bu maddeye özgülenmiş bir uyuşmazlığa rastlanmamıştır.

6. TBK m.34: Dürüstlük Kuralı Çerçevesinde Yanılmaya Dayanma Sınırları

TBK m. 34 uyarınca, “Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez.” Bu hüküm, hakkın kötüye kullanılması yasağının özel bir görünümüdür. Özellikle tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda “basiretli bir iş adamı gibi hareket etme” yükümlülüğü (TTK m. 18/2) bu maddeyle birlikte değerlendirilir.

  • Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E. 2021/1097, K. 2023/558, T. 16.06.2023 sayılı kararında, “FDA onaylı” olduğu iddiasıyla ürün alan eczacı davacının, basit bir inceleme ile bu onayın olmadığını tespit edebileceği, bu nedenle yanılma iddiasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E. 2025/31, K. 2025/165, T. 05.03.2025 sayılı kararında, otel rezervasyon sistemindeki bariz fiyat hatasını fark etmesi gereken seyahat acentesinin, bu hatadan yararlanarak yaptığı rezervasyonların dürüstlük kuralına aykırı olduğu kabul edilmiştir.

7. TBK m.35: Yanılmada Kusurun Rolü ve Sorumluluk Halleri

TBK m. 35’e göre, yanılan taraf kendi kusuruyla yanılmaya düşmüşse, sözleşmenin iptali nedeniyle karşı tarafın uğradığı zararı (menfi zararı) gidermekle yükümlü olabilir. Ancak, karşı taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2021/814, K. 2023/268, T. 29.03.2023 sayılı kararında bu ilke şöyle ifade edilmiştir:

“Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK’nin 35. … maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.”

8. TBK m.39: İrade Bozukluğunun Giderilmesi ve Hukuki Yaptırımlar

TBK m. 39, irade bozukluğuna dayalı iptal hakkının kullanım süresini ve şeklini düzenler. Buna göre, yanılan taraf, yanıldığını öğrendiği andan itibaren bir yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmeli veya verdiğini geri istemelidir. Aksi halde sözleşmeyi onamış sayılır.

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2021/24, K. 2022/1328, T. 19.10.2022 sayılı kararında, aldatıldıklarını öğrendikten sonra bir yıllık hak düşürücü süre içinde dava açmayan davacıların sözleşmeyi onamış sayıldıklarına hükmedilmiştir.
  • Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin E. 2021/1957, K. 2021/5924, T. 21.10.2021 sayılı kararı, iptal iradesinin karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı olduğunu, bunun dava yoluyla da kullanılabileceğini belirtmiştir.

9. Yanılmaya Dayalı Sözleşmelerin Geçersizliği ve İptal Hakkı

Yukarıdaki maddelerin bir sentezi olarak, esaslı yanılma halinde sözleşme, yanılan taraf için bağlayıcı değildir. Bu taraf, bir yıllık hak düşürücü süre içinde tek taraflı bir irade beyanıyla veya dava yoluyla iptal hakkını kullanarak sözleşmeyi geçmişe etkili olarak (ex tunc) ortadan kaldırabilir. Bu hakkın kullanılmaması halinde sözleşme geçerli hale gelir.

10. Yargı Kararlarında Yanılma ve Sözleşmenin Geçerliliği: Örnekler

  • Yargıtay HGK, E. 2021/462, K. 2023/247, T. 22.03.2023: Bir avukatın feragat dilekçesinde dosya numarasını yanlış yazması, TBK m. 31 kapsamında “açıklamada yanılma” olarak kabul edilmiş ve bu feragatin irade bozukluğu nedeniyle iptalinin istenebileceğine karar verilmiştir. Bu karar, irade bozukluğunun sadece sözleşmelerde değil, usuli işlemlerde de uygulama alanı bulabileceğini göstermesi açısından önemlidir.
  • İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2020/643, K. 2022/794, T. 14.09.2022: Teklif formunda para biriminin Euro yerine sehven TL yazılması olayında mahkeme, güven teorisi ve dürüstlük kuralı çerçevesinde, teklifin muhatabı olan davalının, işin mahiyeti gereği bedelin Euro olduğunu anlaması gerektiği sonucuna vararak sözleşmenin Euro üzerinden kurulduğunu kabul etmiştir.

11. Avukatlar İçin Öneriler ve Hukuki Desteğin Önemi

İncelenen kararlar, yanılma temelli davalarda avukatlar için şu hususların kritik olduğunu göstermektedir:

  • Süre Yönetimi: Müvekkilin yanılmayı öğrendiği tarihi net bir şekilde tespit ederek TBK m. 39’daki bir yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmamasını sağlamak hayati önemdedir.
  • Doğru Hukuki Nitelendirme: Olayın yanılma mı, aldatma mı yoksa gabin mi olduğunu doğru tespit etmek, ispat yükü ve uygulanacak hükümler açısından önemlidir.
  • İspat Faaliyetleri: Yanılma iddiası her türlü delille ispatlanabileceğinden, tanık beyanları, bilirkişi raporları, keşif ve özellikle ticari defterler gibi tüm delillerin eksiksiz toplanması ve sunulması gerekmektedir.
  • Tacir Müvekkiller: Müvekkil tacir ise, “basiretli iş adamı” standardının yanılma iddiasını ileri sürmeyi zorlaştıracağı konusunda müvekkili uyarmak ve davayı bu ölçütü göz önünde bulundurarak stratejilendirmek gerekir.
  • Dürüstlük Kuralı Analizi: Davanın, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edip etmediği objektif bir gözle değerlendirilmeli ve riskler müvekkile anlatılmalıdır.

12.Avukat Yardımı ve Hukuki Destek

Türk Borçlar Kanunu’nun yanılmaya ilişkin düzenlemeleri, sözleşme adaletini ve irade özerkliğini korumayı amaçlarken; hukuki güvenlik, ahde vefa ve dürüstlük kuralı gibi temel ilkelerle bu korumayı dengelemektedir. Yargı kararları, kanun hükümlerinin soyut metinler olmadığını, her somut olayın kendine özgü koşulları içinde, özellikle tarafların sıfatı (tacir/tüketici), işin niteliği ve dürüstlük kuralları çerçevesinde titizlikle yorumlandığını göstermektedir. Bu nedenle, yanılmaya dayalı bir hukuki uyuşmazlıkta, olayın tüm yönleriyle analiz edilmesi ve kanunun ruhuna uygun bir hukuki strateji geliştirilmesi gerekmekte olup sözleşmeler hukukunda uzman bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olur.

Yorum yapın