Haksız Fiil

1. Haksız Fiil Nedir? (Madde 49)

TBK m. 49 uyarınca haksız fiil, “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren” kişinin bu zararı giderme yükümlülüğünü doğuran hukuki bir olaydır. Yargı kararlarında haksız fiilin unsurları istikrarlı bir şekilde; fiil (insanın yapma veya yapmama şeklindeki davranışı), zarar (maddi veya manevi), kusur (kast veya ihmal), fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılık olarak sıralanmaktadır. Bu unsurlardan birinin eksikliği, haksız fiil sorumluluğunun doğmasını engeller.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2014/33535 E., 2016/10473 K. sayılı ve 26.04.2016 tarihli kararında, haksız fiilin unsurları detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Kararda, hukuka aykırılığın, başkalarına zarar vermeyi yasaklayan veya zararlı sonucu önlemek amacıyla belirli bir davranışı emreden hukuk kurallarına aykırı davranmak olduğu ve hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmaması halinde gerçekleşeceği belirtilmiştir.

2. Zararın ve Kusurun İspatı: Nelere Dikkat Edilmeli? (Madde 50)

TBK m. 50 gereğince kural olarak, zarar gören taraf, hem uğradığı zararın varlığını ve miktarını hem de zarar verenin kusurunu ispat etmekle yükümlüdür. Ancak madde, zararın miktarının tam olarak ispat edilemediği durumlarda hâkime, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözeterek zararı hakkaniyete uygun belirleme yetkisi tanımaktadır.

  • İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1427 E., 2024/1140 K. sayılı ve 17.12.2024 tarihli kararında, davacının zararını ve davalıların kusurunu ispat yükümlülüğü altında olduğu, bu kapsamda maluliyetin tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan, kusur tespiti için ise uzman bilirkişilerden rapor alınmasının yargılama sürecinin temelini oluşturduğu görülmüştür.

3. Tazminatın Belirlenmesi ve Hesaplanması (Madde 51)

Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereklerini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler (TBK m. 51). Tazminat hukukunun temel ilkesi, zarar görenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (gerçek zararın) giderilmesidir. Hükmedilecek tazminat, hiçbir şekilde zarar miktarını aşamaz.

  • Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/26248 E., 2022/11163 K. sayılı ve 29.09.2022 tarihli kararında bu ilke net bir şekilde vurgulanmıştır: “Tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmalıdır.” Kararda, mahkemenin gerçek zararı tespit edecek nitelikte, somut ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu alması gerektiği belirtilmiştir.

4. Tazminatın İndirilmesi: Hangi Durumlarda Azaltılır? (Madde 52)

TBK m. 52, hâkime belirli durumlarda tazminatı indirme veya tamamen kaldırma yetkisi vermektedir. Bu durumların başında, zarar görenin zararı doğuran fiile rıza göstermesi veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olması (müterafik kusur) gelmektedir.

  • Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/1677 E., 2021/1803 K. sayılı ve 08.11.2021 tarihli kararında, kazı çalışması sırasında zarar gören doğal gaz borusunun teknik şartnamelere uygun olmamasının, zararın artmasına neden olan bir müterafik kusur olduğu kabul edilmiş ve bu nedenle tazminattan indirim yapılmıştır.
  • Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2011/7880 E., 2012/13679 K. sayılı ve 27.09.2012 tarihli kararında, davacının eylemden önce davalıya tokat atarak onu tahrik etmesi, davacının bölüşük (ortak) kusuru olarak değerlendirilmiş ve manevi tazminat miktarının bu durum gözetilerek indirilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.

5. Kişilik Hakkının Zedelenmesi ve Tazminat Hakkı (Madde 58)

Kişilik hakları (şeref, haysiyet, özel yaşam, bedensel bütünlük vb.) hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar paranın ödenmesini talep edebilir. Manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla birlikte, zarara uğrayanda manevi huzuru tesis etmeyi amaçlar.

  • Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2012/14689 E., 2013/2933 K. sayılı ve 21.02.2013 tarihli kararında, davalının davacıya köy çeşmesinde başkalarının duyacağı şekilde ırz ve namusuna yönelik hakaret etmesinin, hayatın olağan akışına göre manevi zarara yol açacağı kabul edilmiş ve uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.

6. Ayırt Etme Gücünün Geçici Kaybı ve Tazminat Hakkı (Madde 59)

Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, bu duruma kendi kusuru olmaksızın düştüğünü ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.

7. Sebeplerin Yarışması: Birden Fazla Sebep Varsa Ne Olur? (Madde 60)

Bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa (örneğin hem haksız fiil hem sözleşmeye aykırılık), hâkim, zarar gören aksini istemedikçe veya kanunda aksi belirtilmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.

8. Müteselsil Sorumluluk – Dış İlişkide Birden Fazla Sorumlu (Madde 61)

Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdiklerinde veya aynı zarardan çeşitli sebeplerle sorumlu olduklarında, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Bu durumda zarar gören, zararın tamamının giderilmesini sorumluların birinden, birkaçından veya tamamından talep edebilir.

  • Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/101 E., 2020/520 K. sayılı ve 06.10.2020 tarihli kararında, bir hırsızlık olayında hem güvenlik şirketinin hem de site yönetiminin %50’şer oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş ve davacı sigorta şirketine karşı müteselsilen sorumlu olduklarına karar verilmiştir.

9. Müteselsil Sorumluluk – İç İlişkide Sorumlular Arasındaki Paylaşım (Madde 62)

Tazminatın tamamını veya bir kısmını ödeyen müteselsil sorumlu, ödediği miktar için diğer sorumlulara rücu hakkına sahiptir. İç ilişkide sorumluluk payları, hâkim tarafından her birinin kusur ağırlığı ve durumun diğer özellikleri dikkate alınarak belirlenir.

10. Hukuka Aykırılığı Kaldıran Haller: Savunma ve Haklar (Madde 63,64)

Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile hukuka aykırı sayılmaz. Meşru savunma, zorunluluk hâli, kendi hakkını korumak için kuvvet kullanma ve özel hukuktan doğan bir hakkın kullanılması gibi durumlar hukuka aykırılığı ortadan kaldırır ve tazminat sorumluluğunu engeller.

11. Hakkaniyet Sorumluluğu: Kusur Aranmaksızın Tazminat (Madde 65)

Hâkim, hakkaniyet gerektiriyorsa, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verebilir. Bu, kusur ilkesinin istisnalarından biridir ve sosyal devlet ilkesinin bir yansımasıdır.

12. Haksız Fiil Nedeniyle Zamanaşımı Süreleri (Madde 72)

Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.

13. Rücu İstemi: Ödenen Tazminatın Geri Alınması (Madde 73)

Rücu istemi, tazminatın tamamını ödeyen kişinin, diğer sorumlulara payları oranında başvurma hakkıdır. Bu istem, tazminatın tamamını ödediği ve birlikte sorumlu kişiyi öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

14. Haksız Fiil Davalarında Yargılama Süreci (Madde 74)

Haksız fiil davalarında görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yargılama sürecinde delillerin (tanık, bilirkişi, keşif vb.) toplanması, kusur ve zararın tespiti esastır. Hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin beraat kararıyla bağlı olmasa da, ceza mahkemesince belirlenen maddi olgularla bağlıdır.

  • Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2012/10384 E., 2012/17149 K. sayılı ve 16.11.2012 tarihli kararında, cinsel saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasında, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, “BK 53. maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul olunmaktadır” denilerek bu ilkenin önemi vurgulanmıştır.

15. Tazminat Hükmünün Değiştirilmesi: Mahkeme Yetkisi (Madde 75)

Bedensel zararın kapsamı, hüküm verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa, hâkim, kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde, tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir.

16. Geçici Ödemeler: Mağdurun Acil İhtiyaçlarının Karşılanması (Madde 76)

Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunar ve ekonomik durumu da gerektirirse, hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Bu, özellikle uzun süren yargılamalarda mağdurun korunmasını amaçlar.

17. Haksız Fiil Nedeniyle Tazminat Davası Açarken Bilinmesi Gerekenler

Dava açarken, haksız fiilin unsurlarının somut delillerle desteklenmesi, zararın (özellikle maddi zararın) belgeler ve uzman raporlarıyla net bir şekilde ortaya konulması, zamanaşımı sürelerine dikkat edilmesi ve talep sonucunun açık ve net bir şekilde belirtilmesi kritik öneme sahiptir.

18. Avukat Yardımı ve Hukuki Desteğin Önemi

Haksız fiil davaları, delil toplama, kusur oranlarının tespiti ve tazminat hesaplaması gibi teknik ve karmaşık süreçler içerir. Avukatların, müvekkillerinin hak kaybına uğramaması için süreci titizlikle yönetmesi, özellikle bilirkişi raporlarına karşı beyanda bulunurken dikkatli olması ve güncel Yargıtay içtihatlarını yakından takip etmesi gerekmektedir. Usuli işlemlerin (tebligat, süreler, usuli kazanılmış hak vb.) doğru takibi, davanın esası kadar önemlidir. Bu sebeplerle sürecin uzman bir avukat tarafından takip edilmesi çok faydalıdır.

Sonuç

Haksız fiil sorumluluğu, toplumsal düzenin korunması ve bireylerin uğradığı zararların telafi edilmesi açısından borçlar hukukunun temel taşlarından biridir. İncelenen yargı kararları, kanunda yer alan soyut kuralların somut olaylara uygulanmasında mahkemelerin geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu, ancak bu yetkinin deliller, uzman görüşleri ve yerleşik içtihatlar çerçevesinde kullanıldığını göstermektedir. Hukuk uygulayıcıları için her davanın kendine özgü koşullarını dikkatle analiz etmek, maddi gerçeğe ulaşmak için tüm delil imkanlarını kullanmak ve yargılama hukukunun temel ilkelerine riayet etmek, adil bir sonuca ulaşmanın anahtarıdır.

Yorum yapın