Süreye Bağlanmamış Borçlarda İfa Zamanı

1. Süreye Bağlanmamış Borç Nedir? Genel Tanım ve Özellikleri

Süreye bağlanmamış borç, ifa zamanı taraflarca sözleşmede açıkça bir tarihe veya olaya bağlanmamış ya da hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılamayan borçlardır. Bu borç türünde temel sorun, alacaklının ifayı ne zaman talep edebileceği ve borçlunun ne zaman ifa ile yükümlü olacağının belirlenmesidir.

Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2017/837, K. 2018/590, T. 06.06.2018 Özet: Mahkeme, taraflar arasındaki menkul alım satım sözleşmesinde teslim tarihinin belirtilmediğini tespit ederek, “TBK’nın 90. maddesi gereğince ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç doğum anında muaccel olur” ilkesini vurgulamıştır. Bu karar, süre belirtilmeyen borçların hukuki niteliğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

2. TBK m. 90: Süreye Bağlanmamış Borçlarda İfa Talep Hakkı

TBK m. 90, bu konudaki temel yasal dayanaktır: “İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur.” Bu hüküm, alacaklıya borcun doğduğu andan itibaren ifayı talep etme hakkı tanır. Ancak yargı uygulaması, bu “derhal” ifa talebini dürüstlük kuralı çerçevesinde yorumlamaktadır.

Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2016/92, K. 2021/1144, T. 21.12.2021 Özet: Mahkeme, iplik teslimi için süre belirtilmeyen sözleşmede TBK m. 90’a atıf yapmış ancak önemli bir yorum getirmiştir: “Bu hükümdeki derhal ifadesi dar yorumlanmamalıdır. Bu hükümde amaç ifanın alacağın doğumunu takiben iş hayatının gereklerine uygun olarak ve objektif olarak makul görülmeyen bir gecikmeye meydan vermeden yapılması gerekmektedir.” Bu yorum, “derhal” kavramının mutlak olmadığını, işin niteliğine göre makul bir hazırlık süresini içerebileceğini göstermektedir.

3. Borçlunun Temerrüdü ve Süre Verme Koşulu

Borcun muaccel olması, borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmez. TBK m. 117 uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu kural olarak “alacaklının ihtarı ile” temerrüde düşer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ise alacaklının sözleşmeden dönme gibi ileri seviye haklarını kullanabilmesi için borçluya TBK m. 123 uyarınca uygun bir süre (mehil) vermesi gerekir. Ancak bazı durumlarda süre verilmesi anlamsız olabilir.

Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2015/1087, K. 2022/357, T. 30.03.2022 Özet: Mahkeme, ayıplı ve eksik ifa durumunda, TBK m. 124’e dayanarak süre verilmesine gerek olmayan bir hali tespit etmiştir: “Borçlunun içinde bulunduğu durumdan ve tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı ve borcun ifası eksik ve ayıplı kısımlar üçüncü kişilere tamamlattırıldığından alacaklı için yararsız kaldığından süre verilmesinin gerekmeyeceği tespit edilmiştir.” Bu karar, borçlunun tutumunun süre verme zorunluluğunu ortadan kaldırabileceğini göstermesi açısından önemlidir.

4. İfa Süresi Belirtilmemişse Alacaklının Başvurabileceği Hukuki Yollar

Alacaklı, süre belirtilmemiş bir borç ilişkisinde hakkına kavuşmak için şu adımları izlemelidir:

  1. İhtarname Göndermek: Borçluya noter aracılığıyla bir ihtarname göndererek borcun ifasını talep etmeli ve ifa için uygun bir süre tanımalıdır.
  2. Hukuki Süreç Başlatmak: Verilen sürede borç ifa edilmezse, borçlu temerrüde düşmüş sayılır. Bu aşamadan sonra alacaklı, alacağın niteliğine göre dava açabilir veya icra takibi başlatabilir.

5. Haklı (Uygun) Süre Verilmesi Ne Demektir? Ne Kadar Süre Tanınmalı?

“Uygun süre”, kanunda tanımlanmamış, her somut olayın özelliğine göre belirlenmesi gereken bir kavramdır. Mahkemeler bu süreyi belirlerken; borcun niteliği, ifanın gerektirdiği hazırlık, işin karmaşıklığı, piyasa koşulları ve dürüstlük kuralını göz önünde bulundurur.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 2009/1306, K. 2010/838, T. 16.02.2010 Özet: Yargıtay, bir inşaat sözleşmesinde gönderilen ihtarnamede verilen 15 günlük sürenin, sözleşme tarihinden ihtarnameye kadar geçen uzun süre de dikkate alındığında, “inşaatın bitirilip teslim edilmesi için makul ve yükleniciyi temerrüde düşürücü nitelikte olduğunu” kabul etmiştir. Bu karar, uygun sürenin belirlenmesinde sadece işin niteliğinin değil, tarafların o ana kadarki davranışlarının da etkili olduğunu göstermektedir.

6. Sözleşmede Süre Yer Almıyorsa Mahkeme Uygulaması Nasıldır?

Mahkemeler, sözleşmede süre olmadığında öncelikle tarafların gerçek iradesini ve sözleşmenin amacını yorum yoluyla tespit etmeye çalışır. Bu mümkün olmazsa, TBK m. 90 ve dürüstlük kuralı çerçevesinde, işin niteliğine uygun makul bir ifa süresi belirler. Alacaklının bu süreden önce veya ihtar çekmeden dava açması, davanın “erken açılmış olması” nedeniyle usulden reddine sebep olabilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/392, K. 2022/1555, T. 22.11.2022 Özet: HGK, ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılan davanın “hukuki yarar yokluğu” nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu durum, süreye bağlanmamış borçlarda alacaklının, borçluyu usulüne uygun şekilde temerrüde düşürmeden dava açmasının riskini ortaya koymaktadır.

7. Yargıtay Kararlarında Süresiz Borçlara Yaklaşım

Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, süreye bağlanmamış borçlarda alacaklının keyfi davranmasını engellemek yönündedir. Yüksek Mahkeme, borçlunun temerrüdü için usulüne uygun bir ihtarın ve borcun niteliğiyle uyumlu makul bir sürenin varlığını titizlikle aramaktadır.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 2020/1684, K. 2020/2940, T. 09.11.2020 Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde bitiş tarihi belirtilmemişse, sözleşme belirsiz sürelidir. Yargıtay, bu durumda arsa sahibinin yükleniciye ihtarname çekerek işi tamamlaması için makul bir süre vermesi gerektiğini, bu yapılmadan sözleşmenin feshedilemeyeceğini belirtmiştir. Bu karar, özellikle uzun soluklu eser sözleşmelerinde ihtar ve süre verme yükümlülüğünün önemini teyit etmektedir.

8. İfa Süresinin Belirsizliği Halinde Doğan Uyuşmazlıklar

İfa süresinin belirsiz olması; temerrüdün ne zaman gerçekleştiği, gecikme tazminatı veya temerrüt faizinin hangi tarihten itibaren başlayacağı, sözleşmeden dönme hakkının doğup doğmadığı ve zamanaşımının başlangıcı gibi konularda ciddi uyuşmazlıklara neden olmaktadır.

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, E. 2024/1396, K. 2024/1708, T. 14.10.2024 Özet: Mahkeme, hisse devri taahhüdünde bir tarih belirlenmediğini ve devrin muacceliyetinin alacaklının talebine bağlandığını tespit etmiştir. Bu durumda zamanaşımının, borcun doğduğu tarihten değil, alacaklının ifayı talep ettiği ihtarname tarihinden itibaren işlemeye başlayacağına karar vermiştir. Bu, ifası alacaklının ihbarına bağlı borçlarda zamanaşımı başlangıcı için kritik bir ayrımdır.

9. İfa Talebinin Usulüne Uygun Şekilde Yapılması

İfa talebi, ispat kolaylığı açısından noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektup gibi yazılı ve ispat gücü yüksek yollarla yapılmalıdır. Talepte, borcun konusu, miktarı ve ifa için tanınan süre açıkça belirtilmelidir. Özellikle tacirler arasındaki ihtarların TTK m. 18/3’te belirtilen şekil şartlarına (noter, taahhütlü mektup, KEP vb.) uygun yapılması zorunludur.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, E. 2017/6231, K. 2020/2023, T. 26.11.2020 Özet: Mahkeme, tacir olan taraflar arasında sözleşmeden dönme iradesinin TTK m. 18/3’te belirtilen usullere uygun olarak bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Bu karar, ticari işlerde şekil şartlarına uyulmamasının hak kaybına yol açabileceğini göstermektedir.

10. İhtara Rağmen Borç İfa Edilmezse Ne Olur?

Borçlu, usulüne uygun ihtar ve sürenin sonunda borcunu ifa etmezse temerrüde düşer. Bu durumda alacaklı, TBK m. 125’te düzenlenen seçimlik haklara sahip olur:

  • Aynen ifa ve gecikme tazminatı talep etme,
  • Aynen ifadan vazgeçtiğini derhal bildirerek müspet zararının (ifa edilmemeden doğan zararın) tazminini isteme,
  • Sözleşmeden dönme ve menfi zararının (sözleşmenin geçersizliğinden doğan zararın) tazminini isteme.

11. Süresiz Borçlarda Temerrüt Faizi Talep Edilebilir mi?

Evet, talep edilebilir. Temerrüt faizi, borçlunun temerrüde düştüğü tarihten itibaren işlemeye başlar. Süreye bağlanmamış borçlarda bu tarih, genellikle alacaklının ihtarında belirtilen sürenin bittiği tarihin ertesi günüdür.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E. 2021/6194, K. 2021/8762, T. 11.11.2021 Özet: Sigorta tazminat borcu gibi durumlarda, eğer alacaklı sigortacıyı dava öncesinde temerrüde düşürdüğünü ispat edemezse, faizin dava tarihinden itibaren başlayacağına hükmedilmiştir. Bu karar, temerrüt tarihinin ispatlanmasının faiz başlangıcı açısından önemini vurgulamaktadır.

12. Uygulamada Karşılaşılan Tipik Süresiz Borç İlişkileri (Örnekler)

  • Eser Sözleşmeleri: İnşaatın veya bir imalatın teslim tarihinin belirtilmemesi.
  • Vekalet Sözleşmeleri: Vekilin hesap verme borcunun zamanının kararlaştırılmaması.
  • Satış Sözleşmeleri: Malın teslim tarihinin belirsiz bırakılması.
  • Adi Ortaklık: Ortağın kar payı ödeme veya sermaye koyma borcunun süresiz olması.
  • Ariyet (Kullanım Ödüncü) Sözleşmeleri: Ödünç verilen şeyin iade tarihinin belirlenmemesi.

13. Sözleşmelerde Süreye Yer Vermemenin Riskleri

Sözleşmede ifa zamanını belirtmemek, tarafları hukuki belirsizliğe ve öngörülemezliğe iter. Bu durum, ifanın gecikmesine, taraflar arasında güvenin sarsılmasına, ek maliyetlere (dava, ihtar masrafları) ve ticari ilişkilerin bozulmasına yol açan ciddi bir risktir.

14. İcra Takiplerinde Süresiz Borçların İfa Zamanının Belirlenmesi

Süreye bağlanmamış bir alacak için doğrudan ilamsız icra takibi başlatılması halinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederek borcun muaccel olmadığını ileri sürebilir. Bu durumda açılacak itirazın iptali davasında, mahkeme alacaklının borçluyu daha önce temerrüde düşürüp düşürmediğini inceler. Temerrüt koşulları oluşmamışsa dava reddedilebilir. Bu nedenle, icra takibinden önce ihtarname göndermek kritik öneme sahiptir.

15. Avukat Görüşü: Süresiz Borçlarda Tarafların Haklarını Korumak İçin Ne Yapmalı?

  • Alacaklı Taraf İçin: Sözleşme aşamasında ifa için mutlaka açık ve net bir tarih veya süre belirlenmelidir. Süre belirlenmemişse, hukuki yollara başvurmadan önce mutlaka noter kanalıyla usulüne uygun bir ihtarname gönderilmeli, borcun ifası için işin niteliğine uygun, makul bir süre tanınmalıdır.
  • Borçlu Taraf İçin: Kendisine bir ifa talebi ulaştığında, bu talebin makul olup olmadığını değerlendirmeli, ifa için hazırlıklarını yapmalı ve alacaklı ile iletişim halinde olmalıdır. Haksız bir taleple karşılaştığını düşünüyorsa, ihtara süresi içinde yazılı olarak cevap vermelidir.

16. Avukat Yardımının Önemi

Süreye bağlanmamış borçlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar, usul hukuku ve maddi hukukun iç içe geçtiği teknik detaylar barındırır. İhtarın içeriği, sürelerin makullüğü, temerrüt anının tespiti ve doğru hukuki yolun seçilmesi gibi konularda yapılacak bir hata, ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle, sözleşme hazırlama aşamasından uyuşmazlığın çözümüne kadar olan tüm süreçlerde profesyonel bir avukattan hukuki destek alınması, tarafların menfaatlerinin korunması için elzemdir.

Sonuç

Türk Borçlar Kanunu m. 90, süreye bağlanmamış borçların doğumu anında muaccel olacağını belirtse de, yargı uygulaması bu kuralı dürüstlük ilkesi ve borç ilişkisinin niteliği ile dengelemektedir. Alacaklının hakkına kavuşabilmesi ve borçlunun haksız bir durumla karşılaşmaması için “ihtar” ve “uygun süre” mekanizmaları kilit rol oynamaktadır. İncelenen yargı kararları, mahkemelerin bu usuli gerekliliklere büyük önem atfettiğini ve bunlara uyulmamasının hak kayıplarına neden olduğunu açıkça göstermektedir. En etkili çözüm yolu ise, sözleşme hazırlığı aşamasında ifa zamanını net, ölçülebilir ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirleyerek bu tür belirsizliklerin en baştan önüne geçmektir.

Yorum yapın