1. TBK m.91 Nedir? Aya İlişkin Sürelerde Vade Kavramı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Aya ilişkin sürelerde vade” başlıklı 91. maddesi, borcun ifa zamanının ay olarak belirlendiği durumlarda vadenin nasıl anlaşılması gerektiğini düzenleyen tamamlayıcı bir hukuk kuralıdır. Maddeye göre:
- Ayın başlangıcı veya sonu: Ayın birinci ve sonuncu günü anlaşılır.
- Ayın ortası: Ayın on beşinci günü anlaşılır.
- Gün belirtilmeksizin sadece ay: O ayın son günü anlaşılır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında vurgulandığı gibi, bu madde tarafların aksini kararlaştırabileceği bir kuraldır. Öncelik, tarafların sözleşme serbestisi ilkesi doğrultusunda belirledikleri iradededir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise “süre” ve “vade” kavramlarını ayırmıştır: “süre” belirli bir zaman aralığını ifade ederken, “vade” ifa fiilinin gerçekleştirileceği belirli bir zaman birimi veya kesitini ifade eder (Yargıtay HGK, 2022/1269 E., 2023/1106 K.).
2. Borçlarda Vade Hesaplaması Nasıl Yapılır? Ay, Gün ve Yıl Süreleri
Vade hesaplaması, ilgili kanun hükümlerine göre yapılır. HMK m. 92 ve İİK m. 19’da benzer düzenlemeler yer alır:
- Gün Olarak: Süre, tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmadan başlar ve son günün tatil saatinde biter.
- Hafta, Ay veya Yıl Olarak: Süre, başladığı güne son hafta, ay veya yıl içinde karşılık gelen günün tatil saatinde biter.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (2024/158 E., 2024/561 K.) kararında bu kural şöyle örneklendirilmiştir: “3 Martta işlemeye başlamış olan 3 aylık bir süre 3 Haziran günü tatil saatinde biter.”
3. Ay Sonuna Denk Gelen Vadelerde İfa Günü Ne Zaman Olur?
TBK m. 91/2 uyarınca, borcun ifası için gün belirtilmeksizin sadece bir ay (örneğin “Kasım ayında ödenecektir”) belirlenmişse, ifa günü o ayın son günüdür. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, kooperatif aidat alacaklarının aylık olarak belirlendiği durumlarda, aidatların ay sonunda muaccel hale geldiği kabul edilmiştir (2016/4965 E., 2019/934 K.).
4. Kısa Aylar (Şubat Gibi) ve İmkansız Tarihler Vadeyi Nasıl Etkiler?
Süre hesaplamasında en dikkat çekici konulardan biri, sürenin bittiği ayda başlangıç gününe karşılık gelen bir günün bulunmamasıdır. HMK m. 92/2 ve İİK m. 19 uyarınca, “Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, süre bu ayın son günü tatil saatinde biter.” Örneğin, 31 Ocak’ta başlayan bir aylık süre, Şubat ayında 31. gün olmadığından, o ayın son günü olan 28 veya 29 Şubat’ta sona erer (Yargıtay 8. HD, 2017/11247 E., 2020/2931 K.).
Benzer şekilde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kambiyo senetleri üzerinde yer alan “30 Şubat” veya “31 Eylül” gibi imkânsız tarihlerin senedi geçersiz kılmayacağına, bu tarihin ilgili ayın son günü (Şubat’ın son günü, 30 Eylül) olarak yorumlanması gerektiğine hükmetmiştir (2004/200 E., 2004/218 K.).
5. Tatil Gününe Denk Gelen Vade Sonlarında Uygulama
Bu konu, kanunlarda en net düzenlenmiş alanlardan biridir. TBK m. 93, HMK m. 93 ve İİK m. 19 uyarınca, ifa zamanı veya sürenin son günü kanunlarda tatil olarak kabul edilen bir güne (Cumartesi, Pazar, resmi tatiller) rastlarsa, süre kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk iş gününe geçer.
“İfa zamanı veya sürenin son günü, kanunlarda tatil olarak kabul edilen bir güne rastlarsa, kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer. Aksine anlaşma geçerlidir.” (TBK m. 93 – İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2020/137 E., 2020/861 K.)
Anayasa Mahkemesi de dava açma süresinin son gününün resmi tatile denk gelmesi durumunda sürenin uzayacağını, aksi bir yorumun mahkemeye erişim hakkını ihlal edeceğini belirtmiştir (Ekrem Ece Başvurusu, B. No: 2020/13187, 02.05.2024).
6. Vade Tarihi Belirsizse Ay Süresinin Yorumlanması
Sözleşmede “bir buçuk yıl sonra”, “imkânlar dâhilinde taksitlerle” gibi belirsiz ifadeler kullanıldığında, bu durum kesin bir vade olarak kabul edilmez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre bu tür ifadeler, ödeme zamanını ve şeklini borçlunun inisiyatifine bırakır (2022/1269 E., 2023/1106 K.). Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında ise, hakedişlerin ne zaman düzenleneceğinin açıkça belirtilmediği bir sözleşmede, ödeme süresinin başlangıcı belirsiz olduğundan “kesin vade”nin oluşmadığına karar verilmiştir. Bu durumda borçluyu temerrüde düşürmek için ihtarname gönderilmesi gerekir (2023/4120 E., 2025/299 K.).
7. Vadeli Borçlarda Takvim Ayı mı Hesap Ayı mı Esas Alınır?
Mevcut yasal düzenlemeler ve yargı kararları, süre hesaplamalarında takvim ayının esas alındığını göstermektedir. HMK ve İİK’daki “karşılık gelen gün” veya “ayın son günü” gibi ifadeler, doğrudan takvim üzerinden bir hesaplamayı işaret etmektedir.
8. Taraflar Arası Sözleşmede Süre Belirlemesinin Önemi
Yargı kararları, sözleşme serbestisi ilkesine büyük önem atfetmektedir. Tarafların vade tarihlerini, ödeme şeklini ve süre uzatım şartlarını sözleşmede açık ve net bir şekilde belirlemeleri, olası uyuşmazlıkları önlemek için hayati önem taşır. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi‘nin belirttiği gibi, “sözleşme serbestisi doğrultusunda özgür irade ile kararlaştırılmış bu hüküm tarafları bağlar.” (2016/770 E., 2016/4259 K.).
9. TBK m.91’e Göre Süre Hesaplama Örnekleriyle Açıklama
- Örnek 1: Borcun vadesi “Mayıs ayı” olarak belirlenmişse, TBK m. 91/2 uyarınca vade tarihi 31 Mayıs’tır.
- Örnek 2: Konkordato projesinde ilk taksitin “2023 yılı Ocak ayından başlamak üzere” ödeneceği belirtilmişse, bu ifadeden Ocak ayının son gününün anlaşılması gerekir (Ankara BAM 23. HD, 2022/1200 E., 2022/1687 K.).
- Örnek 3: 31 Ocak’ta başlayan bir aylık dava açma süresi, Şubat’ta karşılık gelen gün olmadığından 28/29 Şubat’ta sona erer. Ancak Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, kira sözleşmesinin bittiği 31 Ocak’tan sonraki bir aylık sürenin 1 Mart’ta dolacağı, 1 Mart’ın tatil olması halinde ise sürenin 2 Mart’a uzayacağı kabul edilmiştir (2015/11479 E., 2016/1350 K.). Bu yorum, sürenin bitiş anına odaklanmaktadır.
10. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Hatalı Süre Hesaplamaları
- Tatil günlerinin yanlış hesaplanarak hak düşürücü sürelerin veya zamanaşımı sürelerinin kaçırılması.
- Sözleşmelerde “kesin vade” oluşturmayan muğlak ifadeler kullanılması ve ihtar çekilmeden icra takibi başlatılması.
- Kambiyo senetlerine takvimde olmayan tarihlerin yazılması ve bunun geçerliliği konusunda tereddüt yaşanması.
- Mahkemelerin kanun yolu başvuru sürelerini kararlarında hatalı göstermesi (Yargıtay 17. HD, 2020/1711 E., 2020/6916 K.).
11. Yargıtay Kararlarında Aya Bağlı Vade Süresi Uygulamaları
Yargı kararları, kanun metinlerini somut olaylara uygulayarak hukuka yön vermektedir. Öne çıkan kararlar ve ilkeleri şunlardır:
- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi (2023/2009 E., 2023/1831 K.): Konkordato ödeme planında ay olarak belirtilen vadenin, o ayın son günü olarak yorumlanması gerektiğini belirtmiştir.
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu (2004/200 E., 2004/218 K.): “31.09.1992” gibi imkânsız tarihlerin, o ayın son günü (30 Eylül) olarak kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
- Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (2023/4120 E., 2025/299 K.): İnşaat sözleşmelerinde hakediş tarihlerinin belirsizliğinin “kesin vade” oluşturmadığını ve temerrüt için ihtar gerektiğini vurgulamıştır.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (2022/791 E., 2022/1647 K.): HMK m. 92 ve 93’ü detaylıca açıklayarak usul hukukundaki süre hesaplamalarının temel çerçevesini çizmiştir.
12. Alacaklı ve Borçlu Bakımından Doğabilecek Hukuki Sonuçlar
Hatalı süre hesaplamaları ciddi sonuçlar doğurur. Alacaklı, zamanaşımı veya hak düşürücü süreyi kaçırarak alacağını talep etme hakkını kaybedebilir. Borçlu ise, vadenin doğru hesaplanmaması nedeniyle haksız yere temerrüde düşürülebilir, icra takibine maruz kalabilir ve temerrüt faizi ile icra inkâr tazminatı ödemek zorunda kalabilir. Vadesi gelmemiş bir alacak için takip başlatılması, takibin iptaline neden olur.
13. İcra Takiplerinde Süreye Bağlı Vade Değerlendirmesi
İcra takibinin başlatılabilmesi için alacağın muaccel (vadesi gelmiş ve istenebilir) olması şarttır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında, sözleşmeye göre 30 günlük ödeme vadesi dolmadan başlatılan icra takibinin haksız olduğuna karar verilmiştir (13. HD, 2019/129 E., 2020/963 K.). Ayrıca, İİK’daki hacizden itibaren satış isteme gibi kanuni sürelerin hesaplanmasında da aynı kurallar geçerlidir ve bu sürelerin kaçırılması haczin düşmesi gibi sonuçlar doğurur (Yargıtay 12. HD, 2024/2411 E., 2024/7574 K.).
14. Avukat Görüşü: Süre Hesaplamasında Yapılan Yaygın Hatalar ve Tavsiyeler
İncelenen kararlar ışığında, avukatların uygulamada dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır:
- Sözleşme Hazırlığı: Vade tarihleri, “her ayın 5. günü”, “fatura tarihinden itibaren 30 gün sonra” gibi net ve belirlenebilir ifadelerle yazılmalıdır. Muğlak ifadelerden kaçınılmalıdır.
- Süre Hesaplama: Süre hesaplanırken takvim dikkatle kullanılmalı, başlangıç günü, bitiş ayındaki karşılığı, artık yıllar ve tatil günleri mutlaka kontrol edilmelidir.
- Temerrüt Öncesi İhtar: Sözleşmede “kesin vade” olup olmadığı tereddütlü ise, icra takibi veya dava öncesinde borçluya ihtarname göndererek temerrüde düşürmek, olası bir icra inkâr tazminatı kaybını önleyecektir.
- Farklı Hukuk Dalları: Vergi hukuku gibi alanlarda sürelerin uzamasına ilişkin farklı yorumlar olabileceği (Danıştay 3. Daire, 1995/1903 E.) göz önünde bulundurulmalıdır.
15. Avukat Yardımının Önemi
Süreye bağlı borç ilişkilerinde vade hesaplamasının karmaşıklığı, farklı kanunlardaki düzenlemeler ve yargı kararlarındaki detaylı yorumlar, hukuki destek almanın önemini ortaya koymaktadır. Özellikle ticari sözleşmelerin hazırlanması, icra takiplerinin başlatılması ve hak düşürücü sürelere tabi davaların açılması gibi kritik aşamalarda avukat yardımı, telafisi imkânsız hak kayıplarını önleyecektir.
Sonuç
Süreye bağlı borçlarda vade hesaplaması, TBK m. 91’in temel çerçevesini çizdiği, ancak HMK, İİK ve Yargıtay içtihatlarıyla detaylanan teknik bir konudur. Hukuki ilişkilerin temelini oluşturan sözleşme serbestisi ilkesi, kanunun tamamlayıcı kurallarından önce gelir. Uygulamada başarı, kanunun lafzını bilmenin yanı sıra, tatil günleri, kısa aylar, imkânsız tarihler ve “kesin vade” gibi kavramlara ilişkin yargısal yorumlara hakim olmayı gerektirir. Sürelerin doğru bir şekilde hesaplanması ve takip edilmesi, alacaklı ve borçlu arasındaki hukuki güvenliğin sağlanması ve hak kayıplarının önlenmesi için vazgeçilmez bir unsurdur.