1. TBK m. 97 Nedir? Karşılıklı Borçlarda İfada Sıra Kuralı
1.1 Borcun İfasında Sıra: Neden Önemlidir?
Borcun ifasında sıra, özellikle karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerin uygulanmasında kritik bir konsepttir.
TBK m. 97, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ifa sırasını düzenleyen temel hükümdür. Madde metni şöyledir: “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.”
Borcun ifasında sıra, sözleşme taraflarının yükümlülüklerini yerine getirmeleri için belirli bir düzeni sağlar.
İki taraflı sözleşmelerde borcun ifasında sıra belirlenmesi, tarafların edimlerini zamanında yerine getirmelerini kolaylaştırır.
Bu düzenleme, “önce ifa et, sonra ifa iste” prensibini veya tarafların edimlerini aynı anda değiştirmesini öngörür. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin bir kararında belirttiği gibi, bu madde uyarınca, “borçlu ve alacaklı taraflarından birisinin önceden ifada bulunma yükümlülüğü mevcut değilse taraflar, edim ifalarını aynı anda yapmak zorundadır.” (Yargıtay 7. HD, E. 2023/5830, K. 2024/1505, T. 13.03.2024). Bu ilke, sözleşme taraflarından birinin, kendi edimini yerine getirme riskine katlanmadan karşı edimi elde etmesini engellemeyi amaçlar.
Dolayısıyla, borcun ifasında sıra, sözleşmelerin sağlıklı bir şekilde işlemesi için gereklidir.
Bu, borcun ifasında sıra esaslarına bağlı olarak tarafların haklarını korur.
2. İki Taraflı Sözleşmelerde Önce Kim Borcunu Yerine Getirmelidir?
Kurallar çerçevesinde borcun ifasında sıra, tarafların yükümlülüklerini yerine getirmesi için bir rehberlik sağlar.
Borcun ifasında sıra ilkesinin uygulanması, tarafların anlaşmalarını güvence altına alır.
Borcun ifasında sıra, özellikle karmaşık sözleşmelerde önemli bir role sahiptir.
Sonuç olarak, borcun ifasında sıra, tarafların haklarını koruyarak sözleşme ilişkilerini güçlendirir.
Kural, edimlerin aynı anda (eşzamanlı) ifa edilmesidir. Ancak bu kural mutlak değildir. İfa sırası şu üç duruma göre belirlenir:
- Sözleşme Hükümleri: Taraflar, sözleşmede hangi tarafın edimini önce ifa edeceğini serbestçe kararlaştırabilirler.
- Kanun Hükümleri veya Teamül: Bazı sözleşme tiplerinde kanun veya teamül, bir tarafın önce ifada bulunmasını gerektirebilir. Örneğin, eser sözleşmelerinde genel kabul, yüklenicinin eseri meydana getirip teslim etmesinin ardından iş sahibinin bedeli ödemesidir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında bu duruma, “eser sözleşmesinde ana kural öncelikli ifa yükleniciye ait olduğundan yüklenici tarafından tamamlanıp teslim edilmedikçe iş sahibi ödemezlik defini ileri sürerek ödemeden kaçınabilir” şeklinde işaret edilmiştir (Yargıtay 6. HD, E. 2023/2138, K. 2024/4334, T. 26.11.2024).
- Sıra Belirlenmemişse: Sözleşmede, kanunda veya teamülde bir sıra öngörülmemişse, TBK m. 97 gereği eşzamanlı ifa ilkesi uygulanır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, taraflar arasındaki sözleşmede edimlerin hangi sıra ile ifa edileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, “her iki edimin aynı anda ifa edileceği kabul edilmelidir” sonucuna varılmıştır (İstanbul BAM 43. HD, E. 2020/1342, K. 2023/616, T. 08.06.2023).
3. Eşzamanlı İfa İlkesi ve Uygulamadaki Yeri
Eşzamanlı ifa (birlikte ifa) ilkesi, TBK m. 97’nin temelini oluşturur. Bu ilke, bir tarafın edimini ifa etmesi karşılığında diğer tarafın da kendi edimini aynı anda ifa etmesini talep etme hakkını ifade eder. Özellikle satım sözleşmelerinde bu ilke sıkça uygulama alanı bulur. TBK m. 207/2, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler” hükmüyle bu ilkeyi pekiştirir. Uygulamada bu, taşınmaz satışlarında tapu devri ile satış bedelinin ödenmesinin aynı anda yapılması veya perakende satışlarda malın teslimi ile bedelin ödenmesinin eş zamanlı olması şeklinde görülür.
4. Alacaklının Edimi Yerine Getirmeden Talepte Bulunması ve Ödemezlik Def’i
Kendi edimini henüz ifa etmemiş veya ifasını teklif etmemiş olan taraf, karşı taraftan ifayı talep edemez. Bu taleple karşılaşan borçlu, TBK m. 97’ye dayanarak ödemezlik def’i (plea of non-performance) ileri sürebilir. Bu def’i, borcun varlığını inkâr etmez ancak alacaklı kendi borcunu ifa edene kadar borçlunun kendi borcunu ifadan kaçınabileceğini belirtir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında bu ilke net bir şekilde ifade edilmiştir: “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın kendi borcunu ifa etmeden karşı taraftan edimini talep etmesinin objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı” vurgulanmıştır (Kayseri BAM 6. HD, E. 2024/482, K. 2024/625, T. 07.03.2024).
5. Borçlu Edimini Geciktirirse Diğer Tarafın Hukuki Hakları Nelerdir?
Karşı tarafın ifaya hazır olmasına rağmen borçlu edimini geciktirirse, borçlu temerrüdü meydana gelir. Bu durumda alacaklı, TBK m. 123-125 hükümleri çerçevesinde şu seçimlik haklara sahip olur:
- Aynen ifayı ve gecikme tazminatını talep etme,
- Aynen ifadan vazgeçerek müspet zararın (ifa edilmemeden doğan zararın) tazminini isteme,
- Sözleşmeden dönme ve menfi zararın (sözleşmenin geçersizliğinden doğan zararın) tazminini isteme.
6. İfada Sıra Kuralının Sözleşmelerle Değiştirilmesi
TBK m. 97’nin lafzında yer alan “…sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça…” ifadesi, bu kuralın yedek hukuk kuralı olduğunu ve tarafların sözleşme serbestisi kapsamında aksini kararlaştırabileceklerini gösterir. Taraflar, bir tarafın peşin ödeme yapacağını, diğer tarafın ise edimini daha sonra ifa edeceğini veya ifanın taksitler halinde gerçekleşeceğini sözleşmede açıkça düzenleyebilirler.
7. Farklı Sözleşme Türlerinde İfada Sıra Sorunları ve Yargı Kararları
- Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmeleri: Bu sözleşmeler tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Yargıtay’a göre, tescil talebinde bulunan alıcının, satış bedelini tamamen ödemiş olması gerekir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/1042 E., 2019/7315 K. sayılı ve 06.11.2019 tarihli kararında, bedelin hiç ödenmediği durumlarda, “kendi edimini yerine getirmeyen davacının karşı yandan ifa talebinde bulunmasının olanaksız olduğu” belirtilmiştir. Eğer bedelde eksiklik varsa, mahkemece bu eksik bedelin depo ettirilmesi suretiyle tescile karar verilebileceği de içtihatlarda kabul edilmektedir.
- Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri: Bu sözleşmelerde yüklenicinin temel borcu inşaatı tamamlayıp teslim etmek, arsa sahibinin borcu ise buna karşılık arsa paylarını devretmektir. Genellikle yüklenicinin öncelikli ifa yükümlülüğü vardır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/7836 E., 2015/552 K. sayılı ve 04.02.2015 tarihli kararında, mahkemenin yüklenicinin tüm edimlerini yerine getirip getirmediğini araştırmadan karar vermesi bozma sebebi sayılmıştır.
- İnançlı İşlemler: İnançlı temlike dayalı tapu iptal ve tescil davalarında da TBK m. 97 uygulama alanı bulur. İnançlı işlemle borcuna karşılık teminat olarak taşınmazını devreden taraf, borcunu ödediğinde taşınmazın iadesini talep edebilir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2022/1859 E., 2022/4873 K. sayılı ve 15.06.2022 tarihli kararında, davacının borcunu mahkeme veznesine depo etmesi için önel verilmesi ve depo halinde tescil talebinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
- Eser Sözleşmeleri: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2023/612 E., 2023/1231 K. sayılı ve 11.10.2023 tarihli kararında, bakiye iş bedelini ödemeyerek temerrüde düşen iş sahibinin, yükleniciden ayıplı ifa nedeniyle tazminat talep edemeyeceğine hükmedilmiştir. Kararda, “kendi öncelikli edimini yerine getirmeyen taraf, diğer tarafın edimini yerine getirmesini isteyemeyecektir” denilerek TBK m. 97’ye atıf yapılmıştır.
8. TBK m. 97’ye Göre İfa Etmeyen Tarafa Karşı Dava Açma Hakkı ve İspat Yükü
Kendi edimini ifa etmeyen veya ifasını teklif etmeyen tarafın, karşı taraftan ifayı talep etmek üzere açtığı dava, davalının ödemezlik def’i ile karşılaşır ve mahkemece reddedilir. Türk Medeni Kanunu m. 6 uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Bu kapsamda, ifa talebiyle dava açan davacı, kendi edimini ifa ettiğini veya ifayı usulüne uygun olarak teklif ettiğini ispatla yükümlüdür. Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/9 E., 2024/940 K. sayılı ve 23.09.2024 tarihli kararında bu ispat yükümlülüğüne vurgu yapılmıştır.
Bu durum, borcun ifasında sıra ilkesinin neden bu kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Özellikle, borcun ifasında sıra gereklilikleri ihlal edildiğinde, taraflar hak kaybına uğrayabilirler.
9. TBK m. 97 ile Temerrüt Hükümleri Arasındaki İlişki
Borcun ifasında sıra, sözleşme süreçlerinde hukuki belirsizlikleri azaltır.
Taraflar, borcun ifasında sıra ilkesine dikkat ederek süreçlerini düzenlemelidir.
Bu bağlamda, borcun ifasında sıra, hem hakların korunmasını hem de yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlar.
Uygulamada, borcun ifasında sıra ilkesine aykırı durumlar yargı kararlarıyla da desteklenmektedir.
TBK m. 97, temerrüt hükümlerinin uygulanması için bir ön koşul niteliğindedir. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, bir tarafın diğer tarafı temerrüde düşürebilmesi için, öncelikle kendi edimini ifa etmiş veya ifaya hazır olduğunu bildirmiş olması gerekir. Aksi halde, karşı tarafın temerrüdünden bahsedilemez ve temerrüt faizi gibi sonuçlar doğmaz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/3422 E., 2017/2120 K. sayılı ve 13.04.2017 tarihli kararında, temerrüt tarihinin hesaplanmasında eşzamanlı ifa kuralının dikkate alınması gerektiği belirtilerek bu ilişki ortaya konulmuştur.
10. Avukat Olarak Tavsiyelerimiz ve Avukatla Desteğinin Önemi
TBK m. 97, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde adalet ve dengeyi sağlayan kritik bir hükümdür. Mahkeme kararları, bu maddenin uygulanmasında “eşzamanlı ifa” ve “ödemezlik def’i” kavramlarının merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Bir tarafın ifa talebinde bulunabilmesi için kendi edimini yerine getirmiş olması kuralı, yargı pratiğinde istikrarlı bir şekilde uygulanmaktadır.
Bu doğrultuda, avukatların müvekkillerine tavsiyeleri şu yönde olmalıdır:
Dolayısıyla, borcun ifasında sıra ilkesinin ihlali, hukuki sonuçlar doğurabilir.
- Sözleşmelerin Hazırlanması: Karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler hazırlanırken, edimlerin niteliği, ifa sırası, ifa zamanı ve yeri gibi hususlar açık, net ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde düzenlenmelidir. Özellikle bir tarafın öncelikli ifa yükümlülüğü olacaksa bu durum sözleşmede açıkça belirtilmelidir.
- İfa Süreci: Müvekkiller, kendi edimlerini yerine getirdiklerine veya ifayı teklif ettiklerine dair (teslim tutanağı, ödeme dekontu, ihtarname vb.) yazılı delilleri muhafaza etmelidir.
- Uyuşmazlık Halinde: Bir uyuşmazlık durumunda, dava açmadan önce müvekkilin kendi edimini ifa edip etmediği titizlikle değerlendirilmelidir. Aksi takdirde, açılacak bir dava ödemezlik def’i ile karşılaşarak reddedilebilir ve müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti doğurabilir.
- Profesyonel Yardım: Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerin karmaşık yapısı ve potansiyel riskleri göz önüne alındığında, sözleşmenin müzakeresinden ifa sürecinin sonuna kadar hukuki destek alınması, hak kayıplarını önlemek adına hayati önem taşımaktadır.