Usulsüz Ölü Gömülmesi Suçu

TCK 196 Usulsüz Ölü Gömülmesi Suçu Nedir? Hukuki Niteliği ve Kapsamı

TCK md. 196, “Bir ölünün usulüne aykırı olarak gömülmesi” fiilini suç olarak tanımlar. Bu suç, kamu sağlığına ve genel ahlaka karşı işlenen suçlar arasında yer alır. Hukuki niteliği, defin işlemlerinin kanun, yönetmelik ve yerel adetlerle belirlenen usullere uygun yapılmasını sağlayarak hem salgın hastalık gibi kamu sağlığı risklerini önlemek hem de toplumun ölüye saygı geleneğini korumaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun eski tarihli bir kararında da belirtildiği gibi, eylemin özü, “ilgili mercilere haber verip defin ruhsatiyesi almadan ölü gömmek”tir (Yargıtay CGK, 19.06.1978, E. 1978/180, K. 1978/251). 5393 sayılı Belediye Kanununun 79. maddesinde, mezarlıkların belediye tasarrufunda olduğunun belirtildiği, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununun 211. maddesindeki ‘… ittihaz olunan yerlerden başka yerlere ölü defni memnudur…’ hükmü ile … olarak belirlenen yerler dışında ölü defninin yasak olduğu hususunun düzenlendiği…” (Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2019/9532 E., 2019/9337 K.)

Usulsüz Ölü Gömülmesi ile Benzer Suçlar Arasındaki Farklar Nelerdir?

Uygulamadaki en önemli ayrım, TCK md. 281’de düzenlenen “Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme” suçu ile arasındadır. Bu ayrım, failin manevi unsurunda (kastında) yatmaktadır. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin yerleşik içtihadı bu konuda son derece nettir:

“Usulsüz ölü gömülmesi suçunda failin amacı ölüyü ortadan kaldırmak değil, usulüne aykırı bir şekilde defnetmektir. Suç delillerini yok etme suçunda ise amaç, bir suça ilişkin delilleri ortadan kaldırmaktır.” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2012/6109, K. 2013/1314)

Bu kararda, sanıkların kasten öldürme suçunun yanı sıra usulsüz ölü gömme suçundan da yargılandığı, ancak amaçlarının cinayet delillerini yok etmek olduğu anlaşıldığından TCK 196’dan beraat ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla, bir cesedin gömülmesi eylemi, eğer bir cinayeti gizleme amacı taşıyorsa, fail TCK 196’dan değil, TCK 281’den sorumlu tutulacaktır.

Fail, Fiil, Mağdur, Suçun Konusu ve Manevi Unsur

  • Fail: Suçun faili herkes olabilir. Kanunda özel bir faillik sıfatı aranmamıştır.
  • Fiil: Seçimlik hareketli bir suçtur. Ölünün usule aykırı olarak gömülmesi, cesedin saklanması veya ortadan kaldırılması fiillerinden birinin işlenmesi yeterlidir.
  • Mağdur: Bu suçun doğrudan bir mağduru kişi değil, toplumun kendisidir. Korunan hukuki değer kamu sağlığı ve genel ahlaktır.
  • Suçun Konusu: İnsan cesedidir.
  • Manevi Unsur: Suç, ancak kast ile işlenebilir. Fail, eyleminin usule aykırı olduğunu bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Yargıtay bir kararında: Sanığın herhangi bir izin almadan belediye tarafından mezarlık yeri olarak belirlenmeyen bir külliyeye defin yapması eyleminin suçu oluşturduğu ve “kastının bulunmadığı” yönündeki gerekçeyle verilen beraat kararının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2013/6198 E., 2019/12 K.).

Usulsüz Defnin Neticesi ve Cezaya Etkisi

Bu suç, bir tehlike suçu olduğundan, somut bir zararın (örneğin bir salgın hastalığın başlaması) meydana gelmesi aranmaz. Usule aykırı defin fiilinin icrası ile suç tamamlanır. Fiilin neticesi, cezanın TCK md. 61 uyarınca temelden belirlenmesinde dikkate alınabilir. Morgda çalışan sanığın, prematüre bir bebeğin cesedini ailesine haber vermeden ve usule aykırı olarak kimsesizler mezarlığına gömülmesini sağlaması eylemi, görevi kötüye kullanma bağlamında incelenmiş ve eksik kovuşturma nedeniyle beraat kararı bozulmuştur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2011/1864 E., 2013/14243 K.).

Bu Suçta Cezanın Belirlenmesi (HAGB, Erteleme Mümkün mü?)

TCK md. 196’nın güncel hali, suç için altı aya kadar hapis cezası öngörmektedir. Cezanın süresi itibarıyla, koşulları oluştuğu takdirde sanık hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür. Ayrıca, Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, bu suç ön ödeme ve basit yargılama usulü kapsamındadır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2020/17460, K. 2021/8298).

TCK 196 Kapsamında Cezayı Artıran Nitelikli Haller

Kanun metninde bu suç için özel olarak düzenlenmiş bir nitelikli hal bulunmamaktadır.

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Haller Nelerdir?

TCK’nın genel hükümlerinde yer alan ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan tüm nedenler (zorunluluk hali, hata, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı vb.) bu suç için de geçerlidir.

Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme Usulsüz Ölü Gömme Suçunda Geçerli mi?

Suç, icra hareketlerine bölünebiliyorsa teşebbüs mümkündür. Örneğin, usulsüz defin için mezar kazılırken failin yakalanması halinde teşebbüs gündeme gelebilir. Aynı şekilde, failin icra hareketlerinden kendi iradesiyle vazgeçmesi durumunda gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanabilir.

Suça İştirak: Kimler Sorumlu Olur?

Suça iştirak mümkündür. TCK’nın genel iştirak hükümlerine (azmettirme, yardım etme, müşterek faillik) göre suça katılan herkes kendi kusuru oranında sorumlu olur.

Usulsüz Ölü Gömme Suçunun İçtima Hükümleri

Failin tek bir fiille birden fazla suçu işlemesi veya farklı suçları işlemesi halinde genel içtima kuralları uygulanır. Yukarıda detaylıca açıklandığı üzere, en önemli içtima tartışması TCK md. 281 ile olan ilişkisinde ortaya çıkmaktadır.

Etkin Pişmanlık Bu Suçta Uygulanabilir mi?

TCK’da bu suç için özel bir etkin pişmanlık hükmü düzenlenmemiştir. Etkin pişmanlık, kanunda açıkça öngörülen suçlar için geçerli bir kurumdur. TCK 196 bu suçlardan biri olmadığından, bu suçta etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.

İdarenin Sorumluluğu

Danıştay 10. Dairesi, bir kişinin ölümünün ardından yakınlarına haber verilmeksizin kimsesizler mezarlığına gömülmesi olayında, Cumhuriyet Savcılığının yargılama fonksiyonu dışındaki idari görevinden kaynaklanan bir “hizmet kusuru” olup olmadığının araştırılması gerektiğine hükmederek idarenin tazminat sorumluluğuna işaret etmiştir (Danıştay 10. Daire, 2009/9560 E., 2013/8793 K.).

Anayasa Mahkemesi ise çok sayıda kararında, özellikle şüpheli ölümler ve güvenlik güçlerinin müdahil olduğu olaylarda devletin “etkili soruşturma yükümlülüğü”nü vurgulamıştır. Bu kararlar doğrudan usulsüz gömme suçuna ilişkin olmasa da, bir ölüm olayının ardından devletin sorumluluklarına dair temel bir çerçeve çizmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin belirttiği üzere:

“…ölüm olayının nedenini veya sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yürütme kuralıyla çelişme riski taşır.” (AYM, Ayser Demiralp Başvurusu, 7/1/2016)

Bu yaklaşım, usulsüz defin eylemlerinin altında yatan olası daha ağır suçların (cinayet, işkence vb.) ortaya çıkarılması için soruşturma makamlarının özenli davranması gerektiğinin altını çizmektedir.

Soruşturma Süreci: Kolluk ve Savcılık Aşaması

Suç, şikâyete tabi olmadığından, ihbar veya başka bir suretle öğrenilmesi üzerine Cumhuriyet Savcısı tarafından resen soruşturulur. Kolluk kuvvetleri delilleri toplar, savcılık ise soruşturmayı yönetir.

Ceza Davası Nasıl Açılır?

Soruşturma sonunda yeterli şüpheye ulaşılması halinde Cumhuriyet Savcısı tarafından bir iddianame düzenlenir ve görevli mahkemeye sunulur. İddianamenin kabulüyle kamu davası açılmış olur. Gerekli belgeler arasında olay yeri inceleme tutanağı, tanık ifadeleri, varsa ölü muayene veya otopsi tutanakları gibi deliller bulunur.

Kovuşturma Süreci: Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü

Bu suçta görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi‘dir. Yargılama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun genel hükümlerine göre yürütülür. Ancak, Yargıtay’ın da işaret ettiği gibi, bu suç basit yargılama usulü kapsamındadır. Bu usulün uygulanması, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesine ve cezada indirim yapılmasına imkân tanır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2021/15004, K. 2021/11448).

İspat Yükü ve Yargıtay Kararlarıyla Değerlendirme

Ceza yargılamasının temel ilkesi gereği ispat yükü iddia makamındadır. Savcılık, sanığın suçu işlediğini şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlamak zorundadır. Yargıtay kararları, özellikle suçun manevi unsuru ve TCK 281’den ayrımı konusunda yol göstericidir. Ayrıca, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin E. 2020/16689, K. 2021/4588 sayılı kararında belirtildiği gibi, suçun 6763 sayılı Kanun ile ön ödeme kapsamına alınması gibi yasal değişiklikler sanığın hukuki durumunu doğrudan etkilediğinden, lehe kanun değerlendirmesi titizlikle yapılmalıdır.

Ceza İnfazı ve Tüzel Kişiler Açısından Güvenlik Tedbirleri

Verilen hapis cezasının infazı, genel hükümlere göre yapılır. Bu suçun faili yalnızca gerçek kişiler olabileceğinden, tüzel kişiler hakkında bu suçtan dolayı güvenlik tedbiri uygulanmaz.

Usulsüz Ölü Gömme Suçunda Dava ve Ceza Zaman Aşımı Süreleri

TCK md. 66 uyarınca, suçun temel hali için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Ceza zamanaşımı ise TCK md. 68’deki sürelere tabidir.

Ceza Avukatı ile Çalışmanın Önemi ve Hak Arama Özgürlüğü

Bu suç tipinde bir ceza avukatıyla çalışmak, özellikle suçun TCK 281 gibi daha ağır bir suçtan ayrımının yapılması, lehe olan usul hükümlerinin (ön ödeme, basit yargılama usulü) uygulanmasının sağlanması ve manevi unsurun doğru bir şekilde tartışılması açısından hayati önem taşır. Adil yargılanma ve hak arama özgürlüğü, Anayasal güvence altındadır ve etkin bir savunma ile anlam kazanır.

Sonuç

TCK md. 196’da düzenlenen usulsüz ölü gömülmesi suçu, koruduğu hukuki değerler itibarıyla önemli olmakla birlikte, cezasının hafifliği ve tabi olduğu özel usul hükümleriyle dikkat çeken bir suç tipidir. Bu suçla ilgili bir savunma stratejisi geliştirilirken, en başta failin kastının neye yönelik olduğu (usulsüz defin mi, delil karartma mı?) tespit edilmelidir. Ardından, ön ödeme ve basit yargılama usulü gibi sanık lehine olan mekanizmaların işletilmesi için gerekli hukuki adımlar atılmalıdır. Yargıtay’ın bu konudaki içtihatları, suçun unsurlarının ve yargılama sürecindeki özelliklerinin anlaşılması bakımından kilit rol oynamaktadır. Bu sebeplerle Tecrübeli bir ceza avukatı ile çalışılmalıdır.

Yorum yapın