1. Bölünemeyen Borç Nedir? (TBK m.85 Açıklaması)
TBK m. 85/2, “Borç, niteliği veya tarafların iradesi gereği bölünemiyorsa ya da kanun tarafından bölünmez kabul ediliyorsa, birden çok alacaklıdan her biri borcun tamamının ifasını isteyebilir” hükmünü amirdir. Bölünemeyen borç, edimin niteliği gereği (örneğin bir atın teslimi) veya tarafların anlaşmasıyla (örneğin paranın tek seferde ödenmesinin kararlaştırılması) parçalara ayrılarak ifa edilemeyen borçtur.
Yargı kararları bu tanımı somutlaştırmaktadır. Özellikle manevi tazminatın niteliği itibarıyla bölünemez olduğu sıklıkla vurgulanmaktadır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2015/3573 E., 2015/19326 K. sayılı ve 02.11.2015 tarihli kararında bu durum açıkça ifade edilmiştir: “Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması ve kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir.” Bu karar, borcun “niteliği gereği” bölünemez olmasına ilişkin en temel örneklerden birini teşkil etmektedir.
2. Bölünemeyen ve Bölünebilir Borç Arasındaki Farklar
Temel fark, ifa biçimi ve borçluların sorumluluk rejiminde ortaya çıkar. Bölünebilir bir borçta (örn. 100.000 TL para borcu), birden fazla borçlu varsa ve aralarında müteselsil sorumluluk kararlaştırılmamışsa, her borçlu kural olarak sadece kendi payından sorumludur. Alacaklı, her borçludan yalnızca kendi payını talep edebilir.
Bölünemeyen borçta ise, borçlulardan her biri borcun tamamından sorumludur. Alacaklı, borcun tamamını tek bir borçludan isteyebilir. Bu durum, bölünemeyen borcu müteselsil sorumluluğa yaklaştırır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin yukarıda anılan kararında belirtildiği gibi, bölünebilir borçlarda borçlular arasında teselsül yoksa her borçlu kendi payını ifa ile yükümlüyken, bölünemeyen borçta bu mümkün değildir.
3. Bölünemeyen Borcun Kaynağı: Sözleşme, Kanun ve Uygulama
TBK m. 85 uyarınca bölünemezliğin üç temel kaynağı vardır:
- Edimin Niteliği: Bir tablo, bir hayvan veya bir gayrimenkulün mülkiyetinin devri gibi edimler, fiziken veya hukuken bölünemez niteliktedir. Manevi tazminat da yargı kararlarında bu kategoriye dahil edilmiştir.
- Sözleşme (Tarafların İradesi): Taraflar, normalde bölünebilir nitelikte olan bir para borcunun tek seferde ve bölünmeden ödenmesini kararlaştırabilirler.
- Kanun: Kanun koyucu, belirli durumlarda borcun bölünemez olduğunu kabul edebilir. Şirket bölünmesi hallerinde borçlardan doğan müteselsil sorumluluk, kanundan kaynaklanan bölünemezliğe en iyi örneklerden biridir.
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/978 E., 2024/273 K. sayılı ve 20.03.2024 tarihli kararında, bir şirketin bölünmesi durumunda TTK m. 176’ya atıf yapılarak, bölünme sonucu oluşan şirketlerin dava konusu borçtan müteselsilen sorumlu olduğuna hükmedilmiştir. Bu, kanunun alacaklıyı korumak amacıyla borcu yeni tüzel kişilikler nezdinde bölünemez kıldığını göstermektedir.
4. Bölünemeyen Borçlarda Borçluların ve Alacaklının Hak ve Yükümlülükleri
- Alacaklının Hakları: Alacaklı, borcun tamamının ifasını borçlulardan dilediği birinden veya hepsinden birden talep etme hakkına sahiptir. Borç tamamen ödeninceye kadar tüm borçluların sorumluluğu devam eder.
- Borçluların Yükümlülükleri: Her borçlu, alacaklıya karşı borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür. Borçlulardan birinin borcu ifa etmesi, diğerlerini de alacaklıya karşı borçtan kurtarır. İfayı gerçekleştiren borçlunun, kendi payını aşan kısım için diğer borçlulara rücu hakkı saklıdır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/3632 E., 2016/5263 K. sayılı ve 02.05.2016 tarihli kararında müteselsil sorumluluk bağlamında bu durum şöyle açıklanmıştır: “Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir.” Bu ilke, bölünemeyen borçların iç ilişkisinde de geçerlidir.
5. Bölünemeyen Borçta İfa ve İfanın Kime Yapılacağı
Birden fazla alacaklı olması durumunda TBK m. 85/2 uyarınca borçlu, ifayı bütün alacaklılara birlikte yapmak zorundadır. Ancak alacaklılardan biri, diğerlerinin rızası olmaksızın ifayı tek başına talep edemez. Borçlu, alacaklılardan birinin talebi üzerine mahkemece belirlenecek bir yere tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Birden fazla borçlu olması durumunda ise borçlulardan herhangi biri alacaklıya ifada bulunarak hem kendisini hem de diğer borçluları borçtan kurtarabilir.
6. Bölünemeyen Borçta Gecikme ve Sorumluluk Rejimi
Borçlulardan birinin temerrüde düşmesi, kural olarak diğer borçluları etkilemez. Ancak borcun niteliği gereği, bir borçlunun kusuruyla ifanın imkânsızlaşması durumunda, alacaklı tazminat talep etme hakkını tüm borçlulara karşı kullanabilir. Sorumluluk rejimi, genellikle müteselsil sorumluluk hükümlerine paralel işler. Alacaklı, gecikmeden veya ifa imkânsızlığından doğan zararının tamamını borçlulardan herhangi birinden talep edebilir.
7. Uygulamada Karşılaşılan Bölünemeyen Borç Örnekleri
İncelenen kararlardan hareketle uygulamada sıkça karşılaşılan örnekler şunlardır:
- Manevi Tazminat Talepleri: Niteliği gereği bölünemez kabul edilir.
- Bir Eşyanın Teslimi: Sanat eseri, belirli bir makine veya hayvanın teslimi.
- Kat Mülkiyeti Kanunundan Doğan Yükümlülükler: Ortak giderlere katılım gibi bazı yükümlülükler, kat malikleri arasında bölünemez bir borç ilişkisi yaratabilir.
- Şirket Bölünmesinden Doğan Borçlar: Bölünme sonrası devralan şirketlerin, devredilen borçlardan müteselsilen sorumlu olması.
- Haksız Fiilden Doğan Müteselsil Sorumluluk: Trafik kazası gibi durumlarda birden fazla kişinin aynı zarara sebep olması halinde, zararın tazmini borcu bölünemez nitelik kazanır ve müteselsil sorumluluk doğurur.
8. Yargıtay Kararları Işığında Bölünemeyen Borçlara Yaklaşım
Yargıtay, bölünemeyen borç kavramını genellikle müteselsil sorumluluk hükümleri çerçevesinde ele almaktadır. Yaklaşım, alacaklının hakkının en geniş şekilde korunması yönündedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2020/2961 E., 2020/3324 K. sayılı ve 12.10.2020 tarihli kararında, müteselsil sorumluluk “alacaklının istediği borçluya borcun tamamının ifasını talep edebildiği, her bir borçlunun da alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisi” olarak tanımlanmış ve kusur oranlarının borçlular arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiği, alacaklının ise zararın tamamını borçlulardan talep edebileceği belirtilmiştir. Bu yaklaşım, bölünemeyen borçlarda alacaklının konumunu güçlendiren temel prensibi yansıtmaktadır.
Ayrıca, Yargıtay, usul hukuku bağlamında “ilamın bölünmezliği” ilkesine de dikkat çekmektedir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2015/9086 E., 2015/11928 K. sayılı ve 28.05.2015 tarihli kararında, bir mahkeme ilamının “bir bütün, bölünemez, tefrik edilemez” olduğu ve aynı ilamdaki alacak kalemleri için ayrı ayrı icra takibi başlatılmasının dürüstlük kuralına aykırı olabileceği ve hakkın kötüye kullanılması teşkil edebileceği vurgulanmıştır.
9. Bölünemeyen Borçta Dava Açma Hakkı Kime Aittir?
Dava açma hakkı alacaklıya aittir. Alacaklı, borcun tamamının ifası için borçlulardan birine, birkaçına veya tamamına karşı dava açabilir. Bu durum, borçlular arasında ihtiyari dava arkadaşlığı yaratır. Alacaklının borçlulardan sadece birine dava açması, diğerleri hakkındaki dava ve takip hakkını ortadan kaldırmaz.
10. Bölünemeyen Borçlarda İcra Takibi ve Hukuki Süreç
Alacaklı, elindeki ilam veya ilam niteliğindeki belgeye dayanarak borçlulardan herhangi biri veya tamamı aleyhine icra takibi başlatabilir. Takip talebinde borcun tamamı istenebilir. Borçlulardan biri aleyhine başlatılan takibin sonuçsuz kalması, diğer borçlulara başvurma hakkını engellemez.
Ancak, Yargıtay’ın “ilamın bölünmezliği” ilkesi uyarınca, alacaklının aynı ilamdan doğan alacaklarını keyfi olarak bölerek birden fazla takip başlatması ve bu yolla fazladan vekalet ücreti talep etmesi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir ve şikâyet üzerine takibin iptaline neden olabilir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2015/820 E., 2015/6810 K., 26.03.2015).
11. Birden Fazla Borçlu Varsa Bölünemeyen Borç Nasıl Tahsil Edilir?
Tahsilat, müteselsil sorumluluk kurallarına göre yapılır. Alacaklı, en kolay tahsilat yapabileceği borçluya yönelebilir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin 2020/237 E., 2021/413 K. sayılı ve 08.04.2021 tarihli kararında, şirket bölünmesi örneği üzerinden bu durum netleştirilmiştir. Kararda, TTK m. 168/3 uyarınca bölünmeye katılan şirketlerin, tahsis edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumlu olduğu belirtilmiştir. Bu, alacaklının borcun tamamını bölünme sonucu ortaya çıkan şirketlerin herhangi birinden talep edebileceği anlamına gelir. Borcu ödeyen şirket, diğerlerine rücu edebilir.
12. Avukat Tavsiyesi: Bölünemeyen Borçlarda Dikkat Edilmesi Gereken Hukuki Noktalar
- Sözleşme Aşaması: Bölünebilir bir edimin sözleşmeyle bölünemez hale getirilip getirilmediği veya borçlular arasında müteselsil sorumluluk kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı dikkatle incelenmelidir.
- Dava ve Takip Stratejisi: Alacaklı vekili, borçluların malvarlığı durumunu araştırarak takibi veya davayı en güçlü borçluya yöneltmelidir. Borçlu vekili ise, müvekkilinin borcun tamamını ödemesi durumunda diğer borçlulara rücu hakkının güvence altına alınması için gerekli adımları atmalıdır.
- Şirket Birleşme ve Bölünmeleri: Bu tür hukuki işlemlerde, devralınan borçların niteliği ve sorumluluk rejiminin (müteselsil, sınırlı vb.) bölünme sözleşmesinde açıkça belirtilmesi, gelecekteki uyuşmazlıkları önleyecektir.
- Zamanaşımı: Her borçlu için zamanaşımını kesen sebeplerin diğer borçluları etkileyip etkilemediği (TBK m. 155) dikkatle değerlendirilmelidir.
- İlamın Bütünlüğü: Alacaklı vekili, tek bir ilama dayalı alacaklar için birden fazla takip başlatmanın hakkın kötüye kullanılması riski taşıdığını göz önünde bulundurmalıdır.
13. Avukatın Rolü ve Hukuki Desteğin Önemi
Bölünemeyen borç ilişkileri, özellikle birden fazla borçlunun veya alacaklının olduğu durumlarda karmaşık hukuki sorunlar yaratır. Avukatın rolü; borcun niteliğini doğru tespit etmek, sorumluluk rejimini (adi sorumluluk, müteselsil sorumluluk) belirlemek, alacaklı için en etkili tahsilat yolunu çizmek veya borçlu için rücu haklarını korumaktır. Şirket bölünmesi gibi karmaşık ticari işlemlerde, borçların devri ve sorumlulukların netleştirilmesi sürecinde alınacak hukuki destek, tarafları gelecekteki ağır mali yükümlülüklerden korur.
Sonuç
İncelenen yargı kararları, bölünemeyen borç kavramının teorik bir tanımdan ibaret olmadığını, özellikle müteselsil sorumluluk, şirketler hukuku ve haksız fiil gibi alanlarda önemli pratik sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaktadır. Yargı pratiği, bölünemezliğin kaynağını (kanun, sözleşme, edimin niteliği) dikkatle irdelemekte ve alacaklının haklarını koruma eğilimi göstermektedir. Özellikle birden fazla borçlunun varlığı halinde müteselsil sorumluluk kurallarının uygulanması, alacaklıya borcun tamamını dilediği borçludan tahsil etme imkânı tanıyarak güçlü bir koruma sağlamaktadır. Bununla birlikte, Yargıtay’ın “ilamın bölünmezliği” gibi usulî ilkelere vurgu yaparak alacaklı hakkının kullanımını dürüstlük kuralıyla sınırlaması, hak dengesinin korunmasına yönelik önemli bir yaklaşımı temsil etmektedir. Bu nedenle, bölünemeyen borç ilişkilerinde hem maddi hukuk kurallarının hem de usul hukuku ilkelerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi zorunludur.