Çeşit Borcu

1. Çeşit Borcu Nedir? (TBK m.86 Kapsamında Tanım ve Kapsam)

Çeşit borcu, konusunun ferden değil, cinsi ve miktarı belirtilerek tayin edildiği borç türüdür. TBK m. 86 bu borç türünü şu şekilde düzenler: “Çeşit borçlarında hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimin seçimi borçluya aittir. Ancak borçlunun seçeceği edim, ortalama nitelikten daha düşük olamaz.” Bu tanım, borcun konusunun belirli bir havuzdan (cinsten) seçilecek bir veya birden fazla edim olduğunu ortaya koyar. Örneğin, “10 ton Sivas kangal buğdayı” veya “2025 model X marka bir otomobil” teslimi çeşit borcudur.

Yargıtay, bu maddeye atıfla, borçlunun seçim hakkını kullanırken sözleşme amacına uygun ve ortalama kalitede bir mal teslim etmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi (2013/1809 E., 2013/2672 K., 25.04.2013): Kararda, TBK m. 86’ya atıf yapılarak, “cins borcunda edimin orta kalite ve sözleşme amacına uygun olması gerektiği” belirtilmiştir.

2. Çeşit Borcu ile Belirli (Ferdi) Borç Arasındaki Farklar

Temel fark, borcun konusunun belirlenme biçimindedir.

  • Belirli (Ferdi) Borç: Borcun konusu, sözleşme anında taraflarca diğer tüm benzerlerinden ayırt edilecek şekilde, bireysel özellikleriyle belirlenmiştir. Örneğin, şasi numarası belirtilmiş bir otomobilin veya tapu bilgileri verilen bir taşınmazın satışı belirli borçtur. Bu borçta, o belirli malın yok olması ifayı imkânsız hale getirebilir.
  • Çeşit Borcu: Borcun konusu genel nitelikleriyle (cins, tür, miktar) belirlenmiştir. Borçlu, o cinsten herhangi bir malı teslim ederek borcundan kurtulabilir. Bu nedenle, borçlunun elindeki mallar yok olsa bile, piyasadan aynı cinsten mal temin edebildiği sürece ifa imkânsızlığı genellikle söz konusu olmaz.

3. Borçlunun Seçim Hakkı ve Yükümlülüğü

TBK m. 86 uyarınca, sözleşmede alacaklıya veya üçüncü bir kişiye bırakılmadığı sürece, ifa edilecek malı seçme hakkı borçluya aittir. Ancak bu hak, “ortalama nitelikten daha düşük” bir mal seçme serbestisi tanımaz. Bu, borçlunun dürüstlük kuralı çerçevesinde, piyasa koşullarına göre ne en iyi ne de en kötü kalitede olan, makul bir edimi seçmesi gerektiği anlamına gelir.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi (2025/787 E., 2025/1606 K., 24.03.2025): Bir inşaat projesinden daire satışına ilişkin uyuşmazlıkta, sözleşmede belirli bir bağımsız bölümün tayin edilmemesi durumunu çeşit borcu olarak değerlendirmiş ve “sözleşmeyle seçimdeki yetki vaad borçlusuna bırakılmıştır” diyerek, borçlunun (yüklenicinin) projede teslim edilebilecek nitelikte bir daireyi seçerek ifada bulunması gerektiğini belirtmiştir.

4. Çeşit Borcunda Seçimlik Edimin Belirlenmesi Süreci

Çeşit borcu, borçlunun seçim hakkını kullanarak edimi ferdileştirmesiyle belirli borca dönüşür. Bu süreç genellikle şu adımlarla işler:

  1. Seçim: Borçlu, borcun konusunu oluşturan cinsten, ortalama kalite şartına uygun bir malı seçer.
  2. Ayırma (Tecrit): Seçilen malı diğerlerinden ayırır.
  3. Bildirim/Teslim: Seçtiği malı alacaklıya teslim etmek üzere hazırlar veya teslim eder. Bu andan itibaren, hasar ve yarar alacaklıya geçer ve borç artık o ferdileştirilmiş mal üzerinden devam eder.

5. İfa Anında Malın Niteliği: Ortalama Kalite Şartı

Bu şart, çeşit borcunun en temel unsurlarından biridir. Taraflar sözleşmede malın kalitesine ilişkin özel bir hüküm belirtmemişlerse, TBK m. 86’daki “ortalama kalite” standardı devreye girer. Bu standardın ihlali, borcun gereği gibi ifa edilmemesi (ayıplı ifa) sonucunu doğurur ve alacaklıya kanundan doğan haklarını kullanma imkânı verir.

6. Uygulamada Çeşit Borcuna Konu Olan Sözleşme Türleri

Çeşit borcu en sık satım sözleşmelerinde görülür (örneğin, seri üretim mallar, tarım ürünleri, emtialar). Bununla birlikte, eser sözleşmelerinde (örneğin, belirli standartlarda üretilecek mobilya imalatı), kira sözleşmelerinde (örneğin, bir filodan herhangi bir aracın kiralanması) ve hatta hizmet sözleşmelerinde dahi (örneğin, belirli bir yetkinlikteki herhangi bir uzmanın danışmanlık vermesi) karşımıza çıkabilir.

7. Yargıtay Kararları Işığında Çeşit Borcu Uyuşmazlıkları

Yargıtay kararları, çeşit borcu uyuşmazlıklarında özellikle “ayıplı ifa” ve “aliud ifa” ayrımına odaklanmaktadır. Yargıtay, “nispi çeşit tanımı”nı benimseyerek, tarafların sözleşmede belirlediği cinse dahil olmayan bir malın teslimini kategorik olarak ayıplı ifadan ayırmaktadır.

Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi (2021/531 E., 2022/733 K., 04.10.2022) kararında atıf yapılan Yargıtay HGK 2009/19-527 E., 2009/590 K. sayılı kararı: Bu kararda Yargıtay’ın, tarafların sözleşmede belirlediği çeşide dahil olmayan bir şeyin teslim edilmesini “aliud ifa” olarak değerlendirdiği belirtilmiştir.

İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi (2014/384 E., 2018/992 K., 16.10.2018): Mahkeme, “sodyum sülfat” yerine “basit sanayi tuzu” teslim edilmesini, ayıplı ifa değil, “başka bir şeyle yanlış ifa (aliud ifa)” olarak nitelendirmiştir. Bu karar, malın kimliğindeki temel bir farklılığın hukuki sonucunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

8. Ayıplı İfa, Eksik İfa ve Başka Bir Şeyle İfa Ayrımı ve Hukuki Sonuçları

Yargı kararlarında en belirgin ve sonuçları en farklı olan konu bu ayrımdır.

  • Ayıplı İfa: Teslim edilen mal, sözleşmede kararlaştırılan cinstendir ancak vaat edilen veya olması gereken nitelikleri taşımamaktadır (örneğin, sipariş edilen model araba teslim edilmiş ama motoru arızalıdır). Bu durumda ayıba karşı tekeffül hükümleri (TBK m. 219 vd., TKHK m. 8 vd.) uygulanır. Alıcı, ticari satımlarda TTK m. 23’e göre süresinde muayene ve ihbar külfetini yerine getirmelidir.İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi (2020/515 E., 2022/851 K., 19.10.2022): Bu kararda, ticari satımda alıcının TTK m. 23/1-c uyarınca malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde inceleyip ayıbı satıcıya ihbar etme yükümlülüğü vurgulanmış, süresinde ihbar yapılmadığı için alıcının talepleri reddedilmiştir.
  • Eksik İfa: Sözleşmede kararlaştırılan edimin bir kısmının ifa edilmemesidir (örneğin, 100 adet sipariş edilen sandalyenin 80 adet teslim edilmesi). Bu durum ayıp değildir ve ayıp ihbarına tabi tutulmaz. Borcun ifa edilmeyen kısmı için alacaklı, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümlere (TBK m. 117 vd.) başvurabilir.Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi (2023/2368 E., 2025/823 K., 02.05.2025): Kararda, sözleşmede kararlaştırılan bir parçanın teslim edilmemesi “ayıplı ifa” değil, “eksik ifa” olarak nitelendirilmiş ve “Eksik ifa ise; sözleşme konusu işlerin yapılmamasıdır… hiç yapılmayan, yerine getirilmeyen iş eksik ifadır” denilerek, bu durumda ayıp ihbarına gerek olmadığı ve TBK m. 112’ye göre tazminat istenebileceği belirtilmiştir.
  • Başka Bir Şeyle İfa (Aliud İfa): Sözleşmede kararlaştırılan cinsten tamamen farklı bir malın teslim edilmesidir (örneğin, buğday yerine arpa, A marka klima yerine B marka klima teslimi). Yargı kararlarına göre bu durum, borcun hiç ifa edilmemesi veya kötü ifasıdır. Ayıba ilişkin özel hükümler ve kısa ihbar süreleri uygulanmaz.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi (2020/657 E., 2023/239 K., 16.02.2023): Kararda, “Eğer alıcı tarafından istendiği bildirilmiş eşyadan apayrı, bambaşka bir eşya teslim edilmişse… artık ayıplı ifadan değil de başka bir şeyle yanlış ifadan(aliud ifadan)söz edilir” denilerek, bu durumda borçlunun temerrüdü (TBK m. 117 vd.) veya borcun gereği gibi yerine getirilmemesine (TBK m. 112 vd.) ilişkin genel hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir.

9. Borçlunun Kalitesiz Mal Teslimi Durumunda Hukuki Yaptırımlar

Kalitesiz mal teslimi, “ayıplı ifa” kapsamındadır. Alıcının (özellikle tüketicinin) şu seçimlik hakları doğar (TBK m. 227, TKHK m. 11):

  • Sözleşmeden dönme,
  • Satış bedelinden ayıp oranında indirim isteme,
  • Aşırı bir masraf gerektirmiyorsa, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere ücretsiz onarım isteme,
  • İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme. Alıcı, bu seçimlik haklarla birlikte genel hükümlere göre tazminat da talep edebilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (2023/1001 E., 2023/1150 K., 12.04.2023): Ayıplı bir otomobil davasında, “araçta bulunan sürüş güvenliğini tehlikeye sokacak nitelikteki ayıp karşısında davacı tüketicinin kanunda sayılan seçimlik haklardan ayıpsız misli ile değişim hakkını seçme hakkına öncelik verilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.

10. İfa Zamanı ve Yeri: Teslimde Uyulması Gereken Kurallar

İfa zamanı ve yeri öncelikle sözleşme ile belirlenir. Sözleşmede hüküm yoksa, TBK’nın genel hükümleri (TBK m. 89-90) uygulanır. Çeşit borçlarında para dışındaki borçlar, borcun doğumu anında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Teslim, sözleşmeye, dürüstlük kuralına ve teamüllere uygun olarak gerçekleştirilmelidir.

11. Ayıplı Malda Sorumluluk – Çeşit Borcunda Ayıplı İfa

Bu başlık, yukarıda “Ayıplı İfa, Eksik İfa ve Aliud İfa Ayrımı” başlığı altında detaylıca incelenmiştir. Özetle, çeşit borcunda teslim edilen malın ayıplı olması, satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunu doğurur ve alıcıya kanunda belirtilen seçimlik hakları verir.

12. İcra Takiplerinde Çeşit Borcunun Rolü ve Değerlendirme

Çeşit borcuna dayalı bir alacak için ilamsız icra takibi başlatılabilir. Takip talebinde, borcun konusu olan malın cinsi, niteliği ve miktarı açıkça belirtilmelidir. Borçlunun itirazı üzerine takip durduğunda, alacaklının açacağı itirazın iptali davasında, borçlunun ayıplı ifa, eksik ifa veya aliud ifa savunmaları mahkeme tarafından değerlendirilir.

Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi (2024/612 E., 2025/273 K., 03.03.2025): Bir itirazın iptali davasında, davalının ayıplı mal teslimi iddiasını delillendirememesi ve ticari defter kayıtlarının davacı lehine olması nedeniyle itirazın iptaline karar verilmiştir. Bu karar, icra takiplerinde ispat yükünün önemini göstermektedir.

13. Çeşit Borcunda Zarar ve Ziyan Talebi: Ne Zaman Mümkündür?

Zarar ve ziyan talebi, borçlunun kusurlu olarak borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi durumunda mümkündür (TBK m. 112).

  • Aliud ifa veya eksik ifa durumunda, bu doğrudan borcun gereği gibi ifa edilmemesi sayıldığından, alacaklı uğradığı zararın (örneğin, malı başka yerden daha pahalıya temin etme, üretim kaybı) tazminini isteyebilir.
  • Ayıplı ifa durumunda ise alacaklı, seçimlik haklarından biriyle birlikte (örneğin, bedel indirimi + malın ayıbı nedeniyle uğradığı diğer zararlar) tazminat talep edebilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (2017/603 E., 2018/414 K., 28.02.2018): Bu kararda, ayıplı ifa nedeniyle talep edilecek bedel indiriminin “nispi metot” ile hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Bu metoda göre, malın ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oran, satış bedeline uygulanarak indirim miktarı bulunur.

14. Vatandaşın Bilmesi Gereken Haklar – Avukat Tavsiyesiyle Pratik Bilgiler

  • Sözleşme Aşaması: Satın alınacak malın cinsi, markası, modeli ve temel nitelikleri sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Belirsizlik, ileride “aliud ifa” mı yoksa “ayıplı ifa” mı olduğu tartışmasına yol açabilir.
  • Teslim Anı: Mal teslim alınırken, özellikle ticari işlerde, derhal gözden geçirilmelidir. Açıkça görülebilen ayıplar veya malın sipariş edilenden farklı olduğu hemen satıcıya bildirilmelidir.
  • İhbar Süreleri: Ticari alımlarda ayıp ihbar süreleri (açık ayıplar için 2 gün, diğerleri için 8 gün) çok kısadır. Tüketici sözleşmelerinde ise bu süreler daha uzundur. Ayıp fark edildiğinde yazılı olarak (ihtarname, e-posta vb.) derhal satıcıya bildirimde bulunulmalıdır.
  • Hakların Kullanımı: Ayıplı mal durumunda, kanunun tanıdığı seçimlik haklardan (değişim, iade, onarım, indirim) hangisinin somut duruma en uygun olduğu bir avukata danışılarak belirlenmelidir.

15. Avukatın Rolü ve Hukuki Desteğin Önemi

Çeşit borcundan kaynaklanan uyuşmazlıkların karmaşıklığı, özellikle ayıp, eksik ifa ve aliud ifa arasındaki teknik ayrımlar, hukuki desteği zorunlu kılmaktadır. Avukat; sözleşmelerin hazırlanması, ayıp ihbarlarının usulüne uygun yapılması, doğru hukuki nitelemenin yapılarak dava açılması ve delillerin mahkemeye sunulması aşamalarında müvekkilinin haklarını korur. Özellikle ispat yükü ve zamanaşımı gibi usuli konulardaki hatalar, haklı bir davanın kaybedilmesine neden olabileceğinden, profesyonel destek hayati önem taşır.

Sonuç

Çeşit borcu, ticari ve bireysel hayatta sıkça karşılaşılan bir borç türü olup, temel düzenlemesi TBK m. 86’da yer alan “ortalama kalite” ilkesidir. Yargı kararları, bu ilkenin ihlali durumunda ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde, “ayıplı ifa”, “eksik ifa” ve “aliud ifa” kavramları arasında net bir ayrım yapmaktadır. Bu ayrım, alacaklının başvurabileceği hukuki yolları, tabi olduğu ihbar sürelerini ve zamanaşımını temelden değiştirmektedir. Özellikle, sözleşmede kararlaştırılandan tamamen farklı bir malın teslimi anlamına gelen “aliud ifa”nın, ayıplı ifadan farklı olarak borcun hiç ifa edilmemesi rejimine tabi tutulması, alacaklı lehine önemli bir koruma sağlamaktadır. Bu nedenle, çeşit borcuna dayalı hukuki ilişkilerde tarafların hak ve yükümlülüklerini bilmesi, sözleşmeleri net bir şekilde düzenlemesi ve uyuşmazlık halinde doğru hukuki nitelemeyi yaparak zamanında harekete geçmesi esastır.

Yorum yapın