1. Ceza Davası (Ceza Kovuşturması) Nedir?
Ceza davası, kanunda suç olarak tanımlanan bir fiilin işlendiği şüphesi üzerine, devletin ceza verme yetkisini kullanarak başlattığı ve yürüttüğü yargısal bir faaliyettir. Bu süreç temel olarak iki aşamadan oluşur: Suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlayıp iddianamenin kabulüne kadar devam eden soruşturma evresi ve iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar süren kovuşturma evresi.
Ceza davası, suç işlediği iddia edilen kişi (şüpheli/sanık) hakkında ceza mahkemeleri tarafından yürütülen ve sonucunda bir yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına karar verilen bir yargılama sürecidir. Süreç, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2021/1614 E. sayılı kararında belirtildiği gibi, “…hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen… talepname…” ifadesiyle, savcılık soruşturmasıyla başlar. Soruşturma aşamasında deliller toplanır ve şüphelinin ifadesi alınır.
2. Ceza Davası Nasıl Açılır?
Ceza davası, Cumhuriyet savcısının yürüttüğü soruşturma neticesinde, suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşması halinde bir iddianame düzenleyerek bunu yetkili ve görevli mahkemeye sunmasıyla açılır. Bu eyleme “kamu davası açılması” denir.
Soruşturma sonunda suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşursa, savcılık bir iddianame düzenler. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi’nin 2017/2062 E. sayılı kararında görüldüğü üzere, “…Cumhuriyet Başsavcılığının… esas sayılı iddianamesi ile başlayan süreç”, mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesiyle kovuşturma aşamasına evrilir. Bu aşama, delillerin tartışıldığı, tanıkların dinlendiği ve sanığın savunmasını yaptığı duruşmaları içerir ve bir hükümle sona erer.
Soruşturma sonucunda savcı, kamu davası açılması için yeterli delil bulamazsa “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” (takipsizlik) verebilir veya belirli şartlar altında “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı alabilir.
3. Ceza Davası Süreci Nasıl İşler?
Ceza davası süreci temel olarak iki ana aşamadan oluşur: Soruşturma ve Kovuşturma.
- Soruşturma Aşaması: Suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlar ve iddianamenin mahkeme tarafından kabulüne kadar devam eder. Bu aşama gizlidir ve Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülür. Amacı, maddi gerçeği araştırmak ve kamu davası açılıp açılmayacağına karar vermek için delil toplamaktır.
- Kovuşturma Aşaması: İddianamenin kabulüyle başlar ve hükmün kesinleşmesine kadar devam eder. Bu aşama aleni (halka açık) olarak yürütülür ve yargılama faaliyetini mahkeme gerçekleştirir. Duruşmalar yapılır, deliller tartışılır ve bir hüküm kurulur.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı soruşturma evresinin neticesinde verilirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kovuşturma evresinin sonunda mahkemece yapılacak yargılama sonucunda verilmektedir.”
4. Savcılığa Suç Duyurusu ve Soruşturma Aşaması
Soruşturma aşaması, bir suçun işlendiğine dair ihbar veya şikâyetle (suç duyurusu) ya da savcının suçu başka bir şekilde öğrenmesiyle başlar. Bu aşamada savcı, şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm delilleri toplamakla yükümlüdür. Bu sürecin temel amacı ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, yargılamaya konu olaya ilişkin delillerin tespiti, toplanması ve muhafazasıdır. Soruşturma sonunda savcı, CMK m. 171 uyarınca belirli suçlar için “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı verebilir. Bu kurum, şüphelinin lekelenmeme hakkını koruyan ve yargı sisteminin yükünü azaltan bir alternatif çözüm yoludur.
5. İddianamenin Kabulü ve Kovuşturma Süreci
Soruşturma sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe oluşturması halinde savcı, iddianame düzenler. Mahkeme, iddianameyi ve dosyayı inceleyerek kabulüne, iadesine veya eksikliklerin giderilmesine karar verir. İddianamenin kabulüyle kovuşturma aşaması başlar ve şüpheli artık “sanık” sıfatını alır. Bu aşamada duruşmalar yapılır, tanıklar dinlenir, deliller tartışılır ve mahkeme bir sonuca varır.
6. Sanık ve Mağdur Hakları
Adil yargılanma hakkı çerçevesinde sanık haklarının en önemlisidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi bu hakların temelini oluşturur. En temel haklardan biri masumiyet karinesi ve onun bir uzantısı olan “lekelenmeme hakkı”dır. Dava zamanaşımı dolsa bile, sanığın beraat etmesi gereken bir durumda davanın düşürülmesine karar verilemez. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2024/2582 K. 2024/2982 T. 30.04.2024) Bu karar lekelenmeme hakkının önemini göstermektedir.
Mağdurun hakları ise davaya katılma (müdahil olma) yoluyla korunur.
7. Ceza Mahkemesi Türleri ve Yetki Alanları
Asliye Ceza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Çocuk Mahkemesi, İcra Ceza Mahkemesi, Fikri Sinai Haklar Ceza Mahkemesi gibi ceza mahkemesi türlerinin görev ve yetkileri kanunla belirlenmiştir. Her mahkemenin görev ve yetkisi hakkında sitemizde detaylı makaleler mevcut olup oradan bakılabilir.
8. Delil Toplama ve Değerlendirme Süreci
Deliller, soruşturma aşamasında savcılık tarafından, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından toplanır. Yargılama sürecinde delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş olması esastır. Mahkeme, toplanan delilleri duruşmada tartıştıktan sonra serbestçe değerlendirir ve vicdani kanaatine göre bir hüküm kurar. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin 2020/416 E. sayılı kararında bu ilke, “Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine” şeklinde ifade edilmiştir. Deliller; tanık beyanları, bilirkişi raporları, HTS kayıtları gibi çeşitli unsurlardan oluşabilir. Bu süreçte avukatın rolü, hak kayıplarını önlemek, delillerin doğru değerlendirilmesini sağlamak ve kanun yollarına etkin bir şekilde başvurmak açısından hayati öneme sahiptir.
9. Ceza Davasında Mahkeme Kararları ve Hükümler
CMK m. 223’e göre mahkeme; beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşme kararı gibi hükümler verebilir. Literatürde en çok tartışılan kararlardan biri, mahkûmiyet hükmünün bir sonucu olan HAGB kararıdır.
10. İtiraz, İstinaf ve Temyiz Süreçleri
Yargılama sonunda mahkeme; beraat, mahkûmiyet, davanın düşmesi veya ceza verilmesine yer olmadığı gibi kararlar verebilir. Bu kararlara karşı tarafların kanun yollarına başvurma hakkı vardır. Bu yollar sırasıyla itiraz, istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) ve temyizdir (Yargıtay). Detaylı bilgi için Ceza Mahkemesi kararlarına itiraz, Ceza Mahkemesi kararlarının istinafı, Ceza Mahkemesi kararlarının Temyizi başlıklı yazılarımıza bakabilirsiniz.
11. Ceza Davalarında Zaman Aşımı ve Etkileri
Zaman aşımı, devletin cezalandırma hakkını belirli bir süre içinde kullanmaması halinde bu hakkın düşmesidir. Dava zamanaşımı, suçun işlenmesinden itibaren kanunda öngörülen sürenin geçmesiyle kamu davasının açılmasını veya açılmış olan davanın devam etmesini engelleyen bir sebeptir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Ceza Dairesi’nin 2022/3744 E. sayılı kararında, “…öngörülen 12 yıllık uzatmalı dava zamanaşımı sürelerinin dolduğu anlaşıldığından diğer yönleri incelenmeyen kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekmektedir” denilerek zamanaşımının somut etkisi ortaya konulmuştur. Zamanaşımının HAGB kurumu ile ilişkisi ise oldukça tekniktir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/254 E. sayılı kararında belirtildiği üzere, HAGB kararının kesinleşmesiyle dava zamanaşımı durur ve denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmesi halinde yeniden işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı ve dava zaman aşımı başlıklı yazılarımız da ceza hukukunda zamanaşımı konusu tüm yönleriyle detaylı olarak açıklanmıştır.
12. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
HAGB, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün belirli bir denetim süresi boyunca hukuki bir sonuç doğurmamasıdır. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2020/7347 E. sayılı kararında, sanığa HAGB’yi kabul edip etmediği sorulmadan karar verilmesi hukuka aykırı bulunarak hüküm bozulmuştur. Sanık, 5 yıllık denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemezse ve belirlenen yükümlülüklere uyarsa, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir.
HAGB kararının hukuki niteliği, özellikle masumiyet karinesi bağlamında Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 15/9/2020 tarihli V.Ö. başvurusuna ilişkin kararında, HAGB kararına rağmen disiplin makamlarının kişinin suçlu olduğu inancıyla hareket etmesinin masumiyet karinesini ihlal ettiğine hükmedilmiştir. Bu, ceza yargılaması sonucunun idari yargı üzerindeki etkisini gösteren önemli bir tespittir.
HAGB kararı ile dava derdest olmaya devam eder ve kişi “sanık” statüsünü korur. Ancak bu kararın “hukuki sonuç doğurmaması” mutlak değildir. Öngörülen denetim süresi ve denetimli serbestlik tedbirleri de genel anlamda bir hukuki sonuç niteliğindedir. Katılan vekilinin HAGB kararından sonra vekalet ücretini tahsil edebiliyor olması, kurulan hükmün hukuk mahkemelerinde delil niteliğinin devam ediyor olması, adli sicile işlenmese dahi kendisine mahsus bir sisteme kaydedilmesi de birer hukuki sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
13. Cezanın Ertelenmesi ve Adli Kontrol Kararları
HAGB, “cezanın ertelenmesi” kurumundan farklıdır. Cezanın ertelenmesi, işlediği suçtan ötürü cezaya çarptırılan suçlunun cezasının mahkeme tarafından belirlenen bir süreye ertelenmesidir. Cezanın ertelenmesinde ortada kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü varken, HAGB’de açıklanmış ve hukuki sonuç doğuran bir hüküm yoktur. Adli kontrol ise tutuklamaya alternatif bir koruma tedbiri olup, yargılama sürecinde sanığın belirli yükümlülüklere tabi tutulmasıdır. HAGB kapsamındaki denetimli serbestlik tedbirleri ile benzerlikler gösterebilir.
14. Ceza Davalarında Ceza Avukatının Önemi
HAGB kurumunun karmaşık hukuki niteliği, kanun yollarına ilişkin tartışmalar, lekelenmeme hakkı gibi temel hakların korunması ve delillerin değerlendirilmesi gibi süreçlerin teknik bilgi gerektirmesi, ceza yargılamasının her aşamasında uzman bir ceza avukatı yardımının hayati önem taşıdığını ortaya koymaktadır.
15. Sıkça Sorulan Sorular: Ceza Davaları Hakkında
Literatürdeki analizlerden yola çıkarak sıkça sorulan bazı sorulara şu yanıtlar verilebilir:
Denetim süresinde suç işlenirse ne olur? Sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlerse veya yükümlülüklerine aykırı davranırsa, mahkeme geri bıraktığı hükmü açıklar ve cezanın infazı gündeme gelir.
HAGB kararı beraat anlamına mı gelir? Hayır. Dava derdest olmaya devam eder ve kişi “sanık” statüsündedir. Denetim süresi başarıyla tamamlanırsa dava “düşme” kararı ile sonuçlanır.
HAGB kararı adli sicil kaydına (sabıka kaydına) işler mi? Hayır, adli sicile işlenmez ancak kendisine özgü bir sisteme kaydedilir.
HAGB kararına karşı temyiz veya istinaf yoluna gidilebilir mi? Evet, HAGB kararına karşı istinaf ve Temyiz yoluna başvuralabilir.