Ceza Kanununun Zaman Bakımından Uygulanması Ceza Avukatı Anlatımıyla

Ceza Avukatı Açıklıyor: TCK 7. Madde Neyi Düzenliyor?

TCK’nın 7. maddesi, ceza kanunlarının zaman içindeki değişiminin, işlenmiş olan suçlara nasıl etki edeceğini düzenleyen temel normdur. Maddenin özü, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin bir uzantısı olarak, kimsenin işlediği fiilden sonra aleyhine çıkan bir kanunla yargılanamayacağı, ancak lehine çıkan bir kanundan her aşamada yararlanabileceği güvencesidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/1000 E., 2012/268 K. sayılı kararında belirttiği gibi, “Ceza Hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasanın uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren yasanın geçmiş suçlara uygulanabilmesi, lehe sonuç doğurması halinde mümkündür.”

Ceza Kanununun Zaman Bakımından Uygulanması Ne Demektir?

Bu kavram, suçun işlendiği an ile yargılamanın yapıldığı veya hükmün infaz edildiği an arasında yürürlükteki kanunların farklılaşması durumunda, hangi kanunun esas alınacağını belirleyen kurallar bütününü ifade eder. Temel ilke, suçun işlendiği tarihteki kanunun uygulanmasıdır. Ancak TCK m. 7/2, bu kurala adalet ve insanilik temelinde çok önemli bir istisna getirir: “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”

İşlendiği Tarihte Suç Olmayan Fiil Sonradan Suç Sayılabilir mi?

Kesinlikle hayır. Bu, ceza hukukunun evrensel bir ilkesi olan “kanunilik” (nullum crimen, nulla poena sine lege) ve kanunların geriye yürümezliği yasağının doğrudan bir sonucudur. TCK m. 7/1, “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez” diyerek bu durumu net bir şekilde güvence altına almıştır. Bir fiil, ancak işlendiği anda kanun tarafından açıkça suç olarak tanımlanmışsa cezalandırılabilir.

Ceza Avukatı Gözüyle: Sonradan Kaldırılan Suçlar ve Hükümlerin Durumu

Kanun koyucunun bir fiili suç olmaktan çıkarması, o fiilin artık toplum düzeni açısından cezalandırılmaya değer görülmediği anlamına gelir. Bu, fail lehine en köklü değişikliktir. TCK m. 7/1 uyarınca, eğer bir fiil sonradan suç olmaktan çıkarılırsa, o fiil nedeniyle kimse cezalandırılamaz. Daha da önemlisi, “böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.” Örneğin, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2017/19488 E., 2017/28184 K. sayılı kararında, “hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleme eyleminin idari yaptırıma dönüştürüldüğü” tespitiyle, bu eylemin artık TCK kapsamında bir suç oluşturmadığı ve sanığın hukuki durumunun buna göre yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Failin Lehine Olan Kanun Nasıl Belirlenir?

Bu, sürecin en teknik ve önemli aşamasıdır. Yargıtay içtihatları ve 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddesi bu konuda tereddüde yer bırakmamaktadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2009/24715 E., 2012/1843 K. sayılı kararında da atıf yapıldığı üzere, lehe kanun tespiti şu yöntemle yapılır:

“Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.”

Bu demektir ki, mahkeme her iki kanunu da (suç tarihindeki ve sonraki) bir bütün olarak ayrı ayrı somut olaya uygulayacaktır. Cezanın türü, miktarı, erteleme, seçenek yaptırımlar, tekerrür, hak yoksunlukları gibi tüm unsurlar hesaplanarak iki ayrı varsayımsal sonuç elde edilir. Hangi sonuç fail için daha avantajlı ise, o kanun bir bütün olarak “lehe kanun” kabul edilir ve uygulanır. Farklı kanunların lehe olan hükümlerini birleştirmek (karma uygulama) yasaktır.

Ceza Avukatı ile Eski ve Yeni Kanun Karşılaştırmasında Haklarınızı Koruyun

Bir ceza avukatı olarak görevimiz, müvekkilimiz için en avantajlı hukuki pozisyonu yaratmaktır. Kanun değişikliği durumunda, derhal her iki kanunu da müvekkilin dosyasına somut olarak uygulamalı, sonuçları karşılaştırmalı ve hangi kanunun lehe olduğunu gerekçeleriyle birlikte bir dilekçe ile mahkemeye sunmalıyız. Bu proaktif yaklaşım, mahkemenin olası bir gözden kaçırmasının önüne geçer ve müvekkilin haklarını en üst düzeyde korur.

TCK 7. Madde Kapsamında Cezaların İnfazında Hangi Kurallar Geçerli?

TCK m. 7/2’deki “…uygulanır ve infaz olunur” ifadesi, lehe kanun ilkesinin infaz aşamasını da kapsadığını açıkça göstermektedir. Ancak TCK m. 7/3, bu kurala bir istisna getirir: “Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler derhal uygulanır.” Bu hüküm, cezanın infaz edilme biçimine (örneğin, mahkumun cezaevindeki hakları, disiplin cezaları vb.) ilişkin kanunların lehe olup olmadığına bakılmaksızın derhal uygulanacağını, ancak ertelenme ve koşullu salıverilme gibi doğrudan kişinin özgürlüğüne kavuşma süresini etkileyen temel hakların lehe kanun kapsamında değerlendirileceğini belirtir.

Hapis Cezasının Ertelenmesi ve Koşullu Salıverilmede Zaman Uygulaması

Yukarıda belirtildiği gibi, TCK m. 7/3 uyarınca bu iki kurum, “derhal uygulama” ilkesinin istisnasıdır ve lehe kanun karşılaştırmasına tabidir. Eğer suç işlendikten sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun, koşullu salıverilme için cezaevinde geçirilmesi gereken süreyi kısaltıyor veya erteleme şartlarını kolaylaştırıyorsa, bu hükümler kesinleşmiş mahkumiyetler için dahi geriye yürür ve hükümlü lehine uygulanır.

Geçici Kanunlar Kapsamında Suç İşleyenlerin Durumu

TCK m. 7/4, geçici veya süreli kanunlar için özel bir düzenleme getirir. Bu tür kanunlar, yürürlükte oldukları kısa süre içinde işlenen suçlar için, sonradan yürürlükten kalksalar bile uygulanmaya devam ederler. Örneğin, belirli bir salgın döneminde sokağa çıkma yasağını ihlal etmeyi suç sayan geçici bir kanun, salgın bittikten ve kanun ilga edildikten sonra dahi, o dönemde bu suçu işleyenler için uygulanmaya devam edecektir. Bu, lehe kanun ilkesinin bir istisnasıdır.

Ceza Avukatı Uyarıyor: Kanun Değişikliklerinde Hangi Haklarınız Doğar?

Bir kanun değişikliği olduğunda, sanık veya hükümlü olarak şu temel haklarınız doğar:

  • Davanızın görüldüğü mahkemeden veya hüküm kesinleşmişse infazı yapan mahkemeden, lehe kanun tespiti için “uyarlama yargılaması” yapılmasını talep etme hakkı.
  • Yeni kanun fiili suç olmaktan çıkarmışsa, derhal tahliye ve beraat talep etme hakkı.
  • Yeni kanun daha lehe bir ceza öngörüyorsa, cezanızın indirilmesini talep etme hakkı.
  • Yeni kanun lehinize erteleme, koşullu salıverilme veya diğer infaz kolaylıkları getiriyorsa, bunlardan yararlanmayı talep etme hakkı.

Yargılamada Geriye Yürüme Yasağı ve İstisnaları

Ceza hukukunda temel kural, kanunların geriye yürümemesidir. Yani, bir kanun yürürlüğe girdiği andan önceki olaylara uygulanamaz. Bu, özellikle failin aleyhine olan düzenlemeler için mutlak bir yasaktır. Ancak bu yasağın en önemli ve tek istisnası, TCK m. 7/2’de düzenlenen “failin lehine olan kanunun geriye yürümesi” ilkesidir.

Vatandaş Rehberi: Zamanla Değişen Ceza Kanunlarından Nasıl Etkilenirsiniz?

Hakkınızda bir ceza soruşturması veya davası devam ediyorsa ya da bir suçtan mahkum olup cezanızı çekiyorsanız, ceza kanunlarındaki her değişiklik sizi doğrudan etkileyebilir. Bir fiilin suç olmaktan çıkması, cezasının azalması veya uzlaşma gibi alternatif çözüm yolları kapsamına alınması gibi lehinize olan değişikliklerden faydalanabilirsiniz. Bu nedenle, hukuki durumunuzu bir avukatla periyodik olarak gözden geçirmek önemlidir.

TCK 7. Maddeye Göre Lehe Kanun Uygulaması ve Mahkeme Süreci

Bir kanun değişikliği olduğunda, yargılamayı yapan mahkeme, TCK m. 7 uyarınca lehe kanun değerlendirmesini re’sen yapmak zorundadır. Mahkeme, duruşmada taraflara bu konuda beyanlarını sorabilir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 2012/31301 E., 2013/5938 K. sayılı kararında isabetle belirttiği gibi, mahkeme “her iki kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesi” yükümlülüğü altındadır. Eğer hüküm kesinleşmişse, hükmü veren mahkemeden uyarlama yargılaması yapması talep edilir.

Ceza Avukatıyla Kanun Değişikliğinde Yeniden Yargılama Mümkün mü?

Teknik olarak “yeniden yargılama” değil, “uyarlama yargılaması” kurumu devreye girer. Kesinleşmiş bir hükümden sonra lehe kanun çıkması durumunda, CMK m. 311’deki yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden biri olmasa da, TCK m. 7 ve 5252 sayılı Kanun gereği, hükmü veren mahkeme dosyayı yeniden ele alır ve sadece yeni kanun hükümlerini mevcut duruma uyarlayarak ek bir karar verir. Bu süreçte delil toplanmaz, sadece hukuki durum yeni kanuna göre yeniden belirlenir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2019/6224 E., 2019/19065 K. sayılı kararı, kesinleşmiş HAGB kararlarında dahi sonradan suçun uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle uyarlama yapılması ve uzlaştırma işlemlerinin uygulanması gerektiğine hükmederek bu prensibin geniş yorumlanması gerektiğini göstermiştir.

Sonuç: Zamanın Hukuki Etkisi ve Ceza Avukatının Rolü

Sonuç olarak, TCK’nın 7. maddesi, zamanın hukuk üzerindeki dinamik etkisini düzenleyen, adalet ve hukuki güvenlik arasındaki dengeyi kuran hayati bir normdur. “Lehe kanunun geriye yürümesi” ilkesi, modern ceza hukukunun vazgeçilmez bir parçası ve temel bir insan hakkı güvencesidir. Bu karmaşık ve sürekli değişen yasal zeminde, ceza avukatının rolü, kanun değişikliklerini proaktif bir şekilde takip etmek, müvekkilinin dosyasına özgü somut lehe kanun analizini yapmak ve mahkemeler nezdinde bu hakkın eksiksiz bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Bu, sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda savunma makamının adaletin tecellisindeki en temel görevlerinden biridir.

Yorum yapın