1. Temyiz Kanun Yolu Nedir?
Temyiz, bölge adliye mahkemesi ceza daireleri tarafından verilen ve kanunda kesin olduğu belirtilmeyen hükümlerin, hukuka aykırılık iddiasıyla Yargıtay tarafından incelenmesini sağlayan olağan bir kanun yoludur. Amacı, hukuk kurallarının ülke genelinde tutarlı ve doğru bir şekilde uygulanmasını sağlamak, içtihat birliği oluşturmak ve yargı kararlarının hukuka uygunluğunu denetlemektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun belirttiği gibi, temyiz “hükmün hukuka aykırı olması” nedenine dayanır ve “bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.” (YCGK, 2018/387 E., 2019/246 K.).
2. Ceza Muhakemesinde Temyizin Hukuki Dayanağı
Temyiz hakkının temelini anayasal ve uluslararası güvenceler oluşturur. Yargı kararlarında bu dayanaklar sıklıkla vurgulanmaktadır:
- Anayasa: Madde 36’da düzenlenen “Hak Arama Hürriyeti”.
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS): Madde 6’da düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkı” ve bu hakkın bir uzantısı olan “Mahkemeye Erişim Hakkı”.
- AİHS Ek 7 No’lu Protokol: Madde 2’de düzenlenen “Cezai Konularda İki Dereceli Yargılanma Hakkı”. Bu protokol, mahkûm olan her kişinin, mahkûmiyetini veya cezasını daha yüksek bir mahkemeye inceletme hakkını güvence altına alır.
Temyiz kanun yolu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) düzenlenmiştir. İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte CMK’nın ilgili hükümleri yürürlüğe girmiştir.
- Yasal Düzenleme: Temyiz kanun yolu, “CMK’nın 286 ile 307. maddeleri arasında düzenlenmiştir”. Bu maddeler, temyiz edilebilecek kararları, başvuru usulünü, süreleri, inceleme kapsamını ve sonuçlarını belirlemektedir.
- Yürürlük Tarihi: İstinaf ve temyize ilişkin CMK hükümleri, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce verilen ilk derece mahkemesi kararları için, kesinleşinceye kadar mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu’nun (CMUK) temyize ilişkin hükümleri uygulanmaya devam etmiştir.
3. Temyiz Edilebilecek Kararlar Nelerdir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 286. maddesine göre, kural olarak bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir. Ayrıca, bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince yeniden kurulan hükümler de temyiz incelemesine tabidir. Yargı kararlarında, “hükümlerin temyiz edilebilmesi kural, temyiz edilememesi ise istisnadır” ilkesi benimsenmiştir.
4. Hangi Kararlar Kesindir, Temyize Gidilemez?
CMK’nın 286. maddesinin ikinci fıkrası, temyiz edilemeyecek kesin nitelikteki kararları saymıştır. Bunlardan en sık karşılaşılanları şunlardır:
- İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile adli para cezalarına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları.
- İlk derece mahkemelerinden verilen ve hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi kararları.
- Yalnızca eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararlarını değiştirmeyen bölge adliye mahkemesi kararları.
5. Temyiz Başvurusu Nasıl ve Nereye Yapılır?
Temyiz başvurusu, CMK m. 291 uyarınca, hükmü veren mahkemeye (bölge adliye mahkemesi veya bazı durumlarda ilk derece mahkemesi) yapılır. Başvuru iki şekilde gerçekleştirilebilir:
- Dilekçe ile: Mahkemeye hitaben yazılmış bir temyiz dilekçesi sunularak.
- Beyan ile: Mahkemenin zabıt kâtibine sözlü olarak beyanda bulunulmasıyla. Bu beyan tutanağa geçirilir ve hâkim tarafından onaylanır.
6. Temyiz Süresi ve Sürelerin Hesaplanması
CMK 291/1 Gereği Temyiz süresi 2 haftadır.
- Sürenin Başlangıcı: Hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar.
- Sürelerin Hesabı: Sürenin son gününün resmi tatile denk gelmesi halinde, süre tatili izleyen ilk iş günü mesai bitiminde sona erer.
7. Temyiz Dilekçesinde Yer Alması Gereken Hususlar
İstinaftan farklı olarak temyizde sebep göstermek zorunludur. CMK m. 294’e göre, “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.” Temyiz sebebi, maddi vakaya değil, “ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir.” Eğer temyiz dilekçesinde sebep gösterilmemişse, CMK m. 295, temyiz edene ikinci bir imkân tanır: Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde temyiz nedenlerini içeren ek bir dilekçe sunulabilir. Bu süreye uyulmaması, temyiz isteminin CMK m. 298 uyarınca reddedilmesine yol açar. Anayasa Mahkemesi, bu zorunluluğun mahkemeye erişim hakkını ihlal etmediğine karar vermiştir (Merge Polat Başvurusu, 28/1/2021).
8. Yargıtay’ın Temyiz İncelemesindeki Yetkisi
Yargıtay’ın temyiz incelemesi hukuki denetimle sınırlıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bir kararında bu yetki şöyle tanımlanmıştır:
“Yargıtay, maddi olayın tespitinde ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin, sözlülük, doğrudan doğruyalık ve yüzyüzelik ilkeleri uyarınca elde edilen delilleri vicdani kanaatleri ile serbestçe takdir ederken, delillerle varılan sonucun hukuk kurallarına, akla, mantığa, genel hayat tecrübelerine ve bilimsel görüşlere uygun olup olmadığının tespiti bakımından somut dosya üzerinden görüşülüp incelenebileceği gibi maddi sorunla ilgili vaka değerlendirmelerindeki hukuka aykırılıkları da gerekçe üzerinden denetlenebilecektir.” (YCGK, 2020/328 E., 2022/395 K.)
Yargıtay, kural olarak temyiz dilekçesindeki sebeplerle bağlıdır. Ancak CMK m. 289’da sayılan “hukuka kesin aykırılık” hallerini (örneğin, mahkemenin kanuna uygun teşekkül etmemesi, savunma hakkının kısıtlanması vb.) dilekçede belirtilmese dahi re’sen inceler.
9. Temyiz Aşamasında Duruşma Yapılır mı?
CMK m. 299 uyarınca, on yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde Yargıtay, sanık veya müdafiinin istemi üzerine duruşma yapabilir. Ancak bu bir zorunluluk olmayıp, Yargıtay’ın takdirindedir. Yargıtay, genellikle ilk derece ve istinaf aşamalarında savunma hakkının etkin şekilde kullandırıldığı ve yazılı savunma imkânının bulunduğu gerekçesiyle duruşma taleplerini reddetmektedir.
10. Temyiz Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonucunda verebileceği temel kararlar şunlardır:
- Temyiz İsteminin Esastan Reddi ile Onama (CMK m. 302/1): Hükümde hukuka aykırılık bulunmaması halinde verilir.
- Bozma (CMK m. 302/2): Hükümde hukuka aykırılık tespit edilmesi durumunda verilir ve dosya yeniden incelenmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderilir.
- Düzelterek Onama (CMK m. 303): Tespit edilen hukuka aykırılık, yeniden yargılamayı gerektirmeyecek nitelikte ise (örneğin, hesaplama hatası, kanun maddesinin yanlış yazılması) Yargıtay hükmü düzelterek onar.
- Temyiz İsteminin Reddi (CMK m. 298): Başvurunun süresinde yapılmaması, kararın temyiz edilemez nitelikte olması veya temyiz dilekçesinde sebep gösterilmemesi gibi usuli nedenlerle verilir.
11. Temyiz ile İstinaf Arasındaki Farklar
- İnceleme Kapsamı: İstinaf hem maddi olay (vakıa) hem de hukuki denetim yapar. Temyiz ise sadece hukuki denetim yapar.
- Karar Verme Yetkisi: İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırıp yeniden hüküm kurabilir. Yargıtay ise kural olarak yeniden hüküm kurmaz, kararı onar, bozar veya düzelterek onar.
- Sebep Gösterme: İstinaf başvurusunda (C. Savcısı hariç) sebep gösterme zorunluluğu yokken, temyiz başvurusunda zorunludur.
12. Temyiz Sürecinde Sanığın ve Müdafiin Hakları
Sanık ve müdafii, adil yargılanma hakkı kapsamında temyiz sürecinde önemli haklara sahiptir. Bunlar; kanun yoluna başvurma, süresi içinde gerekçeli temyiz dilekçesi sunma, gerekçeli kararın tebliğini isteme, duruşma talep etme (şartları varsa) ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesine karşı beyanda bulunma haklarıdır. Mahkemenin kanun yolunu, süresini ve başvuru merciini taraflara doğru bildirme yükümlülüğü de bu hakların etkin kullanımı için esastır.
13. Temyiz Yolunun Etkisi: Kararın Kesinleşmesi ve Uygulanması
Temyiz yoluna başvurulması, hükmün kesinleşmesini engeller. Hüküm, ancak Yargıtay’ın onama kararı vermesi veya temyiz süresinin başvuru yapılmadan geçmesiyle kesinleşir ve infaz edilebilir hale gelir. Ayrıca CMK m. 306’da düzenlenen “hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi” (sirayet) ilkesi önemlidir. Buna göre, sanıklardan birinin lehine verilen bozma kararı, temyiz etmemiş olsalar bile hukuki durumları aynı olan diğer sanıklara da uygulanır.
14. Uygulamada Temyiz Sürecine Dair Örnekler ve Sorunlar
Yargı kararlarından görülen temel sorunlar şunlardır:
- Gerekçe Eksikliği: Avukatlar veya sanıklar tarafından sunulan temyiz dilekçelerinde somut hukuki gerekçelerin gösterilmemesi, başvuruların reddedilmesine neden olmaktadır.
- Yanıltıcı Kanun Yolu Bildirimi: Mahkemelerin karar fıkrasında kanun yolu, süresi veya merciini yanlış veya eksik göstermesi, tarafların hak kaybı yaşamasına yol açabilmekte, ancak bu durum genellikle başvuran lehine yorumlanarak temyiz isteminin süresinde yapıldığı kabul edilmektedir.
15. Ceza Avukatı Olarak Temyiz Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Sürelere Mutlak Riayet: 2 haftalık temyiz süresi titizlikle takip edilmelidir.
- Hukuki Argüman Geliştirme: Temyiz dilekçesi, bir olay anlatımı değil, somut delillere dayalı olarak hükmün hangi hukuk kurallarına aykırı olduğunun açıklandığı hukuki bir metin olmalıdır.
- CMK m. 289 Kontrolü: Dosyada, dilekçede belirtilmese bile Yargıtay’ın re’sen dikkate alacağı hukuka kesin aykırılık hallerinin olup olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir.
- İstinaf ve Temyiz Ayrımı: İstinaf aşamasında ileri sürülecek maddi vaka iddiaları ile temyiz aşamasında ileri sürülecek hukuki aykırılık iddiaları birbirinden ayrıştırılmalıdır.
- Güncel İçtihat Takibi: Yargıtay’ın benzer konulardaki güncel kararları, temyiz dilekçesinin gücünü artırmak için emsal olarak kullanılmalıdır.
Sonuç
Ceza muhakemesinde temyiz kanun yolu, adli hataların düzeltilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması açısından vazgeçilmez bir denetim mekanizmasıdır. Yargı kararları, bu yolun etkin bir şekilde işleyebilmesi için usuli kurallara sıkı sıkıya bağlı kalınması gerektiğini göstermektedir. Özellikle başvuru süreleri ve temyiz nedenlerinin hukuki bir dille ve somut gerekçelerle ortaya konulması, başvurunun başarısı için kritik öneme sahiptir. Adil yargılanma hakkının bir gereği olarak, kanun yoluna ilişkin bildirimlerin mahkemelerce eksiksiz ve doğru yapılması, hak kayıplarının önlenmesi bakımından esastır. Avukatların bu süreçteki rolü, müvekkillerinin haklarını korumak adına bu karmaşık usul kurallarını titizlikle uygulamayı gerektirmektedir.