1. CMK Madde 7’nin Kapsamı ve Genel Amacı
CMK’nın 7. maddesi, “Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür” hükmünü amirdir. Bu düzenlemenin temel amacı, sanığın kanunla önceden belirlenmiş, görevli bir mahkeme tarafından yargılanmasını sağlayarak adil yargılanma hakkını güvence altına almaktır. Görev kuralları, tarafların iradesine tabi olmayan, kamu düzenine ilişkin kurallardır ve mahkemeler, yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadıklarını re’sen gözetmek zorundadır (CMK m. 4/1). Samsun Bölge Adliye Mahkemesi’nin de belirttiği gibi, “Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görerek vereceği karar hukuka kesin aykırılık sebebidir.” (Samsun BAM 2. CD, 2017/1858 E.).
2. Görevsiz Mahkemenin Tanımı Görev Sınırlarının Belirlenmesi
Görev bir ceza uyuşmazlığının hangi tür mahkeme tarafından çözüleceğini belirleyen kurallar bütünüdür. Görev kurallarının temel amacı, mahkemeler arasında bir iş bölümü sağlamaktır.
Görev kurallarının kanunla belirlenmesi zorunluluğu, hem Anayasa’nın 142. maddesi hem de CMK’nın 3. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, mahkemeler kovuşturma evresinin her aşamasında görevli olup olmadıklarını re’sen (kendiliğinden) denetlemek zorundadır (CMK m. 4).
3. Soruşturma ve Kovuşturma Aşamalarında Uygulama
Görev kurallarının uygulanması soruşturma ve kovuşturma evrelerinde farklılık gösterir.
- Soruşturma Evresi: Cumhuriyet savcıları için CMK’da özel bir görev kuralı düzenlenmemiştir. Bu nedenle savcılar kural olarak görevsizlik kararı veremezler.
- Kovuşturma Evresi: Mahkemeler, CMK m. 4 uyarınca “kovuşturma evresinin her aşamasında” görevli olup olmadıklarını re’sen inceleyebilirler. Görevsiz olduklarını tespit ettiklerinde, CMK m. 5 gereğince bir kararla dosyayı görevli mahkemeye gönderirler. Bu karar, duruşma yapılmadan tensip aşamasında dahi verilebilir.
4. Görevsiz Mahkemenin İşlemlerinin Hukuki Niteliği: Hükümsüzlük ve İstisnaları
CMK madde 7’de yer alan “hükümsüzdür” ifadesi, görevsiz mahkemece yapılan işlemlerin kural olarak geçersiz olduğu ve görevli mahkeme nezdinde herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına gelir. Bu durum, CMK’nın 289/1-d maddesinde “mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması” hali gibi, “hukuka kesin aykırılık” (mutlak butlan) nedeni olarak kabul edilir.
Ancak bu kural mutlak değildir. Maddenin getirdiği en önemli istisna, “yenilenmesi mümkün olmayan” işlemlerin geçerliliğini korumasıdır. Bu istisnanın temelinde delil güvencesi ve usul ekonomisi ilkeleri yatmaktadır. Yargıtay kararlarında bu istisnanın kapsamı somutlaştırılmıştır:
- Tanık Beyanları: Görevsiz mahkemece dinlenen bir tanık daha sonra vefat etmiş veya ulaşılamaz hale gelmişse, bu beyan “yenilenmesi mümkün olmayan” bir işlem olarak geçerliliğini korur. Ancak tanık hayattaysa, görevli mahkeme tarafından yeniden dinlenmesi zorunludur. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin bir kararındaki karşı oyda bu durum şöyle ifade edilmiştir:”Bu kapsamda görevsiz mahkemece alınan tanık beyanı eğer tanık ölmüşse yenilenemeyeceği için geçerli, eğer ölmemişse mutlaka yenilenmesi gereken bir işlem niteliğindedir.” (Yargıtay 9. CD, 2022/11414 E.).
- Diğer Deliller: Olay yerinin ilk tespiti, bozulabilecek delillerin muhafazası gibi tekrarı imkânsız olan işlemler de geçerliliğini sürdürür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, “hükümsüzlük” kavramını dar yorumlamamakta, bu ifadenin işlemin “yok” hükmünde olduğu anlamına gelmediğini, adil yargılanma ilkesi gereği tekrarlanma olanağı varsa yenilenmesi gerektiğini vurgulamaktadır:
“Bu hükümsüzlük ifadesini ‘yok’ anlamında değil, adil bir yargılama için tekrarlanma olanağı var ise yenilenmelidir şeklinde anlamak… duruşmanın sözlülüğü, kanıtların doğrudan doğruyalığı ve adil yargılanma ilkesinin bir gereğidir.” (Yargıtay CGK, 2014/469 E., 2017/260 K.).
5. Hangi İşlemlerin Tekrar Edilmesi Zorunludur?
Yargı kararları ışığında, görevli mahkemenin aşağıdaki işlemleri mutlaka tekrarlaması gerektiği anlaşılmaktadır:
- Sanığın Sorgusu: Sanığın sorgusu, savunma hakkının merkezinde yer alan temel bir usul işlemidir. Görevsiz mahkemece yapılan sorgu geçersiz olup, görevli mahkemenin sanığı yeniden sorgulaması mutlak bir zorunluluktur. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, görevsiz mahkemedeki sorgu ile yetinilerek hüküm kurulmasını savunma hakkının kısıtlanması olarak değerlendirmiştir (Yargıtay 8. CD, 2018/1009 E.).
- Tanıkların ve Bilirkişilerin Dinlenmesi: Yeniden dinlenmeleri mümkün olan tanıklar ve bilirkişiler, görevli mahkeme huzurunda tekrar dinlenmelidir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi, görevsiz mahkemede dinlenen tanıkların beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmasını CMK m. 289/h uyarınca savunma hakkını sınırlayan kesin bir hukuka aykırılık hali olarak kabul etmiştir (Samsun BAM 6. CD, 2017/6 E.).
- Keşif ve Diğer Delil Değerlendirme İşlemleri: Tekrarı mümkün olan keşif gibi işlemlerin de görevli mahkeme tarafından yeniden yapılması esastır.
Buna karşılık, Yargıtay 4. Ceza Dairesi, görevsiz mahkemece verilmiş katılma kararının, yargılamanın esasına etki etmediği sürece görevli mahkemede tekrarlanmasının zorunlu olmadığına hükmetmiştir. Bu durum, her işlemin değil, özellikle delillerin doğrudan doğruyalığı ve savunma hakkıyla ilgili işlemlerin yenilenmesinin esas alındığını göstermektedir (Yargıtay 4. CD, 2009/27702 E.).
6. Görevsizlik Kararlarına Karşı Başvurulacak Hukuki Yollar
Görevsiz mahkemenin verdiği kararlara karşı çeşitli hukuki yollar öngörülmüştür:
- İtiraz: Adli yargı içerisindeki mahkemeler arasında verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir (CMK m. 5/2).
- Temyiz: Görevsizlik kararı, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik verilmişse, bu karar kanun yolu bakımından hüküm sayılır ve temyize tabidir (CMK m. 223/10).
- Kanun Yararına Bozma: Görevsiz mahkemenin esasa ilişkin verdiği ve kesinleşen kararlarına karşı, kanun yararına bozma olağanüstü kanun yoluna başvurulabilir.
Sonuç
Görev ilkesi, kamu düzenine ilişkin emredici niteliğiyle, yargılamanın her aşamasında mahkemeler tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir usul kuralıdır. Görevsiz bir mahkeme tarafından yapılan işlemlerin “yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında hükümsüz” sayılması, kural olarak bu işlemlerin görevli mahkeme tarafından tekrarlanması zorunluluğunu doğurur. Yargıtay içtihatları, bu kuralı katı bir “yokluk” yaptırımı olarak değil, delillerin doğrudan doğruyalığı, sözlülük ve savunma hakkının korunması amacıyla “yenilenmesi gereken işlemler” olarak yorumlamaktadır. Bu yaklaşım, bir yandan usul güvencelerini en üst düzeyde korurken, diğer yandan tekrarı imkânsız delillerin kaybolmasını önleyerek usul ekonomisi ile adalet arasında makul bir denge kurmaktadır. Özellikle sanığın sorgusu gibi temel işlemlerin görevli mahkemece tekrarlanmaması, savunma hakkının kısıtlanması ve mutlak bozma nedeni olarak kabul edilmektedir. Sonuç olarak, görevli mahkemenin tespiti ve yargılamanın bu mahkeme tarafından yürütülmesi, ceza adalet sisteminin meşruiyeti ve güvenilirliği açısından vazgeçilmez bir öneme sahiptir.