1. TBK Madde 11’in Tanımı ve Kapsamı
TBK’nın 11. maddesi, hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmelerin ne zaman hüküm ve sonuç doğuracağını düzenleyen temel normdur. Madde metni şöyledir:
“Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler, kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur. Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.”
Bu madde, sözleşmenin kurulma anı ile hüküm doğurma anı arasındaki ilişkiyi netleştirir. Özellikle ticari hayatta zamanlamanın kritik olduğu durumlarda, tarafların hak ve borçlarının ne zaman başladığını belirlemesi açısından hayati öneme sahiptir. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararında bu hüküm, “hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğuracağı” şeklinde açıkça zikredilmiştir (2022/963 E., 2025/151 K.).
2. Hazır Olmayanlar Arasında Sözleşme Kavramı ve Yargısal Yorumu
Hazır olmayanlar arasında sözleşme, tarafların irade beyanlarını anında birbirlerine iletemedikleri ve araya bir zaman fasılasının girdiği sözleşme türüdür. Yargı kararları, bu kavramı modern iletişim araçlarını da kapsayacak şekilde geniş yorumlamaktadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin bir kararında bu durum net bir şekilde ifade edilmiştir:
“Elektronik posta iletişiminin işleyişinde, taraflar arasında doğrudan doğruya bir iletişim bulunmadığından, elektronik posta ile yapılan irade beyanı, hazır olmayanlar arasında yapılmış bir irade beyanıdır.” (2018/3322 E., 2019/2004 K.)
Bu tanım, e-posta ile yapılan tüm teklif ve kabullerin TBK m. 11 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi de benzer şekilde, e-posta yoluyla yapılan irade beyanını hazır olmayanlar arasında yapılmış bir beyan olarak kabul etmiştir (2025/35 E., 2025/655 K.).
3. Sözleşmenin Hüküm Anı: Kabulün Gönderilme Anı (Gönderme Teorisi)
TBK m. 11/1’in getirdiği en önemli yenilik, sözleşmenin hüküm anı olarak “gönderme teorisini” benimsemesidir. Buna göre, kabul beyanını içeren e-postanın “gönder” tuşuna basıldığı an, sözleşme hüküm doğurmaya başlar. Kabulün önerene ulaşıp ulaşmadığı bu aşamada önem taşımaz.
Bu ilkenin uygulamasına dair bir örnek, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararında görülmektedir. Mahkeme, davacı ve davalı arasındaki e-posta yazışmalarında, davacının teklifine davalının “Onaylıyoruz” şeklindeki cevabı gönderdiği anı sözleşmenin başlangıcı olarak kabul etmiştir (2017/896 E., 2019/1062 K.). Benzer şekilde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi, davalı tarafça imzalanan sipariş sözleşmesinin e-posta ile davacıya gönderildiği tarihi (23.09.2011) sözleşmenin kurulduğu an olarak tespit etmiş ve bu tarihten sonra yapılan iptalin sözleşmenin haksız feshi olduğuna karar vermiştir (2020/637 E., 2021/319 K.).
4. Açık Kabul Gerekmediğinde Hüküm Başlangıcı ve Önerinin Ulaşma Anı
TBK m. 11/2, kuralın istisnasını düzenler. Eğer kanun, işin özelliği veya ticari teamüller gereği açık bir kabul beyanı beklenmiyorsa, sözleşme kabulün gönderildiği an değil, önerinin muhataba ulaştığı an hüküm doğurur. Bu durum, TBK m. 6’da düzenlenen “örtülü kabul” ile paralellik gösterir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, taraflar arasındaki Ticari Uygulama Protokolleri çerçevesinde işin niteliği gereği açık mutabakat arandığı, bu nedenle TBK m. 6 ve m. 11’in uygulama alanı bulmadığı belirtilmiştir. Bu karar, her somut olayın kendi özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiğini ve ticari teamüllerin açık kabulü zorunlu kılabileceğini göstermesi açısından önemlidir (2021/2154 E., 2024/834 K.).
5. Elektronik Ortamda (İnternet ve E-posta) Sözleşme Kuruluşu
Günümüz ticari hayatında sözleşmelerin büyük bir kısmı elektronik ortamda kurulmaktadır. Yargı kararları, bu duruma ilişkin önemli prensipler geliştirmiştir.
- E-postanın Hakimiyet Alanına Girmesi: Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, bir e-postanın hukuken “ulaşmış” sayılması için muhatabın e-posta kutusuna kaydedilmesi yeterlidir. Bu an, önerinin muhatabın hakimiyet alanına girdiği andır.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2015/9617 E., 2016/4542 K., 09.06.2016: “Elektronik posta vasıtasıyla iletişimde yazılı metnin muhatabın elektronik posta adresine gönderilip muhatabın elektronik posta kutusuna kaydedilmekle öneri (irade beyanı) muhatabın hakimiyet alanına girmiş sayılır.”
- E-posta Yazışmalarının Sözleşme Sayıldığı Haller: Tarafların e-posta üzerinden sözleşmenin esaslı unsurlarında (mal, hizmet, bedel, teslim tarihi vb.) anlaşmaları ve karşılıklı olarak onay beyanında bulunmaları halinde, mahkemeler bu yazışmaları bağlayıcı bir sözleşme olarak kabul etmektedir. Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, davalının e-mail ile yaptığı önerinin, davacının ürünleri ithal etmesi ve cevabi e-mail göndermesiyle kabul edildiğini ve bağlayıcı bir sözleşmenin kurulduğunu tespit etmiştir (2020/630 E., 2024/12 K.).
- E-posta Yazışmalarının Sözleşme Öncesi Görüşme Sayıldığı Haller: Her e-posta yazışması bir sözleşme niteliği taşımaz. Tarafların iradeleri henüz netleşmemişse, pazarlık devam ediyorsa veya gönderilen metinler “taslak” niteliğindeyse, bu yazışmalar sözleşme değil, “culpa in contrahendo” (sözleşme öncesi sorumluluk) kapsamında değerlendirilir.İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2019/137 E., 2023/372 K., 03.05.2023: Mahkeme, davalı çalışanın “Ekte taslak sözleşmeyi yorum ve görüşlerinize sunuyorum” ifadesini içeren e-postasını, tarafların iradelerinin uyuştuğu bir sözleşme olarak değil, sözleşme öncesi hazırlık görüşmesi olarak nitelendirmiş ve sözleşmenin kurulmadığına karar vermiştir.
6. İcap (Öneri) ve İcaba Davet Ayrımı
Bir sözleşmenin kurulabilmesi için yapılan irade beyanının, sözleşmenin tüm esaslı unsurlarını içeren ve karşı tarafın kabulüyle sözleşmeyi kurma iradesini yansıtan bir “icap” olması gerekir. Aksi halde, bu beyan “icaba davet” sayılır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/4499 E., 2015/2107 K., 17.02.2015: Yargıtay, bir bankanın internet sitesinde yaptığı ve borcun miktarı, ödeme şekli, faiz oranı gibi tüm unsurları açıkça içermeyen ilanın “icap” niteliğinde olmayıp, “icaba davet” olduğuna hükmetmiştir. Bu nedenle, ilana dayanarak başvuran müşterinin bu beyanı kabulüyle sözleşme kurulmuş sayılmamıştır.
7. Avukat Görüşüyle: TBK m.11 Kapsamında Sözleşmenin Kuruluşu
TBK m. 11, modern ticaretin ve özellikle elektronik sözleşmelerin temel dinamiklerini düzenleyen kritik bir maddedir. Avukatlar için bu maddeyi yorumlarken şu hususlar öne çıkmaktadır:
- İkili Ayrım Prensibi: Bir uyuşmazlıkta öncelikle sözleşmenin “hazırlar arasında” mı yoksa “hazır olmayanlar arasında” mı kurulduğu tespit edilmelidir. Bu tespit, davanın temelini oluşturacaktır.
- Kurulma Anı vs. Hüküm Anı Farkı: Hazır olmayanlar arasındaki sözleşmelerde, sözleşmenin hukuken varlık kazandığı an (kabulün varması) ile hak ve borçların doğduğu an (kabulün gönderilmesi) farklıdır. Bu ayrım, özellikle ifa zamanı, temerrüt ve cayma hakkı gibi sürelerin başlangıcında belirleyicidir.
- TBK m. 8/2’nin Rolü: E-ticaretle ilgili uyuşmazlıklarda, bir web sitesindeki ürün teşhirinin kural olarak “öneri” sayılacağı ve site sahibini bağlayacağı ilkesi bilinmelidir. Doktrinde aksi görüşler olsa da kanunun lafzı bu yöndedir.
- İspat Yükü: TBK m. 11, kabul beyanını gönderen tarafa avantaj sağlarken, bu gönderim anının ispatı yükünü de zımnen ona yükler. Bu nedenle, dijital işlemlerine dair kayıtların (ekran görüntüleri, e-posta arşivleri, sistem logları) saklanması önemlidir.
8. Avukat Olarak Tavsiyelerimiz ve Sonuç
Yargı kararları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 11. maddesinin, özellikle dijitalleşen ticari hayatta sözleşmelerin hüküm anını belirlemedeki merkezi rolünü ortaya koymaktadır. “Gönderme teorisi”nin benimsenmesi, kabul beyanının gönderildiği anda taraflar için bağlayıcı sonuçlar doğurmakta ve bu durum, ticari işlemlerde hız ve kesinlik sağlamaktadır. Ancak, e-posta gibi yazılı iletişim araçlarının yaygın kullanımı, irade beyanlarının niteliği (icap, kabul, icaba davet, sözleşme öncesi görüşme) konusunda ciddi uyuşmazlıklara yol açabilmektedir. Mahkemeler, her somut olayın özelliklerini, tarafların niyetini, ticari teamülleri ve dürüstlük kuralını dikkate alarak bu yazışmaları yorumlamaktadır.
Bu doğrultuda, avukat olarak tavsiyelerimiz şöyledir:
Nihai Sözleşme Metni: Özellikle karmaşık ve yüksek meblağlı ticari ilişkilerde, e-posta ile varılan ön mutabakatların ardından, tüm şartları içeren tek bir nihai sözleşme metninin taraflarca imzalanması, gelecekteki uyuşmazlıkları önlemek adına en güvenli yoldur.
Net İrade Beyanı: E-posta yoluyla yapılan teklif ve kabullerde, iradenin açık, kesin ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde ifade edilmesi sağlanmalıdır.
“Taslak” ve “Öneri” Ayrımı: Bağlayıcı olmayan, pazarlığa açık metinlerin “taslak”, “görüşlerinize sunulur”, “teklife davet” gibi ifadelerle gönderilmesi, ileride bağlayıcı bir sözleşme olarak yorumlanma riskini azaltacaktır.
Kayıtların Saklanması: Sözleşme sürecine ilişkin tüm e-posta yazışmaları ve ekleri, olası bir uyuşmazlıkta delil olarak kullanılmak üzere eksiksiz bir şekilde arşivlenmelidir.
Esaslı Unsurlarda Mutabakat: Sözleşmenin kurulmuş sayılması için tarafların, sözleşmenin konusu, bedeli ve ifa zamanı gibi esaslı unsurlarda net bir şekilde mutabık kaldıklarından emin olunmalıdır.