1. İlan Yoluyla Ödül Sözü Verme Nedir?
İlan yoluyla ödül sözü verme, bir kimsenin, belirli bir sonucun gerçekleşmesi veya bir edimin yerine getirilmesi karşılığında bir ödül vereceğini kamuya veya belirli bir topluluğa yönelik ilan yoluyla duyurması ve bu suretle borç altına girmesidir. Bu kurum, tek taraflı bir hukuki işlemle borç doğuran bir nitelik taşır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, uyuşmazlığın nitelendirilmesine ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nin “uyuşmazlığı ilan yoluyla ödül sözü verme şeklinde nitelendirmesinin olaya uygun düştüğü” belirtilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2023/1184, K. 2023/1093, T. 11.04.2023)
Bu kurumun bir diğer önemli uygulama alanı ise kamu hukukundadır. Örneğin, Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde, aranan terör suçlularının yakalanmasına yardımcı olanlara ödül verileceğinin ilan edilmesi de bu kapsamda değerlendirilir. (Danıştay 10. Daire, E. 2023/2692, K. 2024/1413, T. 16.04.2024)
2. TBK Madde 9’un Amacı ve Hukuki Dayanağı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 9. maddesinin birinci fıkrası, “Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlüdür” hükmünü amirdir. Bu maddenin temel amacı, kamuya yapılan ödül vaatlerine hukuki bir geçerlilik tanımak, bu vaatlere güvenerek harekete geçen kişilerin haklarını korumak ve toplumsal güveni tesis etmektir. Hukuki dayanağı, kişinin tek taraflı irade beyanıyla kendisini borç altına sokabilmesi ilkesine dayanır. Yargıtay, bu tür uyuşmazlıkların Borçlar Kanunu temelinde çözülmesi gerektiğini, örneğin dernekler hukukundan kaynaklanmadığını belirtmiştir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E. 2014/4639, K. 2014/10201, T. 10.06.2014)
3. Ödül Sözü Verenin Yükümlülüğü ve Sorumluluğu
Ödül sözü verenin temel yükümlülüğü, ilanda belirtilen sonucun gerçekleşmesi halinde vaat ettiği ödülü, sonucu gerçekleştiren kişi veya kişilere vermektir. Yargıtay’ın da vurguladığı üzere, “ilan yoluyla ödül sözü vermenin başlıca hükmünü, vaat olunan ödülün istenilen sonucu veya edimi yerine getiren ya da getirenlere verilmesinin oluşturduğu” kabul edilmektedir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2023/1184, K. 2023/1093, T. 11.04.2023)
Bu yükümlülüğün ihlali, hukuki sorumluluk doğurur. Örneğin, bir radyo kanalının düzenlediği yarışmada birinci olan kişiye vaat edilen albüm ve klip yapma sözünün yerine getirilmemesi, mahkeme tarafından borca aykırılık olarak değerlendirilmiş ve tazminat sorumluluğuna hükmedilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2009/14512, K. 2011/16456, T. 06.12.2011)
İdarenin ödül sözü vermesi durumunda da sorumluluk esastır. Danıştay, bir bakanlığın düzenlediği yarışmada birinci olan kişiye ödülünün verilmemesini “hizmet kusuru” olarak nitelendirmiş ve idarenin tazminat ödemesi gerektiğine karar vermiştir. (Danıştay 10. Daire, E. 2008/11336, K. 2012/1405, T. 11.04.2012)
4. Sonucun Gerçekleşmesinden Önce Cayma Hakkı Var mı?
Evet, TBK m. 9/2 uyarınca ödül sözü veren, sonucun gerçekleşmesinden önce sözünden cayabilir. Ancak bu hak, beraberinde bir sorumluluk getirir. Ödül sözü veren, cayma durumunda, sonucu elde etmek amacıyla dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlüdür. Bu düzenleme, cayma hakkının kötüye kullanılmasını önlemeyi ve iyi niyetli kişilerin mağduriyetini engellemeyi amaçlar. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E. 2014/4639, K. 2014/10201, T. 10.06.2014)
5. Engelleme Durumunda Giderlerin Karşılanması
TBK m. 9/2, sadece cayma durumunu değil, aynı zamanda ödül sözü verenin sonucun gerçekleşmesini engellemesi durumunu da düzenler. Eğer ödül sözü veren, kendi eylemleriyle sonucun gerçekleşmesini engellerse, yine dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlü olur. Bu, ödül sözü verenin hem cayma beyanıyla hem de fiili engelleme davranışıyla sorumluluk altına gireceğini gösterir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E. 2014/4639, K. 2014/10201, T. 10.06.2014)
6. Ödül Tutarını Aşan Giderler Ne Olur?
Kanun, gider ödeme yükümlülüğüne açık bir üst sınır getirmiştir. TBK m. 9/2’nin son cümlesi uyarınca, “bir ya da birden çok kişiye ödenecek giderlerin toplamı, ödülün değerini aşamaz.” Bu hüküm, ödül sözü vereni, vaat ettiği ödülün değerini aşan, orantısız bir gider ödeme riskinden korumaktadır.
7. Sonucu Gerçekleştiremeyecek Kişilere Gider Ödenir mi?
TBK m. 9/3, ödül sözü verene önemli bir savunma imkânı tanımaktadır. Buna göre, ödül sözü veren, “giderlerinin ödenmesini isteyenlerin beklenen sonucu gerçekleştiremeyeceklerini ispat ederse, giderleri ödeme yükümlülüğünden kurtulur.” Burada ispat yükünün ödül sözü verende olduğuna dikkat edilmelidir. Gider talebinde bulunan kişinin, çabasının en başından itibaren sonuçsuz kalmaya mahkûm olduğunu kanıtlayabilen vaat sahibi, ödeme yapmaktan imtina edebilir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E. 2014/4639, K. 2014/10201, T. 10.06.2014)
8. Yargı Kararlarında Ödül Sözü Uygulamaları
Yargı kararları, ilan yoluyla ödül sözü verme kurumunun çeşitli yönlerini somutlaştırmaktadır:
- İspat Zorunluluğu: Bir modellik yarışmasında birinci olan davacının ödüllerini alamadığı iddiasıyla açtığı davada Yargıtay, ödül taahhüdünün HMK m. 200 kapsamında belirli bir miktarı geçtiği için tanıkla ispat edilemeyeceğini, yazılı delil gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur. Kararda, “Dava konusu uyuşmazlık ödül taahhüdüne ilişkin olup bu vakıa HMK 200. maddesi kapsamında ve madde de açıkça belirtildiği şekli ile ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçen miktara ilişkin olduğundan tanıkla ispatı mümkün olmayan hallerdendir” denilmiştir. Bu karar, özellikle yüksek değerli ödül vaatlerinde yazılı delilin önemini ortaya koymaktadır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/31252, K. 2019/10887, T. 06.11.2019)
- İdarenin Takdir Yetkisinin Sınırı: Terör örgütü mensubunun yakalanmasına fiilen yardımcı olan davacıya, idare tarafından ilan edilen ödül listesindeki en düşük miktarın ödenmesi üzerine açılan davada Danıştay, idarenin takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığını, somut olayın özelliklerine göre hakkaniyete uygun bir ödül belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Mahkeme, davacının katkısının büyüklüğü karşısında belirlenen ödül miktarında “açık takdir hatası” yapıldığına hükmederek eksik ödenen kısmın davacıya ödenmesine karar vermiştir. (Danıştay 10. Daire, E. 2023/2692, K. 2024/1413, T. 16.04.2024)
9. İlan Şekli ve Hukuki Geçerlilik Koşulları
Kanun, ilan için özel bir şekil şartı öngörmemiştir. İlan, gazete, internet, televizyon, afiş gibi her türlü iletişim aracıyla yapılabilir. Ancak ilanın hukuken geçerli bir borç doğurabilmesi için açık, anlaşılır ve belirli olması esastır. Ödülün ne olduğu, hangi sonucun gerçekleşmesi karşılığında verileceği ve varsa katılım koşulları net bir şekilde belirtilmelidir. İlanı yapan kişi tek taraflı olarak borç altına girdiğinden, ilanı yapan kişinin hukuki işlem yapma ehliyetine sahip olması zorunludur.
Reklam Kurulu kararları, bu alandaki denetimin önemini göstermektedir. Örneğin, bir kripto varlık platformunun “Hazine Avı” kampanyasında vaat edilen ödüllerin (“OKX TR Ürünü” gibi) belirsiz olması ve miktarlarının belirtilmemesi, tüketicileri yanıltıcı ve dürüst rekabet ilkelerine aykırı bulunarak idari yaptırıma tabi tutulmuştur. (Reklam Kurulu, K. 2025/35, T. 06.02.2025) Benzer şekilde, bir taksi uygulamasının “ilk yolculuk 1 TL” vaadinin, koşullarda “maksimum 29 TL indirim” olarak sınırlandırılması ve bu durumun ana vaatte açıkça belirtilmemesi de yanıltıcı bulunmuştur. (Reklam Kurulu, K. 2022/2632)
10. Avukat Görüşü: İlan Yoluyla Ödül Verme Uyuşmazlıklarında Dikkat Edilmesi Gerekenler
İlan yoluyla ödül sözü verme kurumundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda müvekkil haklarının korunması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
- Delillerin Tespiti ve Korunması: Ödül vaadini içeren ilanın (gazete kupürü, web sayfası ekran görüntüsü, video kaydı vb.) ve katılım koşullarını gösteren her türlü belgenin derhal temin edilmesi ve saklanması kritiktir.
- İspat Yükümlülüğü ve Şekil Şartı: Özellikle HMK m. 200’de belirtilen parasal sınırı aşan ödül vaatlerinde, vaadin yazılı bir delille ispatlanması gerektiği unutulmamalıdır. Yargıtay’ın bu konudaki içtihadı nettir.
- İlanın İçeriğinin Analizi: İlan metnindeki muğlak, belirsiz veya çelişkili ifadeler, dürüstlük kuralına aykırılık veya yanıltıcı reklam iddialarının temelini oluşturabilir. Reklam Kurulu kararları bu konuda önemli birer emsal teşkil etmektedir.
- Giderlerin Belgelenmesi: Cayma veya engelleme halinde gider tazminatı talep edilecekse, yapılan tüm masrafların (fatura, fiş, makbuz vb.) eksiksiz bir şekilde belgelenmesi, davanın ispatı açısından zorunludur.
- Görevli Yargı Yolu: Uyuşmazlığın taraflarına göre görevli mahkeme değişebilir. Vaatte bulunan bir kamu kurumu ise, uyuşmazlık idari yargının görev alanına girebilir ve “hizmet kusuru” gibi idare hukukuna özgü kavramlar gündeme gelebilir.
SONUÇ
Türk Borçlar Kanunu’nun 9. maddesi, kamuya yönelik ödül vaatlerini hukuki bir çerçeveye oturtarak hem vaatte bulunanın sorumluluklarını belirlemekte hem de bu vaade güvenerek hareket edenlerin haklarını korumaktadır. Yargı kararları ve idari uygulamalar, bu kurumun sadece özel hukuk kişileri arasında değil, aynı zamanda idarenin taraf olduğu ilişkilerde de önemli sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. Ödül sözü verenin vaadini yerine getirme yükümlülüğü, cayma hakkının sınırları, giderleri karşılama sorumluluğu ve ilanın açıklığı gibi unsurlar, bu hukuki kurumun temel dinamiklerini oluşturmaktadır. Uyuşmazlıkların çözümünde, vaadin içeriğinin doğru analizi, delillerin eksiksiz toplanması ve özellikle ispat kurallarının dikkatle değerlendirilmesi, hak kayıplarının önlenmesi açısından hayati öneme sahiptir.