1. Ismarlanmayan Şeyin Gönderilmesi Nedir?
Ismarlanmayan şeyin gönderilmesi, bir kimsenin daha önceden talep etmediği, sipariş vermediği veya aralarında bu yönde bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı halde, bir ticari işletme veya başka bir kişi tarafından kendisine bir mal gönderilmesi veya bir hizmet sunulması fiilidir. Bu durum, genellikle gönderenin, alıcının sessiz kalmasını veya malı kullanmasını zımni bir kabul olarak yorumlatarak bir sözleşme ilişkisi kurma amacı taşıdığı agresif bir pazarlama tekniğidir.
Kanun koyucu bu durumu TBK m. 7’de açıkça düzenlemiştir:
“Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir.” (PELİN ATİLA YÖRÜK, 2018).
Bu düzenlemenin temel amacı, kişileri talep etmedikleri bir sözleşme ilişkisine zorlanmaktan korumaktır. Nitekim madde gerekçesinde de bu husus vurgulanmıştır:
“sipariş etmediği bir taşınırı posta kutusunda veya kapısının önünde bulan ya da başka bir yolla alan kişilerin, bunları geri göndermemesi, saklamaması hatta kullanması sebebiyle, taraflar arasında örtülü irade açıklaması sonucunda böyle bir sözleşme ilişkisinin doğmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.” (Umay İlke Koca, 2023).
2. Borçlar Kanunu Madde 7’nin Amacı ve Kapsamı
TBK m. 7’nin temel amacı, sözleşme serbestisi ilkesini korumak ve kişileri “emrivaki” ile sözleşme kurmaya zorlayan uygulamalara karşı bir güvence sağlamaktır. BEYZA SULTAN SEVSEVİL (2020) bu amacı şu şekilde ifade etmektedir: “Gerçekten de tüketicinin siparişini vermediği bir malı emrivaki ile almaya zorlamak veyahut tüketiciden malın korunmasını saklamasını beklemek haksızlık oluşturmaktadır.”
Maddenin kapsamı konusunda ise doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır. Hükmün lafzı genel olup, herhangi bir kişi (tacir, tüketici vb.) ayrımı yapmamaktadır. Ancak, öğretideki baskın görüş, bu düzenlemenin pratik uygulama alanının daha çok tüketiciler olduğu yönündedir:
“Öğretide baskın görüş bu düzenlemelerin yalnızca tüketiciler açısından uygulama alanı bulacağı yönündedir.” (Coşkun Çaldağ, 2025).
Bu düzenlemenin İsviçre Borçlar Kanunu’ndan alındığı ve uluslararası alanda benzer koruma mekanizmalarının bulunduğu da belirtilmektedir (BEYZA SULTAN SEVSEVİL, 2020).
3. Ismarlanmamış Malın Gönderilmesi Öneri Sayılır mı?
TBK m. 7’nin ilk cümlesi bu soruya net bir şekilde “hayır” yanıtını vermektedir. Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi, hukuken bir sözleşme kurmaya yönelik “öneri” (icap) olarak kabul edilmez. Bu, gönderenin malın fiyatını belirtmiş olmasından veya gönderinin bir öneri olduğunu açıkça ifade etmesinden bağımsız, kesin bir kuraldır.
“Sipariş edilmeyen bir şeyin gönderilmesi ise öneri değildir. TBK’nin 7. maddesi uyarınca ısmarlanmamış şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Malın fiyatının belirli olması veya malı gönderenin öneri olduğunu belirtmesi sonucu değiştirmez.” (Umay İlke Koca, 2023).
Bu durum, TBK m. 8/2’de düzenlenen “fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi”nin kural olarak öneri sayılmasıyla bir çelişki olarak görülebilmektedir. OĞUZMAN/ÖZ’e atıf yapan PELİN ATİLA YÖRÜK (2018), bu durumu bir tutarsızlık olarak eleştirmektedir:
“TBK’nın 8’inci maddesinin 2’inci fıkrasına göre malın fiyat listesini ve tarifesini göndermek aksi belirtilmedikçe öneri sayılmışken “TBK’nın 7’inci maddesine göre malın kendisini fiyat belirterek göndermenin öneri sayılmaması tutarsızdır.”
4. Gönderilen Malı Alan Kişinin Hukuki Durumu
Ismarlanmamış bir malı alan kişinin hukuki durumu, kanun tarafından güçlü bir şekilde korunmaktadır.
- Sözleşme Kurulmaz: Gönderim bir öneri sayılmadığı için, alıcının sessiz kalması veya malı kullanması dahi bir “kabul” beyanı olarak yorumlanamaz ve taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi doğmaz. Bu hâllerde, tüketicinin sessiz kalması ya da mal veya hizmeti kullanmış olması, sözleşmenin kurulmasına yönelik kabul beyanı olarak yorumlanamaz.
- Ödeme Yükümlülüğü Yoktur: Geçerli bir sözleşme kurulmadığından, alıcının gönderilen mal için herhangi bir bedel ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Gönderen, malın bedelini veya kullanım nedeniyle bir rayiç bedeli talep edemez. Gönderen kimsenin, alıcıdan gönderilen şeyin iadesini isteme ya da kullanma nedeniyle gönderilenin rayicini talep hakkı bulunmaz. Çünkü taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi kurulmamıştır.
- Malı Kullanma ve Tüketme Hakkı: Madde gerekçesinden de anlaşıldığı üzere, alıcı bu malı dilediği gibi kullanabilir, tüketebilir veya elden çıkarabilir. Bu eylemler, bir kabul beyanı olarak nitelendirilemez ve alıcıya herhangi bir sorumluluk yüklemez.
5. Alıcının Geri Gönderme veya Saklama Yükümlülüğü Var mı?
TBK m. 7’nin ikinci cümlesi bu konuda da son derece açıktır: “Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir.” Bu kural, alıcıyı istenmeyen bir malın muhafazası veya iadesi gibi külfetlerden tamamen kurtarmaktadır. Alıcı, malı saklamak, korumak veya gönderene iade etmek için herhangi bir masraf yapmak zorunda değildir.
Literatürde, gönderimin açıkça bir hatadan kaynaklandığının anlaşıldığı durumlarda (örneğin, kargonun bariz bir şekilde yanlış adrese teslim edilmesi), alıcının Medeni Kanun m. 2’deki dürüstlük kuralı gereği göndereni bilgilendirmesi gerekip gerekmediği tartışılsa da, kanun metninde bu yönde bir istisna veya yükümlülük öngörülmemiştir.
“Sipariş edilmemiş bir malın yanlışlıkla gönderildiğinin açıkça anlaşıldığı durumlarda tüketicinin, malı göndereni durumdan haberdar etmesi gerektiği yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır.” (BEYZA SULTAN SEVSEVİL, 2020).
6. İlgili Yargıtay Kararları ve Uygulama Örnekleri
Raporun hazırlandığı literatür analiz yanıtları içerisinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 7. maddesinin uygulanmasına ilişkin spesifik Yargıtay kararı künyesi veya özeti bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, maddenin uygulamadaki yansıması genellikle şu şekildedir: Bir yayınevinin kişiye istemediği bir kitabı gönderip ardından fatura yollaması, bir firmanın deneme ürünü adı altında bir mal gönderip daha sonra ödeme talep etmesi gibi durumlar tipik örneklerdir. Bu gibi hallerde, alıcı ödeme taleplerini dikkate almak zorunda değildir. Gönderen tarafın icra takibi başlatması veya dava açması durumunda, alıcının TBK m. 7’ye dayanarak borca itiraz etmesi ve sözleşmenin kurulmadığını ileri sürmesi, davanın reddedilmesi için yeterli olacaktır.
7. Tüketici Hukuku ile İlişkisi ve Farklılıkları
TBK m. 7’deki düzenlemeye paralel bir hüküm, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 7. maddesinde de yer almaktadır. TKHK m. 7: Sipariş edilmeyen malların gönderilmesi ya da hizmetlerin sunulması durumunda, tüketiciye karşı herhangi bir hak ileri sürülemez. Bu hâllerde, tüketicinin sessiz kalması ya da mal veya hizmeti kullanmış olması, sözleşmenin kurulmasına yönelik kabul beyanı olarak yorumlanamaz. Tüketicinin malı geri göndermek veya muhafaza etmek gibi bir yükümlülüğü yoktur.
İlişki ve Benzerlikler: Her iki madde de aynı amaca hizmet eder ve ısmarlanmayan mal gönderimi karşısında alıcıyı/tüketiciyi korur. Sessiz kalmanın kabul sayılmayacağı ve geri gönderme/saklama yükümlülüğünün olmadığı hususları her iki düzenlemede de ortaktır.
Farklılıklar:
- Kapsam: TBK genel kanun niteliğinde olup, tarafların sıfatına bakılmaksızın (tacir-tacir, tacir-tüketici, sivil kişi-sivil kişi) tüm ilişkilerde uygulanabilir. TKHK ise özel kanun niteliğinde olup, yalnızca bir tarafın tüketici olduğu işlemlerde uygulama alanı bulur.
- İspat Yükü: TKHK m. 7/2, tüketici lehine özel bir ispat kuralı getirmiştir: “Bir mal veya hizmetin sipariş edildiğini iddia eden bu iddiasını ispatla yükümlüdür.” Bu hüküm, TBK’da bulunmamakla birlikte, tüketiciyi koruyucu önemli bir ek güvencedir.
8. Ismarlanmayan Mal Gönderimi Halinde Ne Yapılmalı?
Ismarlanmayan bir mal alan kişi aşağıdaki adımları izlemelidir:
- Panik Yapmamalıdır: Kanunun kendisini tamamen koruduğunu bilmelidir.
- Ödeme Yapmamalıdır: Gönderilen fatura veya ödeme talepleri kesinlikle dikkate alınmamalıdır.
- İletişime Geçme Zorunluluğu Yoktur: Gönderenle iletişime geçerek malı kabul veya reddettiğini bildirme zorunluluğu yoktur. Sessiz kalmak en güvenli yoldur.
- Malı Dilediği Gibi Kullanabilir: Alıcı, malı geri göndermek veya saklamakla yükümlü olmadığı gibi, dilerse kullanabilir, tüketebilir veya atabilir.
- Hukuki Tehditlere Karşı Hazırlıklı Olmalıdır: Gönderenin icra takibi veya dava gibi yollara başvurması halinde, derhal bir avukata danışarak yasal süresi içinde itiraz haklarını kullanmalıdır.
9. Avukatın Rolü ve Hukuki Danışmanlık Süreci
Bu tür bir durumla karşılaşan müvekkile hukuki danışmanlık sağlayan avukatın rolü şunları içerir:
- Bilgilendirme: Avukat, müvekkilini TBK m. 7 ve/veya TKHK m. 7 kapsamındaki hakları konusunda aydınlatır. Müvekkilin herhangi bir ödeme, iade veya saklama yükümlülüğü olmadığını net bir şekilde izah eder.
- İhtarname Hazırlama: Gönderen tarafın taciz edici veya ısrarcı olması durumunda, avukat, ilgili kanun maddelerine atıf yaparak gönderenin taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirten ve bu eylemlere son verilmesini talep eden bir ihtarname hazırlayıp gönderebilir.
- Yasal Savunma: Gönderenin icra takibi başlatması halinde, süresi içinde takibe itiraz dilekçesi hazırlar. Dava açılması durumunda ise mahkemede müvekkili temsil ederek sözleşmenin kurulmadığını ispatlar ve davanın reddini sağlar.
- Karşı Talep Değerlendirmesi: Gönderenin eylemlerinin haksız rekabet veya Tüketici Kanunu’na aykırı bir ticari uygulama teşkil etmesi durumunda, avukat müvekkili adına ilgili kurumlara (Ticaret Bakanlığı, Reklam Kurulu, Tüketici Hakem Heyetleri) şikayette bulunma veya tazminat davası açma gibi seçenekleri değerlendirebilir.
10. Sonuç ve Değerlendirme: Madde 7’nin Uygulamadaki Önemi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 7. maddesi, modern ticaret hayatında karşılaşılan agresif pazarlama yöntemlerine karşı bireylerin irade özerkliğini ve sözleşme serbestisini koruyan temel bir güvencedir. Bu hüküm, “sükutun ikrar olduğu” yönündeki genel kuralın istisnasını teşkil ederek, kişilerin pasif kalmalarının aleyhlerine yorumlanmasını engeller.
Madde, alıcıyı sadece sözleşmesel bir borç altına girmekten kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda istenmeyen bir malın iadesi veya muhafazası gibi fiili külfetlerden de azade kılar. Tüketici hukukundaki paralel düzenleme ile birlikte, özellikle ekonomik olarak daha zayıf konumda olan tüketiciler için güçlü bir koruma kalkanı oluşturur. Doktrinde TBK m. 8 ile arasında bir tutarsızlık olduğu yönündeki eleştiriler bulunsa da, maddenin uygulamadaki koruyucu işlevi ve kişileri istenmeyen borç ilişkilerinden uzak tutmadaki etkinliği tartışmasızdır. Sonuç olarak TBK m. 7, sözleşme hukukunun temel prensiplerini ayakta tutan, adil ve dengeli bir düzenlemedir.