Giriş
Avukat Fatih SEFER tarafından yazılan bu makale, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 2. maddesi ve bu maddeyle ilişkili olarak yabancı hukukun Türk mahkemelerindeki uygulamasına ilişkin temel prensipleri, usulleri ve karşılaşılan sorunları, yargı kararları ışığında analiz etmek amacıyla hazırlanmıştır. Makalemiz, hâkimin re’sen araştırma yükümlülüğünden kamu düzeni müdahalesinin sınırlarına, yabancı hukukun içeriğinin tespitindeki zorluklardan bu zorlukların aşılması için izlenmesi gereken yollara kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
5718 Sayılı MÖHUK m. 2 Yabancı Hukukun Uygulanması
5718 sayılı MÖHUK’un 2. maddesi, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda Türk hâkiminin temel görev ve yükümlülüğünü düzenleyen ana normdur. Bu madde, hâkimin, önüne gelen davada öncelikle Türk kanunlar ihtilafı kurallarını (MÖHUK’un diğer maddeleri) uygulayarak hangi devlet hukukunun yetkili olduğunu tespit etmesini ve ardından bu tespit ettiği yabancı hukuku, tarafların bir talebi olmaksızın, re’sen uygulamasını emreder. Yargı kararlarında bu ilke istikrarlı bir şekilde şu şekilde ifade edilmektedir: “hâkimin, Türk kanunlar ihtilafı kurallarını ve yetkili olan yabancı hukuku resen uygulayacağı” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/16069, K. 2023/7686). Madde aynı zamanda, hâkimin bu görevi yerine getirirken başvurabileceği yöntemleri de düzenler; yetkili yabancı hukukun içeriğinin tespitinde taraflardan yardım isteyebilir. Maddenin ikinci fıkrası ise, tüm çabalara rağmen yabancı hukukun içeriğinin tespit edilememesi halinde ne yapılacağına dair bir çözüm sunar: Bu durumda Türk hukuku uygulanır.
Yabancı Hukukun Uygulanması: Türk Hukukunda Temel İlkeler
Türk hukukunda yabancı hukukun uygulanmasının temel ilkesi, onun bir “vakıa” (olgu) olarak değil, bir “hukuk kuralı” olarak ele alınmasıdır. Bu, ispat külfetinin taraflara ait olmadığı, aksine hâkimin bu hukuku kendiliğinden bulup uygulamakla görevli olduğu anlamına gelir. Bu temel ilke, MÖHUK m. 2/1’de somutlaşmıştır. İkinci temel ilke, “kanunlar ihtilafı kurallarının önceliği”dir. Hâkim, keyfi olarak bir yabancı hukuku seçemez; hangi hukukun uygulanacağını MÖHUK’ta yer alan bağlama kurallarına (örneğin sözleşmeler için m. 24, iş sözleşmeleri için m. 27, haksız fiiller için m. 34) göre belirler. Üçüncü ilke ise “seçilen hukukun maddi hukuk hükümlerinin uygulanması”dır. Taraflara hukuk seçimi imkânı tanınan hallerde, aksi kararlaştırılmadıkça, seçilen hukukun sadece maddi hukuk kurallarının uygulanacağı kabul edilir. Nitekim bir kararda, “MÖHUK m.2/f.4 uyarınca uygulanacak hukuku seçme imkanı verilen hallerde taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça seçilen hukukun maddi hukuk hükümleri uygulanır” denilerek bu durum netleştirilmiştir (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, E. 2021/1039, K. 2021/1145).
Hakimin Yabancı Hukuku Re’sen Uygulama Yükümlülüğü
Hâkimin yabancı hukuku re’sen uygulama yükümlülüğü, MÖHUK sisteminin temel taşıdır. Bu yükümlülük, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesindeki “hâkim, Türk hukukunu resen uygular” ilkesinin milletlerarası özel hukuk alanındaki bir uzantısı ve tamamlayıcısıdır. Yargı kararları, bu yükümlülüğün bir takdir yetkisi olmadığını, emredici bir görev olduğunu istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır. Yabancılık unsuru taşıyan bir davada hâkimin bu görevi ihmal ederek doğrudan Türk hukukunu uygulaması, tek başına bir bozma nedenidir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2015/19341, K. 2017/12867). Bu ilke, hukuki meselelerin çözümünün bilirkişiye devredilemeyeceği, bu yetkinin münhasıran hâkime ait olduğu prensibinin de bir kanıtı olarak kullanılmaktadır. Birçok Bölge Adliye Mahkemesi kararında bu durum, “Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında, hâkimin, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarına göre, yetkili olan yabancı hukuku da re’sen uygulamakla ödevli olduğu hususu hükme bağlanmıştır.” şeklinde ifade edilerek, hukuki konularda bilirkişiye başvurulamayacağı tezinin bir dayanağı olarak gösterilmiştir (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi, E. 2020/1462, K. 2023/394).
Yabancı Hukukun İçeriğinin Belirlenmesi: Nasıl ve Kim Tarafından?
Yabancı hukukun içeriğinin belirlenmesi görevi öncelikle hâkime aittir, ancak bu süreçte hâkim yalnız değildir ve çeşitli kaynaklardan yararlanabilir. Yargıtay içtihatları bu konuda detaylı bir yol haritası çizmektedir. İzlenmesi gereken adımlar şunlardır:
- Taraflardan Yardım İstenmesi: Hâkim, öncelikle taraflara “kendi milli hukukunda bulunan konuya ilişkin tercüme edilmiş kanun maddeleri, ilgili bilgi ve belgeler ile olayın çözümü için gerekli olan tüm dökümanları mahkemeye sunmaları için taraflara süre ve imkan tanınması” gerektiğini belirtir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2016/7813, K. 2019/3884).
- Uluslararası Sözleşmelerden Yararlanma: Gerekirse, “Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” hükümlerinden faydalanılarak, ilgili devletin adli makamlarından resmi bilgi talep edilebilir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2009/3562, K. 2009/7289).
- Resmi Kanallara Başvuru: Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla diplomatik kanallardan ilgili yabancı ülkenin mevzuatı ve içtihatları talep edilebilir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/16067, K. 2023/2360).
- Bilirkişi İncelemesi: Tüm bu bilgi ve belgeler toplandıktan sonra, konunun özel ve teknik bilgi gerektirmesi halinde, “Milletlerarası Özel Hukuk ve … konusunda uzman … akademisyene verilmek suretiyle olayın çözümüne … uygun, gerekçeli, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık rapor alınması” yoluna gidilir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2016/1206, K. 2016/2027).
Yabancı Hukukun Uygulanmaması Hangi Durumlarda Söz Konusu Olur?
Yetkili yabancı hukukun uygulanması kural olmakla birlikte, uygulanmayacağı üç temel durum mevcuttur:
- Kamu Düzeni Müdahalesi (MÖHUK m. 5): Yetkili yabancı hukukun somut olaya uygulanan hükmünün, Türk kamu düzenine “açıkça” aykırı olması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu, en sık karşılaşılan ve en önemli istisnadır.
- Doğrudan Uygulanan Kuralların Varlığı (MÖHUK m. 6): Uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuk ne olursa olsun, Türk hukukunun doğrudan uygulanan kurallarının (müdahaleci normlar) uygulama alanına giren bir durum söz konusu ise, bu kurallar öncelikli olarak tatbik edilir. Örneğin, Türkiye’deki bir taşınmazın devrine ilişkin şekil şartları gibi.
- İçeriğinin Tespit Edilememesi (MÖHUK m. 2/2): Yukarıda belirtilen tüm araştırma yolları tüketildiği halde, yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin içeriği tespit edilemiyorsa, bu durumda yabancı hukuk uygulanmaz ve yerine Türk hukuku ikame edilir. Yargıtay, bu yola başvurulabilmesi için tüm araştırma yükümlülüğünün titizlikle yerine getirilmiş olmasını aramaktadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2024/3724, K. 2024/8795).
Kamu Düzeni Müdahalesi: Yabancı Hukukun Sınırları Nelerdir?
Kamu düzeni müdahalesi, yabancı hukukun uygulanmasının en önemli sınırıdır. Ancak yargı kararları, bu müdahalenin son derece dar ve istisnai yorumlanması gerektiğini vurgulamaktadır. Temel ilke şudur: “Kanunlar ihtilafı hukukundaki kamu düzeni anlayışı, iç hukukun kamu düzeni anlayışından farklı ve daha dar kapsamlıdır.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/5186, K. 2022/8074). Bu, yabancı hukuktaki bir düzenlemenin Türk hukukundan farklı, hatta daha az koruyucu olmasının tek başına kamu düzenine aykırılık teşkil etmeyeceği anlamına gelir. Örneğin, yabancı hukukun kıdem tazminatı öngörmemesi veya daha düşük fazla mesai ücreti düzenlemesi kamu düzeni müdahalesi için yeterli değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2022/892, K. 2023/425). Kamu düzenine aykırılık için, yabancı hukukun uygulanmasının Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere, Türk toplumunun temel adalet anlayışına ve ahlaki değerlerine tahammül edilemez bir şekilde aykırı sonuçlar doğurması gerekir. Bir karşı oy yazısında belirtildiği gibi, Türk hukukundaki azami çalışma sürelerini açıkça ihlal eden ve işçi sağlığını tehlikeye atan bir sözleşme hükmünün uygulanması, Türk kamu düzenine aykırı olarak değerlendirilebilir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2024/3485, K. 2024/7628).
Yabancı Hukuk Bilinemiyorsa Ne Yapılır? Alternatif Çözüm Yolları
Yabancı hukukun içeriğinin bilinememesi veya tespit edilememesi, uygulamada karşılaşılan önemli bir sorundur. MÖHUK, bu duruma M. 2/2’de net bir çözüm getirmiştir: “Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku uygulanır.” Ancak bu hüküm, hâkime bir kaçış yolu sunmaz. Yargıtay içtihatları, bu sonuca varılabilmesi için hâkimin tüm araştırma yükümlülüklerini eksiksiz ve titizlikle yerine getirmiş olmasını şart koşar. Örneğin, mahkemenin sadece taraflardan mevzuat istemesiyle yetinmesi veya Adalet Bakanlığı’na yazdığı yazıya gelen “yeminli tercüman yok” cevabıyla araştırmayı sonlandırması yeterli değildir (İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2021/186, K. 2023/534). Hâkimin, uluslararası sözleşmeler, diplomatik kanallar, uzman bilirkişiler gibi tüm yolları denediğini ve buna rağmen bir sonuca ulaşamadığını gerekçeli kararında açıkça göstermesi gerekir. Aksi takdirde, “eksik inceleme” nedeniyle karar bozulacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2024/13076, K. 2024/15245).
Yargı Kararlarında Yabancı Hukukun Uygulanmasına İlişkin Örnekler
Yargı kararları, yabancı hukukun uygulandığı birçok somut örnek sunmaktadır:
- İş Hukuku: Yurt dışında “mutad işyeri” bulunan işçilerin alacak davalarında, taraflar arasında bir hukuk seçimi yoksa, işin ifa edildiği ülke hukukunun (örneğin Rusya, Irak, Suudi Arabistan, Gabon) uygulanması gerektiğine karar verilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/16069, K. 2023/7686; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2024/227, K. 2024/278).
- Sözleşme Hukuku: Tarafların sözleşmede açıkça bir yabancı hukuku (örneğin İngiliz Hukuku, Washington Eyaleti Hukuku) seçtiği durumlarda, mahkemeler bu seçime bağlı kalarak uyuşmazlığı ilgili yabancı hukuka göre çözmüştür. Bu kapsamda, Washington Eyaleti hukukundaki 6 yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak dava reddedilmiştir (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, E. 2021/1039, K. 2021/1145; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2011/2476, K. 2012/9459).
- Ayni Haklar (Deniz Ticareti): Yabancı bir ülke siciline (örneğin Panama, Cebelitarık, ABD) kayıtlı gemiler üzerindeki mülkiyet ve diğer ayni haklara ilişkin uyuşmazlıklarda, MÖHUK m. 22 gereğince menşe ülke (bayrak devleti) hukukunun uygulanması gerektiği karara bağlanmıştır (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2016/14763, K. 2019/9752).
- Aile Hukuku: Yabancı uyruklu eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesinde, tarafların ortak milli hukuku olan (örneğin Rusya) veya seçtikleri (örneğin Almanya) hukukun uygulanması gerektiği belirtilmiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2016/1206, K. 2016/2027; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2014/13727, K. 2015/22119).
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar: Bilirkişi, Çeviri, Kaynak Erişimi
Uygulamada yabancı hukukun tatbiki sürecinde ciddi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Yargı kararları bu sorunları ve çözüm yollarını ortaya koymaktadır:
- Kaynak Erişimi: Yabancı bir ülkenin güncel mevzuatına, içtihatlarına ve doktrinine ulaşmak en temel sorundur. Bu sorunu aşmak için Adalet Bakanlığı’nın resmi kanalları ve uluslararası adli yardımlaşma sözleşmeleri kritik bir rol oynamaktadır.
- Çeviri Sorunları: Yabancı dildeki metinlerin doğru ve güvenilir bir şekilde Türkçeye çevrilmesi hayati önem taşır. Yargıtay, çelişkili veya onaysız tercümelere dayanılarak hüküm kurulmasını hatalı bulmaktadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/17734, K. 2023/2361). Delil olarak sunulan yabancı dildeki belgelerin dahi “yeminli tercüman tarafından tercüme edilerek onaylanmış olarak dosyaya sunulması” gerekmektedir (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi, E. 2020/1869, K. 2023/977).
- Bilirkişi Sorunları: Yabancı hukuk konusunda yetkin ve uzman bilirkişi bulmak zordur. Atanan bilirkişilerin raporlarının denetime elverişli, gerekçeli ve hukuki dayanakları gösterir nitelikte olması gerekmektedir. Yetersiz ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilmesi bozma nedenidir. Yargıtay, “Yetkili yabancı hukukun içeriğinin doğru ve denetime elverişli şekilde tespit edilmesi, uyuşmazlığın adil şekilde maddi çözüme kavuşturulmasının ön şartını oluşturmaktadır.” diyerek bu konunun önemini vurgulamıştır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/17734, K. 2023/2361).
Yabancı Hukukun Uygulanmasında Süre ve Usul Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
Usul açısından dikkat edilmesi gereken en önemli husus, yabancı hukukun içeriğinin denetime elverişli bir şekilde dosyaya kazandırılmasıdır. Yargıtay, “uygulanan yabancı hukukun muhtevasının Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde saptanıp, dosyaya konuya ilişkin mevzuatın ve Türkçe tercümesinin alınması” gerektiğini emretmektedir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2009/3562, K. 2009/7289). Bu, ilgili kanun maddelerinin asıllarının ve onaylı çevirilerinin dosyada bulunmasının bir zorunluluk olduğu anlamına gelir. Süre açısından ise, özellikle zamanaşımı gibi esasa etkili konularda hangi hukukun uygulanacağı kritik önem taşır. MÖHUK m. 8 uyarınca, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir”. Bu nedenle, bir davada yabancı hukuk yetkili ise, zamanaşımı süreleri ve bu süreyi kesen veya durduran sebepler de o yabancı hukuka göre belirlenecektir. Bu durum, davanın en başında doğru hukukun tespiti ve uygulanmasının ne kadar hayati olduğunu göstermektedir.
Uluslararası Sözleşmelerin 2. Maddeye Etkisi Var mı?
Evet, uluslararası sözleşmelerin MÖHUK m. 2’nin uygulanmasında önemli bir etkisi vardır. Bu etki iki şekilde ortaya çıkar:
1. Kanunlar İhtilafı Kurallarını Belirlemede: Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Eğer Türkiye’nin taraf olduğu bir sözleşme, belirli bir hukuki ilişkiye hangi hukukun uygulanacağına dair özel bir kanunlar ihtilafı kuralı içeriyorsa, MÖHUK’taki genel kurallar yerine bu özel kural uygulanır.
2. Yabancı Hukukun İçeriğinin Tespitinde: Yargı kararlarında sıklıkla atıf yapılan “Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi”, MÖHUK m. 2’nin uygulanmasında pratik bir araçtır. Hâkim, bu sözleşme hükümlerinden yararlanarak taraf devletlerden yabancı hukukun içeriği hakkında resmi bilgi talep edebilir. Bu, hâkimin araştırma yükümlülüğünü yerine getirmesinde önemli bir kaynaktır ve Yargıtay tarafından izlenmesi gereken bir yol olarak işaret edilmektedir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2015/19341, K. 2017/12867).
Türk Hukukunun Yerine Yabancı Hukuk Ne Zaman ve Nasıl Geçer?
Türk hukukunun yerine yabancı hukukun geçmesi, yani bir uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması, iki temel şartın bir arada bulunmasına bağlıdır:
1. Yabancılık Unsurunun Varlığı: Davanın taraflarından birinin yabancı olması, uyuşmazlık konusu hakkın yurt dışında doğması, sözleşmenin yurt dışında ifa edilmesi gibi unsurlardan birinin varlığı gereklidir.
2. Kanunlar İhtilafı Kuralının Yönlendirmesi: Yabancılık unsurunun varlığı tek başına yeterli değildir. Hâkimin, MÖHUK’ta yer alan ilgili kanunlar ihtilafı kuralını (bağlama kuralı) uygulaması ve bu kuralın uyuşmazlığın çözümünde bir yabancı hukuku yetkili kılması gerekir. Örneğin, MÖHUK m. 27/1, iş sözleşmelerinde tarafların seçtiği hukukun uygulanacağını belirtir. Taraflar İsviçre hukukunu seçmişse, Türk hukuku yerine İsviçre hukuku geçer. Seçim yoksa, m. 27/2 uyarınca işçinin mutad işyeri olan Almanya ise, Alman hukuku uygulanır. Bu süreç, hâkimin re’sen yürüttüğü bir tespit ve uygulama faaliyetidir.
Yabancı Hukuk ile Türk Hukuku Arasındaki Çatışmaların Çözüm Yöntemleri
Yabancı hukuk ile Türk hukuku arasındaki potansiyel çatışmalar, “kanunlar ihtilafı kuralları” aracılığıyla çözülür. Bu kuralların temel amacı, hangi durumda hangi hukuk sisteminin uygulanacağını belirleyerek bu çatışmayı ortadan kaldırmaktır. Örneğin, bir sözleşmeden doğan uyuşmazlıkta hem Türk hem de Alman hukukunun uygulanması mümkün görünüyorsa, MÖHUK m. 24 devreye girer ve tarafların hukuk seçimi yapıp yapmadığına veya sözleşmeyle en sıkı ilişkili hukukun hangisi olduğuna göre bir çözüm sunar. Eğer bu kural Alman hukukunu işaret ediyorsa, çatışma Alman hukukunun uygulanması lehine çözülür. Ancak bu çözüm mutlak değildir. Eğer yetkili kılınan Alman hukukunun ilgili hükmü, Türk kamu düzenine açıkça aykırı ise (MÖHUK m. 5), bu durumda çatışma Türk hukukunun lehine çözülür ve yabancı hukuk hükmü uygulanmaz. Dolayısıyla, çözüm yöntemi; önce kanunlar ihtilafı kurallarıyla yetkili hukuku belirlemek, ardından bu hukukun uygulanmasının kamu düzeni gibi istisnai engellere takılıp takılmadığını denetlemektir.
Hakimin Yetkisi ve Takdir Alanı 2. Madde Kapsamında Ne Kadar Geniş?
Hâkimin MÖHUK m. 2 kapsamındaki yetkisi geniş olmakla birlikte, bu yetki sınırsız bir takdir alanı anlamına gelmez. Hâkimin yetkisi ve takdir alanı şu noktalarda ortaya çıkar:
- Araştırma Yöntemini Belirleme: Hâkim, yabancı hukukun içeriğini tespit ederken hangi yollara başvuracağına (taraflardan yardım isteme, bilirkişiye gitme, resmi kanalları kullanma vb.) kendisi karar verir. Bu, bir takdir yetkisidir. Ancak bu yetki, “tüm yolları tüketme” yükümlülüğü ile sınırlıdır.
- İstisnaları Değerlendirme: Kamu düzeni müdahalesinin (m. 5) veya “daha sıkı ilişkili hukuk” (m. 27/4 gibi) istisnasının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek, hâkimin takdirine bağlıdır. Ancak bu takdir, keyfi olamaz; hukukun genel ilkeleri, hakkaniyet ve Yargıtay içtihatları ile sınırlıdır.
- Bilirkişi Seçimi ve Raporun Değerlendirilmesi: Hâkim, hangi uzmanlık alanında bilirkişi seçeceği ve sunulan raporun yeterli, denetime elverişli olup olmadığı konusunda takdir yetkisine sahiptir. Buna karşılık, hâkimin yetkili yabancı hukuku uygulayıp uygulamama konusunda bir takdir yetkisi yoktur. Kanunlar ihtilafı kuralı bir yabancı hukuku işaret ediyorsa, istisnai haller dışında o hukuku uygulamak zorundadır.
Yabancı Hukukun Uygulanması Konusunda Danışılabilecek Kaynaklar ve Pratik Bilgiler
Yargı kararları ve MÖHUK hükümleri, avukatların ve hâkimlerin başvurabileceği çeşitli kaynakları işaret etmektedir:
- Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü: Yabancı ülke mevzuatının ve adli teamüllerin diplomatik kanallarla temini için en güvenilir resmi mercidir.
- Uluslararası Sözleşmeler: Özellikle “Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi”, yabancı hukuk hakkında bilgi edinmek için işletilebilecek etkili bir mekanizma sunar.
- Akademisyen Bilirkişiler: Milletlerarası özel hukuk, medeni hukuk, ticaret hukuku gibi alanlarda uzmanlaşmış akademisyenlerden alınacak bilirkişi raporları, yabancı hukukun doğru yorumlanması için kritik öneme sahiptir.
- İlgili Ülkenin Türkiye’deki Temsilcilikleri (Büyükelçilik/Konsolosluk): Mevzuat metinlerinin temini konusunda yardımcı olabilirler.
- Taraflar ve Vekilleri: MÖHUK m. 2/1 uyarınca, hâkim taraflardan kendi hukuk sistemlerine ilişkin bilgi ve belge sunmalarını isteyebilir. Bu nedenle, yabancılık unsurlu bir davada müvekkilden ilgili mevzuatın temini ve tercümesi konusunda destek almak önemlidir.
- Çeviri Büroları: Tüm yabancı dildeki belgelerin, kararın hukuki geçerliliği için mutlaka yeminli tercüman tarafından çevrilmesi ve noter onayı gibi usuli gerekliliklerin yerine getirilmesi sağlanmalıdır.
Sonuç
5718 sayılı MÖHUK’un 2. maddesinin, Türk mahkemelerini içe kapalı bir sistemden çıkararak milletlerarası hukuki ilişkilere açık hale getiren temel bir normdur. Hâkimin yabancı hukuku re’sen uygulama yükümlülüğü, adil yargılanma hakkının ve hukuki öngörülebilirliğin bir gereğidir. Ancak bu yükümlülüğün layıkıyla yerine getirilmesi, başta kaynak erişimi, dil ve uzmanlık sorunları olmak üzere ciddi pratik zorluklar içermektedir. Yargıtay’ın, yabancı hukukun içeriğinin tespitinde izlenmesi gereken usule ilişkin detaylı yol haritası çizen ve eksik incelemeyle verilen kararları istikrarlı bir şekilde bozan içtihatları, bu alanda görev yapan tüm hukukçular için bir rehber niteliğindedir.
Avukatların yabancılık unsuru taşıyan bir davada, en başından itibaren uygulanacak hukukun tespiti ve bu hukukun içeriğinin denetime elverişli bir şekilde dosyaya sunulması için azami özeni göstermeleri, davanın selameti açısından vazgeçilmezdir. Bu sebeple yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların taraflarının bu konuda uzman bir avukattan hukuki destek alması oldukça önemlidir.