Önerinin ve Kabulün Geri Alınması

1. TBK Madde 10 Düzenlemesi

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Önerinin ve kabulün geri alınması” başlıklı 10. maddesi, sözleşme kurma sürecindeki irade beyanlarının geri çekilmesine ilişkin hukuki çerçeveyi çizer. Madde, taraflara, beyanları karşı tarafın hukuki alanında sonuç doğurmadan önce bundan dönme imkanı tanır.

Maddenin lafzı şu şekildedir:

“Geri alma açıklaması, diğer tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte diğer tarafça öneriden önce öğrenilmiş olursa, öneri yapılmamış sayılır. Bu kural, kabulün geri alınmasında da uygulanır.”

Bu düzenleme, sözleşme özgürlüğünün bir yansıması olarak, tarafların acele veya düşüncesizce verdikleri kararlardan, karşı tarafın güveni zedelenmeden dönebilmelerini sağlar.

2. Öneri ve Kabulün Geri Alınması Ne Anlama Gelir?

Öneri ve kabulün geri alınması, bir tarafın sözleşme kurma iradesini içeren beyanını (öneri) veya bu beyana verdiği olumlu yanıtı (kabul) hukuken geçersiz kılma eylemidir. Bu, tek taraflı bir irade beyanıyla, daha önce yapılmış olan öneri veya kabulün hukuki sonuç doğurmasını engelleme amacı taşır. Geri alma başarılı olduğunda, sözleşme kurma süreci sona erer ve taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisi doğmaz.

3. Geri Alma Açıklamasının Geçerlilik Şartları

TBK m. 10, geri alma açıklamasının geçerliliği için üç alternatif şart öngörmektedir. Bu şartlardan herhangi birinin gerçekleşmesi, geri almanın geçerli olması için yeterlidir:

  1. Önce Ulaşma: Geri alma açıklaması, öneri veya kabulden daha önce karşı tarafın hakimiyet alanına girmelidir.
  2. Aynı Anda Ulaşma: Geri alma açıklaması ile öneri veya kabul, karşı tarafa aynı anda ulaşmalıdır.
  3. Önce Öğrenilme: Geri alma açıklaması, öneri veya kabulden sonra ulaşsa dahi, karşı taraf öneri veya kabulü öğrenmeden önce geri alma açıklamasını öğrenmiş olmalıdır.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararında bu şartlar net bir şekilde vurgulanmıştır:

Özet: “hazır olmayanlar arasında önerinin geri alınabilmesi (TBK m.10) geri alma açıklamasının öneriyle aynı anda diğer tarafa ulaşmasına veya öneriden önce öğrenilmesine bağlıdır.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/29259, K. 2019/6328, T. 20.05.2019)

4. Öneriden Önce Ulaşılan Geri Alma Bildirimi

Bu, en net ve uyuşmazlığa en az yol açan durumdur. Eğer geri alma bildirimi, öneriden önce karşı tarafa ulaşırsa, öneri hukuken hiç yapılmamış sayılır. Karşı tarafın eline geçen öneri metni, hukuki bir anlam ifade etmez ve bu öneriye dayanarak kabul beyanında bulunulamaz.

5. Aynı Anda Ulaşan Bildirimlerde Hukuki Durum

Geri alma bildirimi ile önerinin (veya kabulün) karşı tarafa aynı anda ulaşması halinde de kanun, geri almanın geçerli olacağını belirtir. Örneğin, sabah postasıyla hem öneri mektubunun hem de geri alma mektubunun aynı anda teslim edilmesi durumunda, öneri yapılmamış sayılır. Bu durumda karşı tarafın öneriye duyduğu güven korunmamaktadır, çünkü öneriyi öğrendiği anda geri alındığını da öğrenme imkanına sahiptir.

6. Öneriden Sonra Öğrenilen Geri Alma Açıklamaları

Bu durum, zamanlama açısından en hassas olanıdır. Geri alma açıklaması, öneriden sonra karşı tarafa ulaşabilir. Ancak bu durumda geri almanın geçerli olabilmesi için, karşı tarafın öneriyi henüz öğrenmemiş olması ve geri alma açıklamasını daha önce öğrenmesi gerekir. Örneğin, öneri mektubu muhatabın masasına bırakılmış ancak muhatap henüz okumamışken, öneriyi yapan taraf telefonla arayarak önerisini geri aldığını bildirirse, geri alma geçerli olur. Muhatap, mektubu okuyup öneriyi öğrendikten sonra gelen geri alma bildirimi ise geçersizdir.

7. Kabulün Geri Alınmasında Uygulanacak Kural

TBK m. 10/2, “Bu kural, kabulün geri alınmasında da uygulanır.” hükmüyle, önerinin geri alınması için geçerli olan tüm şartların, kabul beyanının geri alınması için de aynen geçerli olduğunu belirtir. Buna göre, kabul beyanını geri almak isteyen tarafın geri alma açıklaması; kabul beyanından önce veya aynı anda önerene ulaşmalı ya da öneren kabulü öğrenmeden önce geri alma açıklamasını öğrenmelidir.

8. İletişim Zamanlamasının Önemi ve Delillendirme

Tüm senaryolarda görüldüğü üzere, “ulaşma” ve “öğrenme” anlarının tespiti kritik öneme sahiptir. Uyuşmazlıklarda ispat yükü, geri almanın zamanında yapıldığını iddia eden taraftadır. Bu nedenle, kullanılan iletişim yönteminin delil niteliği büyük önem taşır.

  • Noter Kanalıyla İhtarname: Ulaşma anını kesin olarak ispatlaması açısından en güvenilir yoldur.
  • Taahhütlü Posta/Kargo: Teslim tarihi ve saati ispatlanabilir.
  • Elektronik Posta (E-posta): Mahkemeler, e-posta yazışmalarını delil olarak kabul etmektedir. Gönderim ve teslim zamanları teknik olarak tespit edilebilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, taraflar arasındaki e-posta yazışmalarına dayanarak sözleşmenin kurulduğu kabul edilmiştir.Özet: Davalı şirket, e-posta ile kabul ettiği öneriden yine e-posta ile dönmüştür. Mahkeme, bu iletişimlerin zamanlamasını ve içeriğini değerlendirerek sözleşmenin kurulup kurulmadığı ve feshin haklı olup olmadığı konusunda bir karara varmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2023/1066, K. 2024/4478, T. 29.05.2024)
  • WhatsApp/Skype gibi Anlık Mesajlaşma Uygulamaları: Delil niteliği taşısa da, gönderilen kişinin şirket yetkilisi olduğunun ve mesajın içeriğinin ispatı gibi ek zorluklar içerebilir.

9. Geri Alma Bildiriminde Uyuşmazlıkların Çözümü

Uyuşmazlıklar, mahkemeler tarafından genel ispat kuralları ve dürüstlük kuralı (TMK m. 2) çerçevesinde çözülür. Mahkeme, sunulan delilleri (iletişim kayıtları, tanık beyanları, ticari defterler vb.) değerlendirerek geri almanın TBK m. 10’daki şartlara uygun yapılıp yapılmadığını tespit eder. İlginç bir bulgu olarak, bazı mahkeme kararlarında TBK m. 10’un gözden kaçırıldığı görülmektedir:

Alıntı: “TBK’da öneri ve kabulün geri alınmasına dair özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, genel hükümler çerçevesinde, öneri veya kabulün, karşı tarafa ulaşmadan veya aynı anda ulaşması durumunda geri alınabileceği kabul edilir.” (bam-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, E. 2018/3240, K. 2022/212, T. 24.02.2022)

Bu tür ifadeler, kanunda açık bir hüküm olmasına rağmen, uygulayıcıların bazen genel ilkelere başvurduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.

10. Avukat Yorumuyla: Öneri ve Kabul Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Açık ve Net İletişim: Sözleşme görüşmelerinde irade beyanları net olmalıdır. Bir beyanın “öneri” mi yoksa “öneriye davet” mi olduğu ayrımı iyi yapılmalıdır. Fiyat listeleri, kataloglar veya ilanlar genellikle öneriye davet sayılır.
  • Yazılılık ve Kayıt: Özellikle önemli ticari işlemlerde, tüm iletişimin yazılı yapılması ve kayıt altına alınması, olası bir uyuşmazlıkta ispat kolaylığı sağlar.
  • Hızlı Reaksiyon: Bir öneri veya kabulden dönülmek isteniyorsa, en hızlı iletişim aracıyla (telefon, e-posta vb.) derhal karşı tarafa bildirimde bulunulmalı ve bu bildirim yazılı bir teyit ile (örneğin ihtarname) desteklenmelidir.
  • Sözleşme Öncesi Sorumluluk: Görüşmelerin ileri bir aşamasında, karşı tarafta sözleşmenin kurulacağına dair haklı bir güven oluşturduktan sonra dürüstlük kuralına aykırı olarak görüşmeleri kesmek, “culpa in contrahendo” sorumluluğu doğurabilir. Bu durumda, geri alma hakkı kullanılsa bile, güveni boşa çıkan tarafın menfi zararlarının tazmini gündeme gelebilir.Özet: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kira sözleşmesi görüşmelerinde, sözleşmenin kurulacağına dair haklı bir güven oluşturan davalının, görüşmeleri kusurlu olarak sonlandırması nedeniyle sözleşme öncesi sorumluluk ilkeleri çerçevesinde sorumlu olduğuna karar vermiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/435, K. 2022/352, T. 22.03.2022)

SONUÇ

Türk Borçlar Kanunu’nun 10. maddesi, sözleşme kurma sürecinde taraflara irade beyanlarından dönme imkanı tanıyan, ancak bu imkanı katı zamanlama kurallarına bağlayan önemli bir hükümdür. Geri almanın başarısı, tamamen geri alma açıklamasının karşı tarafa ulaşma veya öğrenilme anına bağlıdır. Dijital çağda iletişimin anlık hale gelmesi, bu zamanlamanın tespitini hem kolaylaştırmış hem de daha karmaşık hale getirmiştir. Bu nedenle, hukuki uyuşmazlıkları önlemek adına, tarafların sözleşme süreçlerinde şeffaf, açık ve ispatlanabilir iletişim yöntemlerini tercih etmeleri, geri alma iradelerini ise gecikmeksizin ve en etkili yoldan karşı tarafa bildirmeleri esastır. Yargı kararları, bu süreçte delillendirmenin ve dürüstlük kuralına uygun hareket etmenin belirleyici rol oynadığını göstermektedir.

Yorum yapın