Parada Sahtecilik Suçu Nedir? Hukuki Niteliğiyle İnceleme
TCK m. 197, “memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, taklit ederek veya sahte olarak üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle koymak” eylemlerini suç olarak tanımlamaktadır. Bu suç, seçimlik hareketli bir suç olup, sayılan eylemlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi suçun oluşumu için yeterlidir. Hukuki niteliği itibarıyla, bu suç kamu güvenine ve devletin ekonomik düzenine karşı işlenmiş bir tehlike suçudur. Failin eylemiyle bir zararın doğması şart değildir; para sistemine olan güvenin sarsılması tehlikesi yeterlidir. Yargıtay, eylemin kül halinde parada sahtecilik suçunu oluşturduğunu ve bu suçun devletin ekonomik güvenliğini hedef aldığını kararlarında istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır.
TCK 198’e Göre Paraya Eşit Sayılan Değerler Nelerdir?
TCK m. 198, suçun kapsamını genişleterek paraya eşit sayılan değerleri de koruma altına almıştır. Buna göre, Devlet tarafından ihraç edilen tahvil, hisse senedi, bono gibi değerler ile kıymetli damgalar (pul vb.) ve yetkili kurumlarca çıkarılan diğer değerli kağıtlar da para hükmündedir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2024/17167 E., 2024/7734 K. sayılı kararında, sanıkların sahte Cumhuriyet altınlarını piyasaya sürme eylemi bu madde delaletiyle TCK m. 197 kapsamında değerlendirilmiştir. Yine, tahrif edilmiş milli piyango bileti de bu kapsamda ele alınmıştır (Yargıtay 8. CD, 2021/3383 E., 2023/8199 K.).
Parada Sahtecilik Suçunun Benzer Suçlarla Farkları Nelerdir?
Bu suç, en sık dolandırıcılık (TCK m. 157) ve resmi belgede sahtecilik (TCK m. 204) suçlarıyla karıştırılmaktadır. Temel fark, korunan hukuki yarardadır. Parada sahtecilik, doğrudan devletin para basma yetkisini ve ekonomik düzenini korurken; dolandırıcılık, bireylerin malvarlığı hakkını korur. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2024/222 E., 2024/3253 K. sayılı kararında, sanığın sahte parayla alışveriş yapma şeklindeki tek bir eyleminin ikiye bölünerek hem dolandırıcılık hem de parada sahtecilik suçundan ayrı ayrı hüküm kurulmasının hatalı olduğuna dikkat çekmiştir. Bu gibi durumlarda, fikri içtima kuralları gereği en ağır cezayı gerektiren suçtan (parada sahtecilik) ceza verilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Fail, Fiil, Mağdur, Suçun Konusu ve Manevi Unsur (Kast)
Fail: Suçun faili herhangi bir gerçek kişi olabilir. Özgü bir suç değildir.
Fiil: Üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle koymak gibi seçimlik hareketlerden biridir.
Mağdur: Bu suçun birincil mağduru, ekonomik egemenliği zedelenen Devlettir. Dolayısıyla toplumun tamamı da suçun mağduru sayılır.
Suçun Konusu: Ülkede veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan sahte para veya TCK m. 198’de sayılan paraya eşit değerlerdir. Sahte paranın aldatma kabiliyetine sahip olması gerekmekte olup bu husus Yargıtay kararlarında önemle vurgulanmaktadır. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin E. 2021/11116, K. 2024/849 sayılı kararında, banknotların “aldatma kabiliyetinin olduğu, yapılışındaki özen ve ustalık derecesi nedeniyle sahte olduğunun ilk bakışta herkes tarafından kolaylıkla anlaşılamayacağı“ yönündeki bilirkişi raporu, mahkûmiyet hükmünün onanmasında temel bir dayanak olmuştur.
Manevi Unsur (Kast): Suçun manevi unsuru kasttır. Failin, paranın sahte olduğunu bilerek ve bu bilinçle hareket ederek suçu işlemesi gerekir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun E. 2010/156, K. 2010/225 sayılı kararında bu ilke net bir şekilde ortaya konulmuştur: “Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.” Bu doğrultuda, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin E. 2020/9171, K. 2023/2930 sayılı kararında, sanığın paranın sahte olduğunu bildiğine dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2021/6993 E., 2023/10552 K. sayılı kararında, paranın sahteliğini bilmeden borcuna karşılık aldıklarını savunan ve bu savunmaları tanık beyanlarıyla doğrulanan sanıklar hakkında verilen beraat kararları onanmıştır.
Sahte Paranın Kullanımı ve Neticenin Cezaya Etkisi
Sahte paranın “tedavüle konulması”, yani piyasaya sürülmesi, suçun tamamlanması için yeterlidir. Bir alışverişte kullanılması, borç ödenmesi gibi eylemler tedavüle koyma sayılır. Eylem sonucunda bir zararın meydana gelip gelmemesi suçun oluşumunu etkilemez, ancak cezanın temel cezanın belirlenmesinde (TCK m. 61) dikkate alınabilir. Paranın aldatma kabiliyeti taşıması gerekir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2023/3275 E., 2023/8869 K. sayılı kararında, Merkez Bankası raporuna atıfla, ele geçirilen banknotların “yapılışındaki özen ve ustalık derecesi nedeniyle sahte olduğunun ilk bakışta herkes tarafından kolaylıkla anlaşılamayacağı” belirtilmiş ve bu durum suçun oluştuğuna dair önemli bir delil olarak kabul edilmiştir.
Parada Sahtecilik Suçunda Cezanın Belirlenmesi (HAGB, Erteleme Mümkün mü?)
TCK m. 197/1 uyarınca suçun temel cezası iki yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezasıdır. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve cezanın ertelenmesi, kanuni şartların varlığı halinde mümkündür. Ancak Yargıtay, sanığın geçmişi, sabıka kaydı, yeniden suç işleme eğilimi gibi kriterleri dikkate alarak HAGB uygulanmamasını hukuka uygun bulabilmektedir (Yargıtay 8. CD, 2021/7678 E., 2023/10387 K.). Özellikle, kazanılmış hak ilkesi de bu noktada önem arz etmektedir. Örneğin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2021/12607 E., 2023/10456 K. sayılı kararında, bozma öncesi verilen hükümde cezanın ertelendiği gözetilmeden, bozma sonrası erteleme hükümlerinin uygulanmaması kazanılmış hak ihlali olarak değerlendirilmiştir.
Yargıtay’ın cezanın belirlenmesi ve infazı aşamasında en çok üzerinde durduğu ilke “kazanılmış hak”tır. Sanık lehine olan bu ilke, aleyhe temyiz olmaması halinde, bozma sonrası kurulacak hükmün önceki hükümden daha ağır olamayacağını ifade eder. İncelenen çok sayıda kararda (Yargıtay 8. Ceza Dairesi E. 2020/2998, K. 2020/16765; Yargıtay 8. Ceza Dairesi E. 2018/8970, K. 2018/12461), bozma sonrası daha ağır bir cezaya hükmedilmesi CMUK md. 326/son’un ihlali sayılarak, hükmün “cezanın … adli para cezası üzerinden infazına” şeklinde düzeltilerek onamıştır.
Ceza tayininde bir diğer önemli husus ise tutarlılıktır. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin E. 2012/13733, K. 2013/14901 sayılı kararında olduğu gibi, temel hapis cezasının alt sınırdan belirlenmesine rağmen, adli para cezasının gerekçesiz olarak alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi bir çelişki olarak kabul edilmekte ve bu durum düzeltme nedeni sayılmaktadır. Bu yaklaşım, mahkemelerin ceza takdirinde keyfiliğin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
Cezayı Artıran Nitelikli Haller – TCK 197 Uygulaması
TCK m. 197/3, suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesini nitelikli hal olarak düzenlemiş ve cezanın yarı oranında artırılmasını öngörmüştür. Bunun dışında, kanunda özel bir nitelikli hal düzenlenmemiştir. Ancak temel cezanın belirlenmesinde, suça konu sahte para miktarı, suçun işleniş biçimi gibi unsurlar göz önünde bulundurularak alt sınırdan uzaklaşılabilir.
Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Haller Nelerdir?
TCK’daki genel hükümler bu suç için de geçerlidir. Yaş küçüklüğü (TCK m. 31), akıl hastalığı (TCK m. 32), haksız tahrik (TCK m. 29) gibi ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler somut olayın koşullarına göre uygulanabilir. Örneğin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2023/2100 E., 2023/7695 K. sayılı kararında, suça sürüklenen çocuk hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle TCK m. 31/3 uyarınca indirim yapılmıştır. Sanığın akıl sağlığı durumu, cezai sorumluluğunu etkileyen önemli bir faktördür. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2021/12848 E., 2023/869 K. sayılı kararında, hükümlünün hafif derecede zeka geriliği nedeniyle cezai ehliyetinin tam olmadığına dair Adli Tıp Kurumu raporu sonradan ortaya çıkınca, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi kanun yararına bozma nedeni sayılmıştır.
Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme TCK 197 Açısından Mümkün mü?
Parada sahtecilik suçu, neticesi harekete bitişik bir suç değildir; bu nedenle teşebbüse elverişlidir. Örneğin, sahte parayı üretmeye başlanmış ancak süreç tamamlanamamışsa veya kişi sahte parayı tedavüle koymak üzereyken yakalanmışsa teşebbüs hükümleri (TCK m. 35) uygulanır. Failin, icra hareketlerinden kendi iradesiyle vazgeçmesi durumunda ise gönüllü vazgeçme (TCK m. 36) hükümleri gündeme gelebilir.
Suça İştirak: Sahte Para Suçuna Katılanların Durumu
Bu suç, genellikle birden fazla kişinin katılımıyla işlenir. Sahte parayı üreten, nakleden, saklayan ve piyasaya süren kişiler arasında iştirak iradesi varsa, hepsi TCK’nın iştirak hükümlerine (m. 37-41) göre sorumlu tutulur. Yargıtay, sanıkların “aynı kast ile fikir ve eylem birliği içerisinde” hareket edip etmediklerini dikkatle incelemektedir (Yargıtay 8. CD, 2021/11491 E., 2024/1520 K.). Sanıkların “fikir ve eylem birliği” içerisinde hareket ettiklerinin tespiti, tüm faillerin cezalandırılması için yeterli görülmektedir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E. 2021/11764, K. 2023/7659).
Parada Sahtecilik ve Suçların İçtimaı Hükümleri
Failin tek bir fiil ile birden fazla farklı suçu işlemesi durumunda fikri içtima (TCK m. 44) hükümleri uygulanır. Örneğin, sahte para ile yapılan alışveriş eylemi, hem parada sahtecilik hem de dolandırıcılık suçlarını oluşturduğunda, en ağır cezayı gerektiren parada sahtecilik suçundan ceza verilir. Failin farklı zamanlarda, farklı mağdurlara karşı sahte para kullanması durumunda ise her bir eylem ayrı bir suç kabul edilir ve gerçek içtima (zincirleme suç değil) kuralları uygulanır (Yargıtay 8. CD, 2017/10083 E., 2019/11650 K.).
Fiilin birden fazla kere işlenmesi zincirleme suç hükümleri açısından önemli bir yöne sahiptir. Parada sahtecilik suçu kesintisiz suçlardan olup hukuki ve fiili kesintinin gerçekleşmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin E. 2017/10083, K. 2019/11650 sayılı kararında suçun kesintisiz niteliği şu şekilde açıklanmıştır: “Parada sahtecilik suçunun kesintisiz suçlardan olması ve iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesintinin, sanıkların yakalanması ile de fiili kesintinin oluşması karşısında…” Bu tespit, yakalanma anından sonra işlenen yeni fiillerin ayrı bir suç oluşturacağı ve zincirleme suç hükümlerinin her durumda uygulanamayacağı anlamına gelmektedir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin E. 2024/18524, K. 2024/7054 sayılı kararında da aynı gün içinde fiili kesinti olmadan işlenen eylemlerin tek suç oluşturacağı belirtilerek, zincirleme suç hükümlerinin yanlış uygulanması bir bozma nedeni sayılmıştır. 8. Ceza Dairesi 2023/4512 E., 2024/3537 K. sayılı kararda, sanığın farklı tarihlerdeki eylemleri arasında hukuki veya fiili kesinti bulunmadığı, bu nedenle parada sahtecilik suçunun temadi ettiği ve CMK m. 223/7 uyarınca “aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa, davanın reddine karar verilir” ilkesi gereği davanın reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Etkin Pişmanlık Uygulaması Parada Sahtecilikte Geçerli mi?
Evet, geçerlidir. TCK m. 201, parada sahtecilik suçları için özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi getirmektedir. Bu hüküm, cezasızlık sonucunu doğuran şahsi bir sebeptir. Uygulanma şartları oldukça katıdır:
Failin sahte parayı tedavüle koymamış olması.
Fiilin resmi makamlar tarafından haber alınmamış olması.
Failin, diğer suç ortaklarını ve paraların üretildiği/saklandığı yerleri merciine haber vermesi.
Verilen bilginin, suç ortaklarının yakalanmasını ve sahte paraların ele geçirilmesini sağlaması.
Parada Sahtecilikte Soruşturma Süreci Nasıl İşler?
Soruşturma, suç şüphesinin öğrenilmesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen başlatılır. Bu süreçte kolluk kuvvetleri delilleri toplar (arama, el koyma, tanık dinleme, teknik takip vb.), şüphelilerin ifadeleri alınır ve en önemlisi, ele geçirilen paraların sahtelik ve aldatma kabiliyeti tespiti için T.C. Merkez Bankası veya Adli Tıp Kurumu’ndan bilirkişi raporu alınır.
Ceza Davasının Açılması: Hangi Durumlarda Dava Açılır?
Soruşturma sonunda toplanan deliller, suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar.
Kovuşturma Süreci: Görevli ve Yetkili Mahkeme ve Diğer Konular
- Görevli Mahkeme: Parada sahtecilik suçunda (TCK m. 197/1) görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi‘dir. TCK m. 197/2 ve 197/3 kapsamındaki suçlar ise Asliye Ceza Mahkemesi‘nin görev alanına girer. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2016/8278 E., 2018/2805 K. sayılı kararında, Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesi gerekirken yargılamaya devam etmesini kanuna aykırı bulmuştur.
- Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme, genel kural uyarınca suçun işlendiği yer mahkemesidir.
- Seri Muhakeme Usulü: TCK m. 197/2 ve 197/3’te düzenlenen suçlar, CMK m. 250 kapsamında seri muhakeme usulüne tabidir. Ancak TCK m. 197/1’deki suç bu usulün dışındadır (Yeşim Yılmaz, 2022).
- Yurt Dışında İşlenen Suçlar: Parada sahtecilik suçu, TCK m. 13 uyarınca Türkiye’de işlenmese dahi, failin Türkiye’de bulunması halinde Türk kanunlarına göre yargılama yapılmasını gerektiren suçlardandır.
Yargılama ilişkin bir diğer önemli usul kuralı ise ele geçirilen sahte paraların akıbetidir. Yargıtay, birçok kararında (Yargıtay 8. Ceza Dairesi E. 2019/23748, K. 2022/18997) suça konu paraların TCK md. 54 uyarınca müsaderesine karar verildikten sonra imha için değil, ilgili yönetmelik gereği işlem yapılmak üzere T.C. Merkez Bankası’na gönderilmesi gerektiğini vurgulayarak bu konudaki hatalı uygulamaları düzeltmektedir.
Suçun ve Cezanın İspatı: Yargıtay Kararlarıyla Destekli Açıklama
Suçun ispatı, şüpheye yer vermeyecek şekilde kesin delillerle yapılmalıdır. Yargıtay kararları bu konuda yol göstericidir:
- Bilirkişi Raporu: Sahte paranın aldatma (iğfal) kabiliyetinin olup olmadığına dair uzman raporu zorunludur. Rapor olmadan mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
- Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi: Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2010/156 E., 2010/225 K. sayılı kararı, bu ilkenin en net uygulandığı örneklerden biridir. Kararda, sanığın mahkûmiyetine dayanak olan tek delilin başka bir sanığın soyut beyanı olduğu belirtilerek, “Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz” denilmiş ve sanığın beraat etmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
- Kastın İspatı: Failin paranın sahte olduğunu bildiğinin ispatı kritiktir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2020/9824 E., 2023/2939 K. sayılı kararında, sanığın mağdura verdiği sahte paranın seri numarasının, daha önce başka bir soruşturmada yine sanıkta ele geçen sahte paralarla aynı olması, kastın ispatı için güçlü bir delil olarak kabul edilmiştir.
- Delillerin Bütünlüğü: Yargıtay, mahkûmiyet kararlarının onanmasında; sanık savunmaları, tanık beyanları, kolluk tutanakları, teşhis tutanakları, iletişim tespit kayıtları ve özellikle Merkez Bankası raporları gibi delillerin bir bütün olarak ve çelişkileri giderilerek değerlendirilmesini aramaktadır. (Yargıtay 8. CD, 2020/9170 E., 2023/2938 K.).
- TCK 197/1 ve 197/3 Ayrımı: Sanığın eyleminin, sahte parayı tedavüle koyma amacı taşıyan TCK 197/1 kapsamında mı, yoksa sahteliğini bilmeden aldığı parayı bu özelliğini öğrendikten sonra tedavüle koyan daha az cezayı gerektiren TCK 197/3 kapsamında mı olduğu dikkatle değerlendirilmelidir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2021/15013 E., 2024/850 K. sayılı kararında, “ele geçen para miktarı ve ele geçiriliş şekli, aynı zamanda sahte paranın büfeden alışverişe konu edilmiş olması” gibi hususlar gözetilerek eylemin TCK 197/1 kapsamında cezalandırılması gerektiği belirtilmiş ve TCK 197/3’ten kurulan hüküm bozulmuştur.
Ceza İnfazı ve Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri
Verilen hapis ve adli para cezaları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine göre infaz edilir. Bu suçun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında, TCK m. 60 uyarınca iznin iptali veya müsadere gibi güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir.
Dava ve Ceza Zaman Aşımı Süreleri Nelerdir?
TCK m. 197/1’deki suçun temel hali için öngörülen cezanın üst sınırı 12 yıl olduğundan, TCK m. 66/1-d uyarınca olağan dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Ceza zamanaşımı ise TCK m. 68’e göre belirlenir.
Parada Sahtecilik Suçunda Ceza Avukatı ile Çalışmanın Önemi
Parada sahtecilik suçu, ağır yaptırımlar içeren, teknik detayları (aldatma kabiliyeti, kastın ispatı vb.) ve karmaşık yargılama süreçleri olan bir suç tipidir. Bu nedenle, suçlamayla karşı karşıya kalan bir kişinin, soruşturmanın en başından itibaren uzman bir ceza avukatından hukuki destek alması, haklarının korunması, adil yargılanma ilkesinin güvence altına alınması ve etkili bir savunma yapılması açısından hayati öneme sahiptir.
Sonuç
Yargıtay kararları ışığında yapılan bu kapsamlı inceleme, TCK m. 197’de düzenlenen parada sahtecilik suçunun, devletin ekonomik düzenini ve toplumsal güveni korumayı amaçlayan ciddi bir suç olduğunu ortaya koymaktadır. Yargılama pratiğinde, suçun maddi ve manevi unsurlarının, özellikle kast ve aldatma kabiliyetinin, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanması gerekmektedir. Görevli mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi olduğu ve delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, Yüksek Mahkeme’nin üzerinde hassasiyetle durduğu konulardır. Bu suçla itham edilen şüpheli veya sanıkların, sürecin her aşamasında tecrübeli bir ceza avukatının nitelikli hukuki yardımından faydalanması, savunma hakkının etkin kullanımı için elzemdir.