Siyasi Partilerin Merkez Teşkilatı

Giriş

Avukat Fatih SEFER tarafından yazılan bu makale, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun (SPK) 13. maddesi ve ilgili diğer hükümleri çerçevesinde siyasi partilerin genel merkez teşkilatının yapısını, organlarını, yetkilerini ve kanuni zorunluluklarını incelemektedir. Bu makale, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın çeşitli kararlarından elde edilen bulguları sentezleyerek, siyasi partilerin iç hukukunun nasıl şekillendiğini, zorunlu ve ihtiyari organlar arasındaki ayrımı ve parti tüzüğünün bu yapıdaki rolünü ortaya koymaktadır. Makalemiz, partilerin kuruluşundan işleyişine ve hukuki varlıklarının sona ermesine kadar olan süreçte merkez teşkilatının önemini vurgulamaktadır.

Siyasi Partilerin Merkez Teşkilatı ve SPK Madde 13 Açıklaması

SPK’nın 13. maddesi, siyasi partilerin merkez teşkilatının temelini oluşturur. Anayasa Mahkemesi, bu maddeyi yorumladığı kararlarında, merkez organlarının kanuni tanımını netleştirmiştir.

Anayasa Mahkemesi, E.1995/5, K.1995/5: “Siyasi Partiler Kanunu’nun 13/1. maddesine göre, ‘Siyasi Partilerin Merkez Organları büyük kongre, genel başkan ile diğer karar, yönetim, icra ve disiplin organlarından ibarettir. Bu organların isimleri ve üye sayıları tüzüklerinde gösterilir.'”

Bu temel tanıma ek olarak, yargı kararları merkez teşkilatının fiziki olarak Ankara’da bulunması gerektiğini (SPK m.31) ve partinin il, ilçe teşkilatları ile bir bütün olarak tek bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu belirtir (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, E.2013/14316, K.2014/2606; Anayasa Mahkemesi, E.2020/1, K.2020/2). Parti iç yapısı, bu merkez organlar etrafında şekillenir ve tüm alt kademe teşkilatlar bu merkeze bağlıdır.

Büyük Kongre ve Genel Başkanın Yetkileri

Yargı kararları, SPK’nın 14. maddesi uyarınca büyük kongrenin partinin en yüksek organı olduğunu ve parti içi demokrasinin temelini oluşturduğunu teyit etmektedir (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E.2015/9731, K.2016/9562; Anayasa Mahkemesi, E.2017/6, K.2018/8). Büyük kongrenin en temel yetkileri devredilemez niteliktedir.

Anayasa Mahkemesi, E.2002/4, K.2003/2: “Kanun, diğer organların seçim usul ve esaslarını parti tüzüğüne bıraktığı halde Merkez Karar ve Yönetim Organları bakımından böyle bir imkan tanınmamıştır. Bu yetkiler tam ve kesindir. Devredilemez ve kısıtlanamaz. Büyük Kongrenin tüzükte yapacağı bir değişiklikle bu yetkilerinin tamamını veya bir kısmını partinin bir diğer organına devretmesi Demokrasi ilkelerine aykırıdır.”

Partiler, tüzel kişilik kazandıktan sonra iki yıl içinde ilk büyük kongrelerini toplamak zorundadır. Bu süre içinde kongre yetkilerini “kurucular kurulu” kullanır (Anayasa Mahkemesi, E.1983/5, K.1983/5). Genel başkan ise partiyi temsil etme yetkisine sahiptir (SPK m.15) ve partinin mali hesaplarını Anayasa Mahkemesi’ne sunmakla yükümlüdür (Anayasa Mahkemesi, E.2010/14, K.2014/41).

Siyasi Partilerin Karar, Yönetim ve Disiplin Organları

SPK’nın 16. ve 17. maddeleri, merkezdeki karar, yönetim, icra ve disiplin organlarının kurulmasını zorunlu kılar. Bu organların isimleri ve spesifik üye sayıları tüzükle belirlense de kanun asgari sınırları çizmiştir:

  • Merkez Karar, Yönetim ve İcra Organları: Büyük kongrece seçilir ve her birinin üye sayısı 15’ten az olamaz (SPK m.16).
  • Merkez Disiplin Kurulu: Üye sayısı 7’den az olamaz (SPK m.17).

Anayasa Mahkemesi, Büyük Türkiye Partisi (E.2019/11, K.2021/3) ve Engelsiz Yaşam Partisi (E.2017/6, K.2018/8) gibi partilerin, bu zorunlu organları kanunda belirtilen asgari üye sayılarına uygun şekilde oluşturmadıkları için kendiliğinden dağıldıklarına karar vermiştir. Bu kararlar, söz konusu kurulların varlığının partinin hukuki meşruiyeti için ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.

Merkez Teşkilatında Hangi Kurullar Yer Alır?

Kanun ve yargı kararları ışığında, bir siyasi partinin merkez teşkilatında bulunması zorunlu olan kurullar şunlardır:

  1. Büyük Kongre: En yüksek organ.
  2. Genel Başkan: Temsil ve yürütme organı.
  3. Merkez Karar ve Yönetim Organları: Partinin siyasi kararlarını alan ve uygulayan kurullar (örneğin, Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu).
  4. Merkez Disiplin Kurulu: Parti içi disiplini sağlayan organ.

İhtiyari Kurullar: Amaçları, Yetkileri ve Seçilme Şartları

SPK’nın 7. maddesi, partilere zorunlu organlar dışında ihtiyari (isteğe bağlı) yan kuruluşlar kurma imkânı tanır.

Anayasa Mahkemesi, E.2009/3, K.2009/2: “Siyasî partilerin tüzüklerinde ayrıca kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlarla, yabancı ülkelerde yurtdışı temsilciliği kurulması öngörülebilir.”

Bu kurulların amaçları, yetkileri, üye yapıları ve seçilme şartları tamamen parti tüzüğünün düzenlemesine bırakılmıştır. Bu kurullar, partinin belirli seçmen gruplarına ulaşmasını ve politika geliştirmesini hedefler ancak SPK’da tanımlanan zorunlu organların yetkilerine sahip değildirler.

Parti Tüzüğünde Merkez Organları Nasıl Düzenlenir?

Parti tüzüğü, merkez organlarının “kimlik kartı” niteliğindedir. Tüzükte, bu organların;

  • İsimleri (örneğin, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, Parti Meclisi vb.),
  • Üye sayıları (kanuni asgari sınırların altında olmamak kaydıyla),
  • Görev ve yetkileri,
  • Seçim usulleri ve toplanma zamanları açıkça düzenlenmelidir (Anayasa Mahkemesi, E.1995/5, K.1995/5). Tüzük hükümleri, SPK’nın emredici kurallarına aykırı olamaz. Örneğin, Birleşik Sosyalist Parti tüzüğünde yer alan ve büyük kongrenin aynı gün içinde nisapsız toplanmasına olanak tanıyan düzenleme, Anayasa Mahkemesi tarafından kanuna aykırı bulunmuştur.

Siyasi Parti Teşkilat Yapısı: Zorunlu ve İhtiyari Kurullar

Özetle, siyasi parti teşkilat yapısı iki ana kategoriye ayrılır:

  • Zorunlu Kurullar: SPK’nın 13, 16 ve 17. maddelerinde tanımlanan ve varlığı partinin hukuki bekası için şart olan organlardır (Büyük Kongre, Genel Başkan, MKYK, MDK vb.).
  • İhtiyari Kurullar: SPK’nın 7. maddesi uyarınca tüzükle kurulabilen, partinin siyasi faaliyetlerini destekleyici nitelikteki yan kuruluşlardır (Kadın/Gençlik Kolları, Yurtdışı Temsilcilikleri vb.).

Siyasi Partilerde Danışma ve Araştırma Kurulları Ne İşe Yarar?

Yargı kararlarında bu kurullara ilişkin detaylı bilgi bulunmamakla birlikte, Anayasa Mahkemesi’nin E.1985/2, K.1986/1 sayılı kararında önemli bir ayrıma gidilmiştir. Kararda, tüzükte öngörülen “araştırma gruplarının”, SPK’nın 7. maddesinde sayılan teşkilatlar niteliğinde olmadığı belirtilmiştir. Bu, danışma ve araştırma kurullarının partinin resmi karar alma mekanizmasının bir parçası olmadığını, daha çok partinin politika oluşturma süreçlerine bilgi ve analiz sunan, destekleyici ve gayriresmi yapılar olduğunu göstermektedir.

Siyasi Parti Genel Merkez Teşkilatı: Kanuni Zorunluluklar

Genel merkez teşkilatının uyması gereken temel kanuni zorunluluklar şunlardır:

  • Kuruluş Yeri: Merkez teşkilatı Ankara’da bulunmalıdır (SPK m.31).
  • Organların Oluşturulması: SPK’da belirtilen zorunlu organları, kanuni asgari üye sayılarına uyarak kurmak.
  • Büyük Kongrenin Toplanması: İlk büyük kongreyi tüzel kişilik kazandıktan sonra 2 yıl içinde, olağan kongreleri ise tüzükte belirtilen (2 yıldan az, 3 yıldan fazla olmayan) sürelerde toplamak (SPK m.14).
  • Mali Şeffaflık: Kesin hesapları usulüne uygun olarak hazırlayıp merkez karar ve yönetim kurulunca karara bağlamak ve süresi içinde Anayasa Mahkemesi’ne sunmak (SPK m.74).

Bu zorunluluklara uyulmaması, partinin kendiliğinden dağılmış sayılmasına ve hukuki varlığının sona ermesine yol açabilir (Anayasa Mahkemesi, E.2009/2, K.2010/1).

Parti İç Yapısı Nasıl Şekillenir? 2820 SK Madde 13 İncelemesi

Parti iç yapısı, SPK ve parti tüzüğünün etkileşimiyle şekillenir. SPK Madde 13, bu yapının iskeletini çizerken, tüzük bu iskeleti detaylandırır. Yargı kararları, bu yapının “demokrasi esaslarına” uygun olması gerektiğini vurgular (SPK m.93). Büyük kongrenin üstünlüğü, zorunlu organların seçilme usulleri ve tüzüğün kanuna uygunluğu, parti içi demokrasinin ve hukuka uygunluğun temel göstergeleridir. Anayasa Mahkemesi’nin parti tüzüklerini denetlemesi ve kanuna aykırı hükümleri ihtar konusu yapması, bu yapının keyfiliğe bırakılmadığını, hukuki bir çerçeve içinde işlediğini göstermektedir.

Sonuç

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu ve bu kanunu yorumlayan yargı kararları, siyasi partilerin genel merkez teşkilatının hem partinin kendi iradesini yansıtan (tüzük) hem de kanunun çizdiği sınırlara tabi olan karma bir yapıya sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Büyük kongrenin partinin en yüksek organı olarak sahip olduğu devredilemez yetkiler, parti içi demokrasinin teminatı olarak görülmektedir. Zorunlu organların kanunda belirtilen usul ve esaslara göre oluşturulması ise partinin sadece siyasi değil, aynı zamanda hukuki varlığını sürdürebilmesi için mutlak bir gerekliliktir. Anayasa Mahkemesi’nin teşkilatlanma yükümlülüklerini yerine getirmeyen partilerin kendiliğinden dağılmış sayılacağına ilişkin istikrarlı içtihadı, bu yapısal kuralların siyasi hayatın işleyişi açısından ne denli önemli olduğunu kanıtlamaktadır.

Bu makale SARIOĞLUSEFER HUKUK BÜROSU için Avukat Fatih SEFER tarafından yazılmıştır.

Yorum yapın