Sözleşme Özgürlüğü

1. Sözleşme Özgürlüğü Nedir? TBK Madde 26’nın Temel Anlamı

Sözleşme özgürlüğü, bireylerin özel borç ilişkilerini hukuk düzeninin sınırları içinde özgürce kurabilme ve düzenleyebilme yetkisi olarak tanımlanmaktadır. Bu ilke, borçlar hukukuna hâkim olan irade özerkliği prensibinin en önemli yansımasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin 1998/10 E., 1998/18 K. sayılı kararında belirttiği gibi, “hürriyet temeline dayalı bir toplumda irade serbestliği çerçevesinde ferdin sözleşme yapma, meslek seçme ve çalışma hürriyetlerinin garanti altına alınması tabiidir.”

TBK’nın 26. maddesi bu anayasal güvenceyi somutlaştırır: “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” Bu özgürlük; sözleşme yapıp yapmama, sözleşmenin karşı tarafını seçme, içeriğini, tipini ve şeklini belirleme, sözleşmeyi değiştirme ve sona erdirme gibi çeşitli serbestileri kapsar. Yargıtay kararlarında bu ilke, Türk hukuk sisteminin temel taşı olarak sürekli vurgulanmaktadır.

2. Tarafların Sözleşme İçeriğini Belirleme Serbestisi ve Sınırları

Sözleşme özgürlüğü sadece sözleşmenin içeriğini belirlemekten ibaret olmayıp birden çok alt özgürlüğü kapsamaktadır:

  1. Sözleşme yapıp yapmama özgürlüğü: Kişiler, kural olarak bir sözleşme yapmaya zorlanamazlar.
  2. Sözleşmenin karşı tarafını seçme özgürlüğü: Kişiler, diledikleri kişiyle sözleşme yapma hakkına sahiptir.
  3. Sözleşmenin içeriğini düzenleme özgürlüğü: Taraflar, kanunda düzenlenmemiş (atipik) veya kanundaki tipleri birleştiren (karma) sözleşmeler yapabilir ve bunların içeriğini serbestçe belirleyebilirler.
  4. Sözleşmenin şeklini belirleme özgürlüğü: Kanunda emredici bir şekil şartı öngörülmediği sürece taraflar sözleşmeyi diledikleri şekilde (sözlü, yazılı, resmi) yapabilirler.
  5. Sözleşmeyi ortadan kaldırma veya değiştirme özgürlüğü: Taraflar, karşılıklı iradeleriyle mevcut bir sözleşmeyi sona erdirebilir veya hükümlerini değiştirebilirler.

Bu serbestinin temel sınırı, TBK m. 26’da yer alan “kanunda öngörülen sınırlar içinde” ifadesiyle çizilmiş ve TBK m. 27’de detaylandırılmıştır.

TBK Madde 27: “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.”

Yargı kararları, bu sınırların somut olaylarda nasıl uygulandığını göstermektedir. Örneğin, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/5900 E., 2022/5513 K. sayılı kararında, bir eser sözleşmesinde yer alan “ustadan kaynaklı problemlerden dolayı işin bıraktırılması halinde ustanın yaptığı işin bedelini alamayacağına” dair hüküm, emredici hukuk kurallarına aykırı bulunarak geçersiz sayılmıştır. Bu karar, tarafların serbest iradeleriyle belirledikleri bir hükmün dahi, kanunun emredici koruması karşısında geçersiz olabileceğini göstermektedir.

3. Sözleşme Özgürlüğünün Sınırları: Emredici Hükümler, Kamu Düzeni, Ahlak ve Kişilik Hakları

Yargı kararları, TBK m. 27’de sayılan sınırlamaları titizlikle uygulamaktadır:

  • Emredici Hükümlere Aykırılık: Tarafların aksini kararlaştıramayacağı, kamu yararı veya zayıf tarafın korunması amacıyla konulmuş kurallardır.
    • Örnek Karar: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1876 E., 2023/617 K. sayılı kararında, Avukatlık Kanunu’nun 35/1. maddesinin emredici bir hüküm olduğu, bu nedenle avukatlık hizmeti sunma yetkisi olmayan kişilerle yapılan danışmanlık sözleşmelerinin geçersiz olduğuna hükmedilmiştir. Bu durum, mesleki yetkinin kamu düzeniyle ilgili olduğunu ve sözleşme özgürlüğüyle aşılamayacağını göstermektedir.
    • Örnek Karar: Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/4038 E., 2019/11484 K. sayılı kararında, bir avukatın simsarlık yapmasına ilişkin sözleşme, Avukatlık Kanunu’nun avukatlıkla birleşmeyen işleri düzenleyen emredici hükmüne aykırı bulunarak kesin hükümsüz sayılmıştır.
  • Kamu Düzenine Aykırılık: Toplumun temel yapısını ve genel çıkarlarını koruyan kurallara aykırılıktır.
    • Örnek Karar: Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 1996/5075 E., 1996/5380 K. sayılı kararında, doktorluk diplomasının devrine ilişkin bir sözleşme, doktorluk mesleğinin şahsa sıkı sıkıya bağlı niteliği ve kamu sağlığıyla ilgili olması nedeniyle kamu düzenine aykırı bulunmuş ve geçersiz kabul edilmiştir.
  • Ahlaka Aykırılık: Toplumun genel ahlak anlayışına ters düşen sözleşmelerdir.
    • Örnek Karar: Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2021/725 E., 2021/1211 K. sayılı kararında, evlilik dışı ilişki amacıyla yapıldığı anlaşılan taşınmaz devrinin ahlaka aykırı bir amacın gerçekleşmesi için yapıldığı, bu nedenle taşınmazın geri istenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu karar, sözleşme özgürlüğünün ahlaki sınırlarını ve bu sınıra aykırılığın sonuçlarını göstermektedir.
  • Kişilik Haklarına Aykırılık ve Çalışma Hürriyetinin İhlali: Sözleşmeler, kişilerin ekonomik ve kişisel özgürlüklerini aşırı ölçüde kısıtlayamaz.
    • Örnek Karar: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2021/238 E., 2023/918 K. sayılı kararında, bir rekabet yasağı sözleşmesinde coğrafi sınırların belirtilmemesi ve sürenin uzun olması, Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetini ihlal ettiği gerekçesiyle sözleşme hükmünün geçersizliğine karar verilmiştir. Mahkeme, “sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemekte özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez” diyerek ilkenin sınırlarını netleştirmiştir.

4. Yargı Kararlarında Sözleşmeleri Ayakta Tutma İlkesi

Yargı, sözleşme özgürlüğünü sınırlarken aynı zamanda tarafların iradelerine saygı göstererek “sözleşmeleri ayakta tutma (favor contractus)” ilkesini de gözetmektedir. Bir hükmün geçersizliği, tüm sözleşmeyi geçersiz kılmıyorsa, sözleşmenin geri kalanının geçerliliğini koruması esastır.

  • Örnek Karar: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2017/10 E., 2019/1 K. sayılı kararında, objektif koşulları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen bir iş sözleşmesinde yer alan “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart” hükmünün, kararlaştırılan süreyle sınırlı olmak üzere geçerli olduğuna hükmedilmiştir. Bu karar, sözleşmenin bir kısmının kanuna aykırı olmasının, tarafların iradesinin geçerli olabileceği diğer kısımları tamamen ortadan kaldırmayacağını gösteren önemli bir örnektir.

5. Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı

Sözleşme özgürlüğü, TMK m. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ile de sınırlıdır. Taraflar, sözleşmesel haklarını kullanırken bu temel ilkelere uymak zorundadır.

  • Örnek Karar: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/901 E., 2022/837 K. sayılı kararında, bir ajansın daha önceki hakedişleri belirli bir onayı aramaksızın ödemesine rağmen, sonraki hakedişlerde aynı onayın yokluğunu ileri sürerek ödemeden kaçınması dürüstlük kuralına aykırı bulunmuştur. Bu durum, sözleşmede şeklen var olan bir hakkın dahi, önceki davranışlarla çelişir şekilde kullanılmasının hukuken korunmayacağını göstermektedir.

6. Sözleşme Serbestisi İlkesinin Barındırdığı Riskler ve Zayıf Tarafın Korunması

Sözleşme serbestisi, taraflar arasında güç dengesizliği olduğunda zayıf tarafın sömürülmesine yol açma riski taşır. Bu nedenle hukuk düzeni, özellikle tekel niteliğindeki hizmetler, tüketici sözleşmeleri ve genel işlem koşulları gibi alanlarda zayıf tarafı koruyucu emredici hükümler getirmiştir.

  • Örnek Karar: Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/7901 E., 2016/4120 K. sayılı kararında, tekel niteliğinde hizmet sunan elektrik dağıtım şirketinin, abonelik sözleşmesine kayıp-kaçak bedelinin tüketiciye yansıtılacağına dair bir hüküm koymuş olsa bile, bu bedeli tahsil edemeyeceğine hükmedilmiştir. Karar, sözleşme özgürlüğünün, tekel konumundaki bir hizmet sağlayıcının tüketiciler aleyhine dürüstlük kuralına aykırı hükümler dayatması için bir araç olarak kullanılamayacağını ortaya koymaktadır.

7. Avukatlar İçin Sözleşme Hazırlarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

İncelenen kararlar, avukatların sözleşme hazırlarken dikkat etmesi gereken temel noktaları ortaya koymaktadır:

  • Kanuni Sınırlara Uygunluk: Sözleşme hükümlerinin TBK m. 27’de belirtilen emredici kurallara, kamu düzenine, ahlaka ve kişilik haklarına aykırı olmamasına mutlak surette dikkat edilmelidir.
  • Özel Kanunların Gözetilmesi: Avukatlık Kanunu, İş Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gibi özel kanunlardaki emredici hükümler mutlaka dikkate alınmalıdır.
  • Denge ve Hakkaniyet: Özellikle taraflar arasında güç dengesizliği varsa, sözleşmenin adil ve dengeli olmasına, zayıf tarafın haklarını aşırı derecede kısıtlayan hükümler içermemesine özen gösterilmelidir.
  • Açıklık ve Belirlilik: Rekabet yasağı gibi sınırlayıcı hükümlerde süre, yer ve konu bakımından sınırların açık ve makul bir şekilde belirlenmesi, gelecekteki uyuşmazlıkları ve geçersizlik riskini önleyecektir.
  • Dürüstlük Kuralı: Sözleşmenin bütünü, dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uygun bir çerçevede kurgulanmalıdır.

8. Sözleşme Hazırlanmasında Avukatın Rölü ve Hukuki Desteğin Önemi

Sözleşme özgürlüğü, Türk Borçlar Hukuku’nun vazgeçilmez bir ilkesi olmakla birlikte, bu özgürlük mutlak ve sınırsız değildir. Anayasa ve kanunlar tarafından çizilen sınırlar, yargı kararlarıyla somutlaştırılmakta ve denetlenmektedir. Yargı, bu ilkeyi uygularken bir yandan tarafların irade özerkliğine saygı gösterip sözleşmeleri ayakta tutmaya çalışmakta, diğer yandan kamu düzenini, genel ahlakı, kişilik haklarını ve özellikle zayıf durumdaki tarafın menfaatlerini korumak için aktif bir rol üstlenmektedir. Muhtemel anlaşmaların önüne geçmek için sürecin en başından itibaren sözleşmeler hukukunda uzman bir avukattan hukuki destek almak belirsizlikleri önler ve hukuki güvence sağlar.

Yorum yapın