1. Ceza Avukatı Açıklıyor: TCK 6. Madde ile Hangi Tanımlar Yapılıyor?
TCK’nın 6. maddesi, ceza kanunlarının uygulanmasında yeknesaklığı sağlamak amacıyla bir nevi “kanun sözlüğü” işlevi görür. Bu madde; kamu görevlisi, yargı görevi yapan, gece vakti, silah, basın ve yayın yolu, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen ve örgüt mensubu suçlu gibi ceza yargılamasının temelini oluşturan kavramları tanımlar. Bir ceza avukatı olarak, bir eylemin suç teşkil edip etmediğini, hangi suçu oluşturduğunu ve cezasının ne olacağını belirlerken ilk başvurduğumuz normlardan biri bu maddedir.
2. Ceza Hukukunda ‘Vatandaş’ Tanımı Ne Anlama Gelir?
TCK 6. maddede “vatandaş” tanımı doğrudan yapılmamış olsa da, bu kavram ceza kanunlarının yer ve kişi bakımından uygulanmasında temel bir unsurdur. Suçun failinin veya mağdurunun Türk vatandaşı olup olmaması, Türk mahkemelerinin yargı yetkisini ve uygulanacak kanunu belirlemede kritik bir rol oynar.
3. TCK’ya Göre ‘Çocuk’ Kimdir? Ceza Avukatının Yorumu
TCK 6. maddesi “çocuk” tanımını içermez; bu tanım 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda ve TCK’nın ilgili maddelerinin gerekçelerinde “henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak yer alır. Ceza sorumluluğu açısından çocukların konumu, yetişkinlerden tamamen farklıdır. Yargılama sürecinde yaş tespiti, isnat yeteneğinin varlığı ve çocuğun üstün yararı gibi ilkeler, savunmanın merkezinde yer alır. Nitekim Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin bir kararında (2013/23577 E.), sanıkların çocuk mahkemelerindeki dosyalarının akıbetinin araştırılması ve buna göre işlem yapılması gerektiği vurgulanarak, çocuk statüsünün yargılamadaki önemi teyit edilmiştir.
4. Kamu Görevlisi Suçlarında TCK 6. Maddenin Önemi
Uygulamada en sık karşılaştığımız ve en çetrefilli konulardan biri “kamu görevlisi” tanımıdır. TCK 6/1-c, bu tanımı “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” şeklinde oldukça geniş tutmuştur. Bu tanım, zimmet, irtikap, rüşvet ve görevi kötüye kullanma gibi suçların failinin belirlenmesinde hayati önemdedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (2021/43 E.) kararında da vurgulandığı üzere, avukatların belirli görevleri ifa ederken bu tanım kapsamında değerlendirilmesi, eylemlerinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma mı yoksa zimmet mi sayılacağı konusunda belirleyici olmaktadır.
5. Yargı Görevi Yapanlar: Hakim, Savcı ve Avukatların Hukuki Konumu
TCK 6/1-d, “yüksek mahkemeler, adlî ve idarî mahkemeler üye ve hakimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatları” yargı görevi yapanlar arasında saymıştır. Bu tanım, avukatların yargının kurucu unsuru olduğunu ve görevleri başında kendilerine karşı işlenen suçların hakim ve savcılara karşı işlenmiş gibi cezalandırılacağını teminat altına alır. Ancak bu statü, her durumda mutlak değildir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin bir kararında (2012/7786 E.), haciz mahallinde alacaklı vekili olarak bulunan avukata karşı işlenen suçun, “yargı görevi yapan” kişiye karşı işlenmiş sayılıp sayılmayacağı tartışılmış, karşı oyda avukatın bu işlemdeki rolünün sınırlı olduğu ve nitelikli halin uygulanmaması gerektiği savunulmuştur. Bu durum, tanımın somut olayın özelliklerine göre daraltıcı yorumlanabildiğini göstermektedir.
6. Ceza Avukatı Gözüyle: ‘Gece Vakti’ Ne Zaman Başlar, Ne Zaman Biter?
“Gece vakti” tanımı (TCK m. 6/1-e), özellikle hırsızlık ve yağma gibi malvarlığına karşı suçlarda nitelikli hal teşkil ederek cezanın artırılmasına neden olur. Kanun, bu zaman dilimini “güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi” olarak net bir şekilde belirlemiştir. Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin (2014/10081 E.) kararında, yağma suçunun gece vakti işlenmesi, cezanın TCK 149. madde uyarınca artırılması için yeterli görülmüştür.
7. Silah Tanımı Ceza Hukukunda Neleri Kapsar? TCK 6 Açıklaması
TCK 6/1-f’de yer alan “silah” tanımı, sadece ateşli silahları değil, “saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet” ile “saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler”i de kapsayacak şekilde geniştir. Yargı pratiği bu tanımı oldukça geniş yorumlamaktadır. Örneğin, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin bir kararında (2013/32256 E.), hırsızlık suçunda kullanılan bir bilgisayar yazıcısı dahi TCK 6. madde kapsamında silah olarak kabul edilmiştir. Bu tür kararlar, savunma makamı olarak tanımın sınırlarını zorlamamız gerektiğini göstermektedir.
8. Basın ve Yayın Yolu ile İşlenen Suçlar ve Tanımın Kapsamı
TCK 6/1-g, “basın ve yayın yolu” deyimini, her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar olarak tanımlar. Bu tanım, hakaret, iftira gibi suçların bu yollarla işlenmesi halinde cezanın artırılmasını öngören hükümlerin uygulanma alanını belirler.
9. İtiyadi Suçlu Nedir? Kimler Bu Kategoriye Girer?
TCK 6. maddesi “itiyadi suçlu” tanımını içermese de, bu kavram TCK’nın 58. maddesindeki tekerrür hükümleri ve infaz hukuku açısından önemlidir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin bir kararında (2016/12316 E.), Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yerleşik içtihadına atıfla, “kanun koyucunun itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçluyu özel tehlikeli suçlu olarak kabul ettiği” belirtilmiştir. Bu niteleme, bu kişilerin cezalarının infazında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına yol açar.
10. Ceza Avukatı Uyarıyor: Suçu Meslek Edinmenin Cezai Sonuçları
“Suçu meslek edinen kişi” (TCK m. 6/1-i), geçimini suç işleyerek sağlayan kişidir. Bu durum, failin suç işleme konusundaki kararlılığını ve toplum için yarattığı tehlikeyi gösterir. Tıpkı itiyadi suçlu gibi, suçu meslek edinen kişiler de “özel tehlikeli suçlu” kabul edilir ve haklarında TCK m. 58 uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanır.
11. Örgüt Mensubu Suçlu Tanımı ve Uygulamadaki Yeri
“Örgüt mensubu suçlu” (TCK m. 6/1-j), bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına suç işleyen kişidir. Bu tanım, örgütlü suçlarla mücadelenin temelini oluşturur. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin (2018/4596 E.) bir kararı, bu tanımın sınırlarını çizmesi açısından son derece önemlidir:
“…hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım edenlerin örgüt mensubu sayılmayacağı vurgulanmıştır.” Bu içtihat, örgüte yardım etme suçu ile örgüte üye olma suçu arasındaki ayrımı netleştirmiş ve sadece yardım eyleminde bulunan sanıklar hakkında TCK m. 58/9’un (örgüt mensupları için öngörülen özel infaz rejimi) uygulanamayacağını ortaya koymuştur. Bu, ceza avukatları için çok önemli bir savunma argümanıdır.
12. TCK 6. Maddeye Göre Tanımların Cezalandırma Üzerindeki Etkisi
Yukarıdaki tüm örneklerde görüldüğü gibi, 6. maddedeki tanımlar soyut kavramlar değildir. Bir eylemin “gece vakti” veya “silahla” işlenmesi, failin “kamu görevlisi” veya “örgüt mensubu” olması, cezanın temel halden nitelikli hale dönüşmesine, artırılmasına ve infaz rejiminin ağırlaşmasına doğrudan etki eder.
13. Ceza Avukatıyla Tanımların Yanlış Uygulanmasına Karşı Hak Arama
Yargılama sürecinde iddia makamı veya mahkeme, bu tanımları müvekkil aleyhine hatalı yorumlayabilir. Bir aletin haksız yere silah sayılması, müvekkilin statüsünün yanlışlıkla kamu görevlisi olarak kabul edilmesi veya örgüte yardım eden birinin örgüt üyesi sayılması gibi durumlara karşı ceza avukatının görevi, kanuna ve içtihatlara dayanarak itiraz etmek, istinaf ve temyiz yollarına başvurarak bu hukuka aykırılıkları gidermektir.
14. Ceza Yargılamasında Tanımın Doğru Yapılmasının Önemi
Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin temel bir gereği, suç tanımlarının belirli ve öngörülebilir olmasıdır. TCK’nın 6. maddesi bu amaca hizmet eder. Tanımların doğru yapılması, keyfiliğin önlenmesi, adil yargılanma hakkının ve hukuk güvenliğinin sağlanması için vazgeçilmezdir. Yanlış bir tanım, hatalı bir suç vasıflandırmasına ve sonuç olarak adaletsiz bir mahkumiyete yol açar.
Sonuç
TCK’nın 6. maddesi, ceza hukukunun alfabesidir. Bu maddedeki her bir tanım, bir davanın seyrini değiştirebilecek potansiyele sahiptir. Bir ceza avukatı olarak görevimiz, bu tanımların lafzına ve ruhuna uygun, yerleşik yargı kararları ışığında ve en önemlisi müvekkilimizin lehine yorumlanmasını sağlamaktır. Tanımların doğru anlaşılması ve uygulanması konusundaki hukuki bilinç, adil bir ceza yargılaması sisteminin temelini oluşturur ve bu temelin korunması, savunma makamının en asli görevlerinden biridir.