Giriş
Avukat Fatih SEFER tarafından yazılan bu makale, valilik makamının hukuki statüsü, görev ve yetkileri, atanma ve görevden alınma süreçleri, idari ve hukuki sorumlulukları ile bu makam tarafından tesis edilen işlemlerin yargısal denetimine ilişkin olarak sunulan çok sayıda Yüksek Mahkeme kararının analizi ve sentezi yoluyla hazırlanmıştır. Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve alt derece mahkemesi kararları, valilik kurumunu farklı hukuki ihtilaflar ekseninde ele almakta olup, bu kararların bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, makamın Türk idare sistemindeki yerini ve hukuki çerçevesini ortaya koymaktadır.
Vali Kimdir? Vali Ne İş Yapar?
Yargı kararlarında vali, ildeki en üst düzey mülki idare amiri olarak tanımlanmakta ve çift yönlü bir statüye sahip olduğu vurgulanmaktadır. İlk olarak vali, merkezi idarenin taşradaki en yetkili temsilcisidir. Bu husus, muhtelif kararlarda 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’na atıfla, “Vali, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır” şeklinde ifade edilmiştir (Danıştay 4. Daire, E:2023/9410, K:2023/7364, T:25.12.2023). Bu sıfatla vali, ilin genel idaresinden doğrudan Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. İkinci olarak vali, Hükümetin ve bakanlıkların ildeki temsilcisi ve yürütme organıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu (E:2018/155, K:2018/204, T:08.05.2018) kararında bu durum, valinin “ilde devletin ve hükûmetin temsilcisi, ayrı ayrı her Bakanın mümessili, bunların siyasî ve idarî yürütme vasıtası” olduğu şeklinde netleştirilmiştir. Bu çift yönlü temsil görevi, valiye hem idari hem de siyasi bir kimlik kazandırmaktadır.
Valinin temel işlevi, il sınırları içinde kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümlerinin uygulanmasını sağlamak, kamu düzenini ve güvenliğini temin etmek, merkezi idarenin direktiflerini yerine getirmek ve ilin genel gidişatını düzenleyip denetlemektir. Danıştay 2. Daire (E:2024/284, K:2025/197, T:14.01.2025) kararında da belirtildiği üzere, vali “illerde merkezi idare adına irade açıklamaya tek yetkili kişidir”. Bu kapsamda vali, ildeki adli ve askeri teşkilatlar dışındaki tüm devlet daire, müessese ve işletmelerinin en üst amiri konumundadır.
Vali Nasıl Olunur? Gerekli Şartlar ve Atama Süreci
Valilik, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda “istisnai memurluk” olarak tanımlanmıştır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E:2018/155, K:2018/204, T:08.05.2018). Bu statü, atanma sürecinin genel memuriyetten farklı, özel usullere tabi olduğunu göstermektedir.
Atama süreci, Anayasal sistemdeki değişikliklerle birlikte doğrudan Cumhurbaşkanının yetkisine bırakılmıştır. İlgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2/2. maddesine göre, “valiler, doğrudan Cumhurbaşkanı kararı ile atanırlar.” Bu usul, valinin siyasi bir atama niteliği taşıdığını ve doğrudan yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına bağlı olduğunu teyit etmektedir. Atama için kanunlarda özel olarak “şu fakülteden mezun olmak” veya “şu kadar yıl hizmet etmek” gibi spesifik şartlar öngörülmemiştir; atama yetkisi tamamen Cumhurbaşkanının takdirindedir. Ancak bu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, Danıştay kararlarında da vurgulandığı üzere kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu kabul edilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte atama usulü değişmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Y.D. No: 2020/138 sayılı kararında bu yeni usul net bir şekilde açıklanmıştır. Karara göre, (3) sayılı Üst Kademe Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca, “Cumhurbaşkanı kararıyla atanacak ‘Valiler’in (I) sayılı cetvelde, Cumhurbaşkanı onayıyla atanacak ‘Vali Yardımcıları ve Kaymakamlar’ın ise (II) sayılı cetvelde yer aldığı anlaşılmaktadır.” Bu ayrım, valilerin herhangi bir makamın teklifine (inhasına) gerek olmaksızın, doğrudan Cumhurbaşkanı kararıyla atandığını göstermektedir. Bu durum, valilik makamının doğrudan siyasi yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına bağlı olduğunu teyit etmektedir. Gerekli şartlar ise genellikle mülki idare amirliği sınıfında belirli bir süre hizmet etmiş olmak gibi kriterleri içermekle birlikte, istisnai bir memuriyet olması nedeniyle bu şartlar dışında da atama yapılması hukuken mümkündür.
Mülki İdare Amirliği Sistemi ve Kariyer Basamakları
İncelenen yargı kararları, mülki idare amirliği sisteminin hiyerarşik yapısına ve kariyer basamaklarına dolaylı olarak değinmektedir. Sistem, kaymakam adaylığı ile başlayıp, kaymakamlık, vali yardımcılığı ve nihayetinde valilik gibi görevleri içeren bir kariyer mesleğidir. Anayasa Mahkemesi’nin E.2021/38, K.2024/25 sayılı kararında, vali yardımcıları ve kaymakamların hukuki statüsü tartışılmış ve bu unvanların “üst kademe kamu yöneticisi” sayılamayacağı belirtilmiştir. Kararda, “söz konusu unvana sahip kişilerin görev yaptıkları kurumun genel olarak politikalarının belirlenmesi sürecine katılmadıkları, yönetim yetkilerinin ağırlıklı olarak bu politikaları uygulamakla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır” denilerek, bu kadrolara atanma şartlarının kanunla düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu tespit, kaymakamlık ve vali yardımcılığının, valiliğe giden yolda önemli ve anayasal güvence altında olan kariyer basamakları olduğunu göstermektedir. Atama ve yer değiştirme işlemleri ise “Mülki İdare Amirleri Atama, Değerlendirme ve Yerdeğiştirme Yönetmeliği” gibi düzenlemelerle belirli kurallara bağlanmıştır (Danıştay 5. Daire, E:1998/4753, K:2000/433, T:09.02.2000).
Kaymakamlıktan Valiliğe Geçiş: Süreç ve Kriterler
Kaymakamlıktan valiliğe geçiş, mülki idare amirliği kariyerinin zirvesi olarak kabul edilse de bu geçiş için yasal olarak düzenlenmiş, otomatik bir terfi süreci bulunmamaktadır. Valiliğin istisnai memuriyet olması, bu geçişin temel dinamiğini oluşturur. Yani, her başarılı kaymakamın veya vali yardımcısının vali olacağına dair bir kural veya güvence yoktur.
Atama, tamamen Cumhurbaşkanının takdir yetkisi dâhilindedir. Bununla birlikte, uygulamada başarılı ve tecrübeli kaymakamlar, vali yardımcıları ve mülkiye müfettişleri, valilik kadroları için doğal adaylar olarak görülmektedir. Bu görevlerde edinilen tecrübe, bir ilin yönetim sorumluluğunu üstlenebilmek için gerekli olan idari bilgi birikimini ve sevk ve idare kabiliyetini kazandırır. Ancak nihai karar, siyasi iradenin takdirine bağlıdır.
Kaymakam, valinin ilçedeki astı ve temsilcisidir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin E:2022/9913, K:2024/6329, T:11.06.2024 sayılı kararının muhalefet şerhinde bu ilişki, “Kaim-i makam olan kaymakam, valinin ilçedeki uzantısı olup, valiye tamamen bağlıdır. Kaymakam, valinin mutlak gözetimi ve denetimi altında görev yapmaktadır” şeklinde tanımlanmıştır. Valiliğe atanma, mülki idare amirliği kariyerinin zirvesi olarak kabul edilir. Bu geçiş, belirli bir hizmet süresi, liyakat, performans değerlendirmeleri ve sicil durumu gibi objektif kriterlere dayanmakla birlikte, valiliğin “istisnai memurluk” ve “siyasi yürütme vasıtası” olması nedeniyle, atamayı yapan makamın (Cumhurbaşkanının) takdir yetkisi belirleyici rol oynamaktadır. İncelenen kararlarda, bu geçişin somut kriterlerine ilişkin detaylı bir düzenleme veya tartışma yer almamaktadır; süreç, büyük ölçüde idarenin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilmektedir.
Valinin Görev ve Yetkileri Nelerdir?
Valinin görev ve yetkileri, yargı kararlarında geniş bir yelpazede ele alınmıştır. Temel yetkileri 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’ndan kaynaklanmaktadır.
- Kamu Düzeni ve Güvenliği: Valinin en temel görevi, **”İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi”**dir (Danıştay 4. Daire, E:2023/9410, K:2023/7364, T:25.12.2023). Bu kapsamda vali, ildeki tüm genel ve özel kolluk kuvvetlerinin amiridir (Anayasa Mahkemesi, Başvuru No: 2018/1270, T:03.05.2023).
- İdari Vesayet ve Denetim: Vali, il özel idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E:2021/327, K:2023/186, T:29.03.2023). İl genel meclisi kararlarını hukuka aykırılık yönünden denetleyerek iade etme veya idari yargıya taşıma yetkisine sahiptir (Anayasa Mahkemesi, E:2005/32, K:2007/3, T:18.01.2007).
- Personel Yönetimi: Vali, ildeki memurların il içi nakil ve görevlendirmelerini yapma konusunda münhasır yetkiye sahiptir. Bu yetkinin devri kural olarak mümkün değildir (İzmir 7. İdare Mahkemesi, E:2022/749, K:2023/674, T:23.03.2023).
- Soruşturma İzni: 4483 sayılı Kanun uyarınca, “İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kaymakamlar hakkında vali,” soruşturma izni vermeye yetkili mercidir (Danıştay 1. Daire, E:2020/1908, K:2020/1943, T:30.12.2020).
- Yetki Devri: Vali, “hesabata ve teknik hususlara ait işlerde” vali adına imza yetkisini devredebilecekken, bunun dışındaki asli yetkilerini bizzat kullanmak zorundadır (Konya BİM 1. İdari Dava Dairesi, E:2019/669, K:2020/128, T:30.01.2020). Ancak, bakanlıklar gibi üst makamların hukuka uygun genelgelerle valilere yetki devretmesi mümkündür (Danıştay 5. Daire, E:2007/168, K:2009/2800, T:20.05.2009).
Valinin İdari ve Hukuki Sorumlulukları
Valinin geniş görev ve yetkileri, beraberinde ağır idari ve hukuki sorumluluklar getirmektedir.
- İdari Sorumluluk: Vali, ilin genel idaresinden ve gidişatından Cumhurbaşkanına karşı doğrudan sorumludur. Tesis ettiği tüm idari işlemlerin hukuka uygunluğunu sağlamakla yükümlüdür. Yetkisiz bir makam tarafından veya yetki devri kurallarına aykırı olarak tesis edilen işlemler, valiliğin sorumluluğunda olup yargısal denetimde iptal edilebilir (Danıştay 2. Daire, E:2023/7141, K:2024/4314, T:25.09.2024).
- Hukuki (Mali) Sorumluluk: Valinin eylem ve işlemlerinden doğan zararlardan dolayı idare aleyhine tam yargı davası açılabilir. Özellikle mahkeme kararlarını uygulamamak, idare adına “ağır hizmet kusuru” teşkil eder ve tazminat sorumluluğu doğurur. Danıştay 5. Daire (E:1995/3611, K:1997/2485, T:10.11.1997) kararında, yargı kararını uygulamayan idarenin bu eyleminden dolayı atama sürecindeki inha makamı olan İçişleri Bakanı’na rücu edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
- Cezai Sorumluluk: Vali, görevini yaparken işlediği suçlar nedeniyle cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabilir. Mahkeme kararını uygulamamak, görevi kötüye kullanma (TCK m. 257) suçunu oluşturabilir. Ancak cezai sorumluluğun doğması için kastın varlığı ve kanunda belirtilen neticelerin (mağduriyet, kamu zararı, haksız menfaat) gerçekleşmesi gerekir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E:2009/135, K:2009/226, T:13.10.2009). Yakınlarına haksız menfaat sağlamak gibi eylemler de görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilmiştir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E:2021/327, K:2023/186, T:29.03.2023).
Vali ile Belediye Başkanı Arasındaki Görev Farkları
İncelenen kararlar, vali ile belediye başkanı arasındaki temel farkın temsil ettikleri tüzel kişilik ve yetki alanlarından kaynaklandığını göstermektedir.
- Temsil: Vali, merkezi idareyi (Devlet, Hükümet, Cumhurbaşkanı) il düzeyinde temsil eder. Belediye başkanı ise, yerel bir yönetim birimi olan belediyenin seçilmiş yürütme organıdır ve belediye tüzel kişiliğini temsil eder.
- Hiyerarşi ve Vesayet: Vali, belediye başkanının hiyerarşik amiri değildir. Ancak Anayasa’nın 127. maddesi uyarınca, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki “idari vesayet” yetkisini kullanır. Bu yetki, belediye meclisi kararlarını denetlemek veya görevle ilgili suç işleyen belediye başkanını geçici olarak görevden uzaklaştırma teklifinde bulunmak gibi sınırlı hallerde ortaya çıkar. Danıştay 9. Daire (E:1997/5041, K:1998/4443, T:23.11.1998) kararında bu ayrım, “alacaklı amme idaresi il özel idaresi olduğunda mahalli en büyük memuru vali, belediye olduğunda belediye başkanı” ifadesiyle netleştirilmiştir.
- Görev Alanı: Valinin görev alanı ilin genel idaresini kapsarken, belediye başkanının görev alanı mahalli ve müşterek nitelikteki hizmetlerle sınırlıdır. Ancak vali, terör gibi istisnai durumlarda görevden alınan belediye başkanı yerine “belediye başkan vekili” olarak atanabilmektedir. Bu durumda dahi, seçilmiş bir organ olan belediye meclisinin denetimine tabi olmadığı Danıştay 8. Daire (E:2024/2506, K:2024/3266, T:29.05.2024) kararıyla hüküm altına alınmıştır.
Vali Kararlarının Denetlenmesi ve Yargı Denetimi
Valinin tesis ettiği tüm eylem ve işlemler, idare hukukunun temel ilkeleri gereğince yargı denetimine tabidir. Bu denetim, idari yargı mercileri (İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay) tarafından yapılır.
- Denetimin Kapsamı: Yargı denetimi, idari işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluğunu kapsar. Örneğin, vali yerine vali yardımcısı veya il müdürü tarafından tesis edilen bir atama işlemi “yetki” unsuru yönünden sakat bulunarak iptal edilmektedir (Konya BİM 1. İdari Dava Dairesi, E:2020/98, K:2020/1371, T:15.10.2020).
- Takdir Yetkisinin Denetimi: Valilik gibi makamlara tanınan geniş takdir yetkisi, mutlak ve sınırsız değildir. Danıştay 5. Daire (E:1995/4052, K:1996/3262, T:30.10.1996) kararında belirtildiği gibi, bu yetkinin “kullanımının kamu yararı ve hizmetin gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.” İdare, takdir yetkisini kullandığı işlemlerde somut sebep ve gerekçeleri ortaya koymak zorundadır (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E:2024/914, K:2024/2411, T:17.10.2024).
- Görevden Alma İşlemlerinin Denetimi: Valilerin görevden alınarak merkez valiliğine atanması gibi işlemlerde idarenin takdir yetkisi daha geniştir. Ancak bu denetim yine de mevcuttur. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (E:2020/3323, K:2021/542, T:18.03.2021), bu denetimin “açık hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının ya da idarenin açık bir değerlendirme hatasına düşüp düşmediğinin incelenmesi ile yetinilmesi gerektiği” şeklinde sınırlı bir kapsamda yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Vali Görevdeyken Karşılaşabileceği Hukuki İhtilaflar
Valiler, görevleri sırasında çok çeşitli hukuki ihtilaflarla karşılaşabilirler. Bunlar genellikle idari davalar ve ceza soruşturmaları şeklinde ortaya çıkar.
- İdari Davalar: Valinin tesis ettiği atama, görevden alma, disiplin cezası, ruhsat iptali, yasaklama kararı gibi yüzlerce farklı işlem, menfaati ihlal edilen kişiler tarafından idari yargıda iptal davasına konu edilebilir. İncelenen kararların büyük bir çoğunluğu bu tür iptal davalarından oluşmaktadır.
- Tazminat Davaları (Tam Yargı): Valiliğin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden doğan zararlar için idare aleyhine tam yargı davaları açılabilir. Özellikle mahkeme kararını uygulamama gibi ağır hizmet kusurları, tazminat sorumluluğunu gündeme getirir (Danıştay 5. Daire, E:1995/3611, K:1997/2485, T:10.11.1997).
- Ceza Soruşturmaları: Görevi kötüye kullanma, zimmet, rüşvet gibi görevle bağlantılı suç iddiaları nedeniyle valiler hakkında ceza soruşturmaları açılabilir. Bu süreç, aşağıda detaylandırılan özel usullere tabidir.
Vali Hakkında Soruşturma Açılması ve Görevden Alınma Süreci
Valiler hakkındaki soruşturma ve görevden alınma süreçleri, makamın özel statüsü nedeniyle farklı usullere bağlanmıştır.
- Soruşturma Usulü: Valilerin görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen suçlarda genel kural, 4483 sayılı Kanun uyarınca İçişleri Bakanı’nın soruşturma izni vermesidir. Yargılama mercii ise Yargıtay’ın ilgili ceza dairesidir. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu (E:2018/155, K:2018/204, T:08.05.2018), Anayasayı ihlal ve terör örgütü üyeliği gibi suçların “kişisel suç” kabul edildiğini ve “ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâli” kapsamında genel hükümlere göre soruşturulacağını belirtmiştir. Diğer yandan, Anayasa Mahkemesi’nin 2018/1270 başvuru numaralı kararında, vali hakkındaki soruşturma yürütme yetkisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu belirtilerek farklı bir usule işaret edilmiştir. Bu durum, suçun niteliğine göre soruşturma usulünün değişebildiğini göstermektedir.
- Görevden Alınma Süreci: Valiliğin istisnai memuriyet olması ve atamasının doğrudan Cumhurbaşkanı kararıyla yapılması, görevden alınma sürecini de doğrudan Cumhurbaşkanının takdirine bırakmıştır. İlgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 4. maddesi uyarınca, “Cumhurbaşkanının görev süresi dolduğunda valilerinki de dolar.” Ayrıca, “Cumhurbaşkanı istediği zaman ve gerekçe ile valileri görevden alabilir.” Bu, valilerin görev güvencesinin diğer kariyer memurlarına göre daha zayıf olduğunu ve görevden alınmaları için bir mahkeme kararına veya disiplin soruşturmasına gerek olmadığını göstermektedir. Görevden alma işlemi de bir idari işlem olduğundan yargı denetimine tabidir, ancak Danıştay’ın da belirttiği gibi bu denetimde “idarenin sahip olduğu geniş takdir yetkisinin dikkate alınması gerekmektedir.” Danıştay 5. Daire (E:1995/4052, K:1996/3262, T:30.10.1996), güvenoyu alamamış bir hükümet tarafından son gününde yapılan bir görevden alma işlemini “maksat unsuru” yönünden hukuka aykırı bularak iptal etmiştir.
Vali Atamalarında Siyasi Etki ve Uygulamadaki Sorunlar
Valinin “Hükümetin temsilcisi ve siyasi yürütme vasıtası” olması, atama ve görevden alma kararlarında siyasi etkinin varlığını kaçınılmaz kılmaktadır. Yargı kararları, bu etkinin hukuki sınırlarını çizmeye çalışmaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (E:2020/3323, K:2021/542, T:18.03.2021), valiliğin bu siyasi niteliğinin, idareye atama ve görevden almada geniş bir takdir yetkisi tanıdığını kabul etmektedir. Ancak bu yetki, kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkesiyle sınırlıdır. Siyasi mülahazaların kamu yararının önüne geçtiği ve işlemin tek sebebinin siyasi olduğu durumlarda, yargı bu işlemleri “maksat” (amaç) unsuru yönünden hukuka aykırı bularak iptal edebilmektedir. Danıştay 5. Daire’nin 1996 tarihli kararı, siyasi etkinin yargısal denetimde nasıl somutlaştırılabileceğine dair en net örneklerden biridir. Uygulamadaki temel sorun, siyasi gerekçelerle liyakat ve kariyer ilkelerinin göz ardı edilmesi ve sık görev değişikliklerinin idari istikrarı bozmasıdır.
Valilerin Özlük Hakları ve Güvenceleri
İncelenen kararlar, valilerin özlük haklarına doğrudan odaklanmasa da, görevden alınmaları durumundaki hukuki güvencelerine ışık tutmaktadır. Valiler, görevden alındıklarında genellikle “Merkez Valisi” kadrosuna atanırlar ve bu statüde maaş gibi temel özlük haklarını almaya devam ederler. En önemli güvenceleri, haklarındaki tüm idari işlemlerin (atama, görevden alma, disiplin cezası vb.) yargı denetimine tabi olmasıdır. Bir vali, görevden alınma işleminin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa, bu işlemi iptal davasına konu edebilir ve işlemin iptali halinde göreve iade ve parasal haklarının tazminini talep edebilir (Anayasa Mahkemesi, Başvuru No: 2014/1779, T:13.09.2017). Ayrıca, idarenin mahkeme kararlarını uygulama zorunluluğu, Anayasa’nın 138. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu kararların uygulanmaması, idare için ağır hizmet kusuru ve tazminat sorumluluğu doğurur.
Görevden Alınan veya Merkeze Çekilen Valilerin Hukuki Durumu
Görevden alınan veya merkeze çekilen valiler, “valilik kadro ve unvanlarını muhafaza etmek suretiyle merkezde görevlendirilirler” (Danıştay 5. Daire, E:1995/4052, K:1996/3262, T:30.10.1996). Bu statü “Merkez Valiliği” olarak bilinir. Hukuki olarak, bu kişiler valilik unvanını korurlar ancak aktif bir il yönetimi görevleri bulunmaz; İçişleri Bakanlığı bünyesinde pasif görevlerde bulunurlar. Bu atama işlemi, nihai bir idari işlem olup, idari yargıda dava konusu edilebilir. Anayasa Mahkemesi’nin 2014/1779 başvuru numaralı kararında, merkez valiliğine atanan bir valinin Danıştay’da açtığı iptal davasının reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduğu görülmektedir. Bu durum, merkeze çekilen valilerin hak arama yollarının Anayasa Mahkemesi’ne kadar uzanabildiğini göstermektedir. Yargı, bu tür işlemleri denetlerken idarenin geniş takdir yetkisini göz önünde bulundurmakla birlikte, işlemin keyfi olup olmadığını ve kamu yararına dayanıp dayanmadığını da incelemektedir.
Danıştay ve İdare Mahkemesi Kararlarında Vali İşlemleri
İncelenen kararlar bütünüyle, vali işlemlerinin idari yargı denetiminin temel konularından biri olduğunu ortaya koymaktadır.
- Yetki Unsuru: Mahkemeler, vali işlemlerini incelerken en çok “yetki” unsuru üzerinde durmaktadır. Valinin münhasır yetkisinin vali yardımcısı, il müdürü veya genel sekreter gibi başka bir makam tarafından kullanılması, işlemin doğrudan iptal sebebidir (Danıştay 12. Daire, E:2023/4683, K:2023/4700, T:10.10.2023).
- Sebep ve Maksat Unsurları: Özellikle görevden alma gibi takdire bağlı işlemlerde, mahkemeler işlemin dayandığı “sebep” unsurunun somut ve hukuken kabul edilebilir olup olmadığını ve işlemin “maksat” unsurunun kamu yararı olup olmadığını denetlemektedir. Somut bir sebep gösterilemeyen veya siyasi amaçlarla tesis edildiği anlaşılan işlemler iptal edilmektedir.
- Yargı Yolu: Valilerin atanması ve görevden alınmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararlarına karşı açılacak davalarda ilk derece mahkemesi olarak doğrudan Danıştay görevlidir. Buna karşın, vali yardımcıları ve kaymakamların atama işlemlerine karşı açılacak davalar idare mahkemelerinde görülür (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Y.D. No: 2020/138). Valinin diğer idari işlemleri ise kural olarak idare mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
Sonuç: Valilik Mesleği ve Hukuki Sorumluluklar Açısından Değerlendirme
Yargı kararlarının bütüncül incelenmesi, valilik mesleğinin Türk idare sisteminde merkezi bir konuma sahip, çift karakterli (idari ve siyasi) ve ağır sorumluluklar içeren bir makam olduğunu ortaya koymaktadır. Vali, bir yandan merkezi idarenin ildeki en üst temsilcisi olarak devlet otoritesini ve politikalarını uygularken, diğer yandan ilin genel idaresinden sorumlu en yetkili amirdir. Bu geniş yetki alanı, valinin eylem ve işlemlerini hukukun sıkı denetimine tabi kılmaktadır.
İncelenen içtihatlar, idarenin valileri atama ve görevden alma konusunda geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu kabul etmekle birlikte, bu yetkinin keyfiyete dönüşmesini engelleyen en önemli mekanizmanın “yargısal denetim” olduğunu göstermektedir. Yetki, sebep, konu ve maksat unsurları bakımından yapılan bu denetim, valilik işlemlerinin hukuka bağlılığını temin eden en temel güvencedir. Valinin idari, mali ve cezai sorumluluklarının yargı kararlarıyla somutlaştırılması, makamın gücünün hukuk devleti ilkesiyle sınırlandığını ve hiçbir idari eylemin denetimden muaf olmadığını teyit etmektedir. Netice itibarıyla, valilik, kamu yararını gerçekleştirme hedefiyle donatılmış geniş yetkilerin, yine kamu yararı adına işletilen etkin bir yargısal denetimle dengelendiği kritik bir kamu hizmetidir.